Kardelen Ağıdı (lll)(yetim sami, öksüz veli, çıkrıkçının hasanı gibi binlerce isim girerdi birer ikişer nizamiye kapısından içeri... ve tek yürek çıkarlardı, her biri serden geçti mehmetçik... kınalar yakılırdı elleri ile ayaklarına da, birer civanmert kınalı kuzu olurlar ve çoğunun düşlerinde yavuklusu, burunlarında analarının kokusu... kulaklarında dedelerinin askerlik hatırası: "biz kıbrıs’a inerken, gökten yağmur gibi mermi yağıyor, aşağıdan ölüm koşuyordu... düşüyorduk her birimiz yaprak gibi düşüyorduk ama yine de gösterdik yedi düvele yenilmez çelikten gücümüzü") anadolu uzanmış uyuyordu soğuk şubatın sert dişleri tepeleri ısırıyor nazlı bir kardelen son defa ay’a bakıyordu keşke görebilseydi dolunayı şöyle göbeğini okşayabilseydi keşke ateş ile barut yan yana olmaz dese de büyükler ve hatta atalar tek vücut tek ruh ve kocaman ateş yakıp söndürmüşlerdi gecenin ateşini iki ay önce bunları düşünürken elini karnında gezdiriyordu zeynep öğretmen içindeydi ali’sinin sanki ruhu ali’si ise askerde yarın verecekti müjdeyi ............ tanrı dağları varsa himayalar ve niceleri ve okşuyorsa zirvelerine yerleşen bulutların saçlarını gökten aşırıp takıyorlarsa meleklerin gözlerine ihtişamı ve tanrı yaratmışsa bir kuyumcu özeniyle şeytanı ali ne yapabilirdi ki taaa ağrı’nın eteklerinde kervan geçmez bu dağ karakolunun mevzilerinde saat gece yarısını geçmiş nöbet bitimine daha çok var çekmiş perdesini gece ne bir yıldız ne ay var gökte sessiz sessizlik tutunamayanlar’da oğuz atay’ın treni de geçmez buralardan nerede eski ipek yolu ali’nin aklı zeynep’in sıcaklığında kim düşünür zeynep varken anayı babayı gün boyu mektuplar yazar geceleri koynunda uyur "içimden şu şefkatin fazlasını alabilir misin" derdi hüzün yazan şairi ah o kömür bakışlı sevgilisi parmağı tetikte yan tarafta hasan nöbette ileride veli çavuş’un timi mevzide .... "çıt" sadece bir "çıt" duydu kardelen önce herkes için sıradan ama ama dağda azrail sesini andıran "çıt" kafasını kaldırdı ardından kardelen yılan gibi sokulan ses geldi buldu alnını "çıtı" çıkmaz oldu kardelenin sonradan peşinden yırttı perdesini göğün izli mermiler uçaksavarlar roketler el bombaları patlamalar patlamalar gök kızıl yer mahşer patlamalar bağırışlar feryatlar anonslar merminin sesini duyamadan düşenler sizin ananızı s.keceğiz diyen telsizler izli mermiler uçaksavarlar roketler el bombaları patlamalar patlamalar feryatlar savruldu gökkubbe ağlar durur anadolu hava hiç bu kadar ağır gelmemişti ağrı’ya canı hiç acımamıştı bu kadar patlamalar patlamalar çöken devrilen yığılan yaralanan ölen canlar patlamalar patlamalar feryatlar inlemeler bağıran ağlayan deşilen bedenler delinen mevziler fışkıran kanlar kopan uzuvlar toprak ahh o toprak bilmez hiç bu kadar ıslandığını bilmez bu kadar kızardığını yandığını bilmez şahittir ağlayan hilal ve yıldız şahittir kırmızı akar kardelenin gamzelerinde ali’yi kucağına almış hilalinden ayrılan yıldız gözlerinde yaş bakışlarında hüzün yüreğinde hareler ve ardına kadar açmış kapısını bekler cennet dilinde hoş geldin kardelen ....... o esnada tanımadığı uğursuz bir hisle fırladı aniden uzandığı sedirden zeynep öğretmen ter içindeydi ve içinde kocaman dev gibi bir endişe etlerini karıncalar ısırıyordu sol yanına zehirli bir hancer saplanmıştı sanki gözleri kararmış nefesi tıkanmış kalmamıştı dizlerinde derman hissetmişti evet evet hissetmişti kötü birşey olmuştu yoksa yoksa diye geçirdi içinden feryat figan koştu saçlarına topraklar dolmuştu kanlı yaşlar sulamıştı umut çiçeğinin toprağını yanan yüreğimi yalnız koma alimmm daha müjdemi veremeden bebemizi öpüp koklayamadan sakın haaa sakın koma bir başıma beni koma bebem babasını sorarsa ne derim nasıl derim baban öldü diye ..... o gecenin sabahı ankaranın sincanında gar sisler bulvarı atilla ilhan körpe sokaklarda itler zeynep öğretmen sayıklar alnında kordan kör ter dilinde ağıt omuzunda ateşten gömlek zeynep öğretmen feryat figan eder saçlarına toprak saçar kanlı yaşlar çağlar g/özünden ben öleydim nola bennn ben öleydim alimmmm benn hangisine ne deyim körpe gelinine mi yanayım memedeki bebene mi gitme gitme dön yoluna kurban olsun şu sefil canım ne olur gitme sensiz koma bizi ne olur gitme ne olur ...... üçüncü bölümün sonu...... menekşe / sessiz_sakin ve kimsesiz ersin başeğmez / çaysız_şekersiz ve bademsiz uğur arslan / uykusuz_kalemsiz ve denizsiz hatay / izmir / istanbul / 05 mayıs 2022 01:46 ....... Şiir, aşağıda linki bulunan şiir serisinin üçüncü bölümüdür... www.edebiyatdefteri.com/siir/1429736/ruzg-rgulunden-dusen-hayaller.html www.edebiyatdefteri.com/siir/1430654/kardelen-agidi.html www.edebiyatdefteri.com/siir/1430816/kardelen-agidi-ii.html |