BABA OCAĞI
Tek odalı bir ev, küçücük pencere,
Bir köşesi ambar,iki bakır tencere, Şahitti çile ile geçen o günlere, Anılarla göçüp gitmiş baba ocagi. Ne mutfak var,nede misafir odası, Dört nufusun o sıcacık yuvasi, Ayakta tutuyordu anamın duası, Yerinde ısırganlar bitmiş baba ocagi. Duvarlarda sıva yok, yerler toprak, Sekmende minder şahane oturak, Çatıda kar,zor damladan kurtulmak, Zamana yenilp terk etmiş baba ocagi. Bir tek odasi vardı, başka yoktu ama, Yün yataklar serilidi sedire yan yana, Hic perde takmadık küçücük cama, Yillarca bacasi tütmuş baba ocagi. Elektirik nerede gaz lambasi yakardik, Mantar tıpalı şiseye gaz yagi katardik, Güneş batincada hemen yatardik, Sabahlari horuzu ötümüş baba ocağı. Saftık dürüstük sözümüzün eri, Bazen karıncalar sarardi her yeri, Dimdik ayakta durdu yıllardan beri, Sonunda bırakip gitmiş baba ocağı. Unutulur, yıllar geçince aradan, Söylesem bitmiyor hepsini sıradan, Kimbilir kimler gelip gecti buradan, Hepimizi adam ettimiş baba ocağı. Hezen kırılmış, kalmış taştan duvarın, Suyu akmaz olmuş önündeki pınarın, Kurumuş dalları,kapidaki çınarın, Yerinde yabani otlar bitmiş baba ocağı. Viran olmuş artik baca tütmeyecek Çatısına çıkıp bülbüller ötmeyecek Şevki derki; hasretim hiç bitmeyecek Bu gidişin, bize yetti baba ocağı. Şevki TANRISEVER 25.11.2018 |