AKDENİZ
AKDENİZ
Ilık bir Akdeniz rüzgârı Yalarken sigaramı tutan dudağımı Gökte mavi bir dolunay Evet aylardan Ekim Evet yirmisi iki binlerin Saati ne bana sor ne de sen say Geçmişten geliyoruz hepimiz Ve inan önemi de yok bilemediğimiz geleceğin Evet nerde kalmıştık Ilık bir Akdeniz rüzgârı Yalarken sigaramı tutan ıslak dudağımı İzmarit ıslak kirpiğim nemli İçim özlemekli, vakur, vurgun Geleceğe küskünüm Geçmiş zamanlarda şarap niyetiyle dövdüğüm tüm üzüm Gelen zamanlarda sirke olup döküldü gümüş kadehimden Üzgünüm Altın kaplaması döküldü geleceğe dair hayallerin Altta duran kapkara pasını gördüm gerçeklerin Parmaklarımdan oluk oluk boşalan kanlar Ve upuzun kimsesiz yollar gördüm Ilık bir Akdeniz akşamı Rüzgarda hışırdayan üzüm salkımları Nereye gittiğini bilmeyen toprak yollar Hepsinin sonu denize çıkar Ben yürüyorum Yorgun, yaşlı, ak saçlı Gözleri çepeçevre çizgilerle kaplı Ufukta ömrünün sonu belirmiş Islak bakışları her şeyi kabullenmiş Eski bir adam olarak yürüyorum Bozkırda toz yuttum Karadeniz de yosun koktum Çok yemedim az içtim Yeşil çayırlarda dinlendim Evimi aradım evime yürüdüm İşte o varıştır Ayaklarımın hep eşiğine dayandığı Kimsenin kapıyı açmadığı O kindar yuvadır Akdeniz |