Fakire Sittir (Yaşayan Şiir)Fakire Sittir 03,03,2022 İki katlı evimiz teyzemler üst kattalar Annemden saklı her gün avukattalar Anneciğim çırpınır paşa dededen kaldı Nineciğim cevizin kökü annem ise daldı *** Ne dal kaldı ne gövde kök oldu telef Parayı görünce kardeşler halefle selef Çocuktum geldi göbekli para babası Pleymut’tu yepyeni Amerikan arabası *** Yıktılar evimizi tahtası oldu betona kalıp Hayatımızı verdik kağıt paralar alıp Çocukluk anılarım betonlara karıştı Üç nesil bu evde kavga etti barıştı *** Para yitti gitti yendi sordum ne oldu şimdi Çocukken bilmedim anılarımı çalan kimdi Yetmezmiş yeni geline binanın alanı Fakire sittir zenginde Boğazın talanı Hepsi Ters Yönde 02,04,2022 Uzun yolun yolcusuyum Sağ şeridin solcusuyum Göremiyorum yol sisli Yoldaşlarım benden kaprisli Başladım görmeye öğrenince Gerçekler acıtır söylenince Ben bunları duymuştum oysa tapınaklar yıkılır putları duysa Fikrim bayrak idrak temelim Bildiklerimi susmak tek emelim Lafın tamamı söylenirse deliye Yürüyün okuyarak gidelim ileriye dağlara aldırmadan yola çıktım Fikir kuleleri önüme çıktı, yıktım Bayrak elimde sallıyorum en önde Acıyorum bunlara hepsi Ters yönde Ramazan Davulcusu-1,04,2022 Tanrı olmak istedin oyuncağın gen Parçacıklar uçtu mu, ne oldu Cern varlıklar türeyecek genlerle bu oyun İsmi Dolly laboratuvarda suni koyun Gezegenlerde aradığımız madenler Bu oyunu yazanlar insan güdenler Raporsuz maden açtık şimdi Marsta Dünya denen mezbelelik bana terste İnsanlar bir topun peşinde top meşin Laf dinler mi Biz yerine Ben diyen eşin Sırada şimdi var zamanda yolculuk En kerametli iş ramazanda davulculuk Kuyunun Dibindeki Adalet-31,03,2022 İçimdeki çölleri devesiz geçtim Nice belalardan belamı seçtim dertler, ahlar, vahlar aynı tepside seç beğen birbirinden musallat hepside Kavrulunca tenim bağırdım, yanıyorum Kül olunca dedim ki, bu kokuyu tanıyorum Zirveden külümü Halkıma serpsinler Ben daha iyiyim diyenleri sevsinler Çölü okuyarak suladım olsun diye vaha Düşmüşüzdür mutlaka biz de bir aha Vadiler derin düşüyorum ama dipsiz Kuyunun dibinde dolaşıyorum ipsiz Sanıyorum ki bu dünya kuyunun ağzı kimi yanıyor kimi tütüyor için için bazı Kuyu benim içimde karanlığı cehalet Kuyunun dibinde görünmüyor adalet Beleşçiler 30,03,2022 İnsanız ya bizdeki fıtrat beşer Ancak kabuğunu kıranlar yaşar dediler ki insanda kabuk kalın Çıkma temiz böbrek varsa alın Ciğerlerimiz iki milyon yaşında evrilmiş gelmiş hayatının başında Kalbimizin tecrübesi ki milyon yıl Ey beyin sana söylüyorum artık ayıl İnsan bedeni evrilirken mükemmele Mikroplastik kana geçmiş bu nasıl çile Sos veriyor karaciğer yağlanmaktan Gözler şikayetçi rimelle dağlanmaktan iki milyon yaşında saçlar, kirpikler İki milyon yaşında burunlar, mimikler iki milyon yaşında bakteriyle hastalık en büyük nimet değeri bilinmez sağlık İnsanların toprak ise ham maddesi Cennetten