HARUN REŞİDİN HİKÂYESİHARUN REŞİDİN HİKÂYESİ Sahip olmuştu sanki dünyaya Ermişti eşsiz bir rütbeye şana O denli ihsanlar etti O derviş (175) Sanki onu etmişti halife kendine Serildi önlerine keseler dolusu cevher Verdi çuvallar dolusu altın ve gümüş Arkasından çıkarıp kaftanını O değer bilen Canının elbisesini verirdi ona O gece rüyasında görmüştü O Peygamber Teşrif etmişti ta sarayına tenezzül edip onun Dedi binlerce iltifat ederek Ya Harun Çünkü sen Hilye ‘mi görüp oldun memnun Bana hürmet edip kıymet bildin (180) Kendini ikbale layık ettin O fakir oldu ihsanınla zengin Ben de sevindireyim şimdi seni Buyurdu Aziz olan Rabbim bana Müjdeler verdi ihsanlar kıldı bana Buyurdu kim sevinse görüp Hilyeni Canını korumak için zırh edinse onu Dünya sona erip Kıyamet kopunca Vücuduna cehennem ateşi haram Hiçbir zaman azap çekmesin o kişi (185) Dünya ve Ukba’da azapla olmasın işi Layık olsun görmeye didarımı Dahi nurlarımdan nasibi ola Birleşmesinden beri özle kabuğun Kıssadan hissedir elhasıl amaç Geri çevirmez akıllılardan biri Hilye-i Pak’i getiren isteyiciyi Ve dahi onunla şefaat isteği Maksada ulaşmak için yeterli nedeni Mutlu olmak için bir araç imiş (190) Devlete mirasçı olmuş Ona hürmet eder ehl-i hal Kalden hale ulaşır ehl-i hal Marifetin kıymetini arif olan anlar Lokman anlar şiirimin hikmetini Erdemliler engel olursa hayra Ret eder onu şefaatte Resul |