Sorunları Masaya...
Yetmedi mi kardeşim! Bulduğunu getirdin!
Bütün sorunlarını, masaya sen yatırdın, Masa sorundan büyük yine, boş yer artırdın, Ellerini de koydun, güle- güle katıldım!… Dünyâ mes’eleleri, hem geri hem ileri, Bütün biçimlikleri, masa’ya düz yatırdın, O masa ne büyük ki, koltuğunla katıldın, Aman! Şaka yapmayın, çılgınlığa şaşırdım!… Bütün, ülke sorunu, denizi ve limanı, Tutsaydın yatırırdın sen, o’na hem zamânı! Dilin her şey söylüyor, yok mu bunun sınırı? Hadi kardeşim sende, çatlatma be insanı!... Her zaman düşünmüşüm masa, taş mı?... tahta mı!? Hadi diyelim çelik, bu kadar insan saf mı? Senin yaptığın ayıp! Acep, mâsum bir “Gaf” mı? Yuvarlak lâflar eden, böyle bir huy Zaaf mı?!... Parmakla çalsan keman, yalana olmaz liman, Azıcık koysan hîle, hamura katsan maya’n, Kabararak genişler, sonra sığmaz dünyâya, Kim çıkardı bu sözü; “Sorunları masaya”?! Kadir Yeter. TRABZON. |