SİTARENİN DÜĞÜNÜ
Kasvetli bir akşam üstü
Bir ışık süzüldü Şu karşı dağın ardında Selam durdu Tepelerin yeşili Ve çalkalandı Mavi deniz Heyecanla köpürdü Kürek çekti sandalcı Yeşil engin dağlara Martılar çığlık çığlığa Denizden yeşile doğru süzüldü Asumandaki heyecan Verdi bulutlara bir can Ve bulutlar dansa kalktı Birden hayalime cemalin düştü Başladı Sitarenin düğünü Dedim yoksa bu bir büyümü Dedim sitare dağları yakar Denizler çalkalanır Dağlar taşlar ona bakar Aşkın çözer düğümü Hemen koştum sahile Ufkuna ayna tuttum. Parmak saydım dilek tuttum. Düğünümüz olsun diye Gül döktüm yollarına Ah Sitare Sitare Gel artık kollarıma Ah Sitare Sitare Yıldızlar sana koştu Ve bulutlar El çırpıp alkış tuttu Siyah lüle saçların Şiir gibi hilal kara kaşların Rüzgarlarda savrulan Allı telli bir duvak O berrak gelinliğin Beyazlardan daha ak Sitare aşkım benim Sarsıldı birden bedenim Yıldızlardan orkestra Tempo tuttu bir ara Ah Sitare Sitare Sanki bu bir düşmü ne Düşte girdin kalbime Yarın akşam gel yine O beyaz gelinliğinle |
Nicelerine saygılarımla..