kovulurken verildi iradesi Ol dedi diye oldu bütün kainat Kalp gözüyle bu ne şahane sanat Varlık ve varlık arasında bolluk Yokluk ve yokluk arasında çokluk nasıl oluyor otuz milyon yaşında güneş Patates beleş, Oksijen beleş, ısınmak beleş Cennetten Arsa 27,03,2022 Bir tık Amin, iki tık şükür, üç Namaz Klavye başında hiç beş vakit kalmaz Yetmiş yedi İnşirah her derde deva Bin Fatihayla Cennet al sana heva Beş tık abdest altı Namaz yan yatarken Yakalanmışlar kılınmış Namaz satarken Abdest, Niyet, Rüku yaz secde tamam Cunupluk geçer paylaş bir hamam Yasin yazmış Blogçu yorumlar amin Her gece tövbe her dakika yemin Müslümanlık günden güne eriyor Bu ılımlı İslam beni çok geriyor Faceni paylaş resimlerle doldur Yapıştır duaları ihsanı boldur Nesiller değişmiş dinleri tanıyor Tıklamayı İmanın şartı sanıyor Ezan, Kuran elektrikte bir fişte Seccade yobazlık sevap tıkta işte Göstersin bize imanı Müslüman varsa Yüz bin hatim tıklayana cennetten arsa Kavağa Çıktı Balık 26,03,2022 Mürekkep damlatılır saf kağıda Yazarda kalmaz dağıta dağıta Akıl Kalu Beladan beri tepemde zulmün çetelesi Havva’yla Adem’de Ey kalem beni yazarak kurtar Ezberlerim beyne yapışan tartar Macunu değişimdir idrak fırçası Ne balkonu kaldı köşkün ne sırçası içinde şiir yazıp suya atılan şişeler Tutulmuş dönülen tüm köşeler köylerde kalmadı şehre göçtü ağalık Sen konuşurken kavağa çıktı balık Kıyametin Elli Tonu 25,03,2022 İddia ediyorlar doğrusu benim Bana sorarsan hep Ben derim Dört taraftan hangisidir yönüm Tarih yazılmış görünmüyor önüm Fikirdir, Şiirdir, Romandır farlarım Önüme köpek geçerse hırlarım Öyle öğrenmişim ki kaçmak yasak Altı okka otuz yedi dirhem taşak Gerçekler gözüme batan çapaklar gafleti atmaya çabalıyor bağırsaklar Yalanla kinle hasetle çalıştır onu Bu ifrazat Kıyametin Elli Tonu Babadan Trevela 24-03-2022 Zamanım sınırlı gitmeliyim hızlı Kaskodan yaptıRDIM Atiker gazlı motorum yeni ettirdim rektefiye Altmış yedi model yok kıymeti harbiye Bulsam bir çift far ikinci el çıkma Koyma sakın Çin’den çakma yıkıp geçer seni eder Tarumar Ulen bu ne iş her çarptığım çomar kaporta kırık içinden fışkıran saman gelme üstüme üstüme elaman Bakıyorum her yer dert her yer bela Cengiz Esgin Beykoz babadan Trevela Hep Tekerrür 23,03,2022 gözlerimi açtım kapadım otuz şubat Bu iki bin yirmi bir, yirmiden de berbat depremler, savaşlar, göçmenler yetmez mi Bu kadar kan ruh can beş para etmez mi Yürü geldiğin yere yirmi iki çabuk defol Daha şimdiden çekilmez oldun yürü kaybol Kan, gözyaşı, savaş her yerde felaketler Tek tek devriliyor bütün memleketler Nasıl diyeyim şimdi yeni yıl hoş geldin Bunca garip gurabayla neydi ki derdin Söyleyeyim bak Hayatımızın içine ettin Hep tekerrür hep tekerrür canımıza yettin Atın İntikamı 22,03,2022 Kelimelerdeki büyüyü bilmedim Dogmatik doğruları silmedim Kimdi bana hayatı yanlış öğreten Doğruyu bırakıp yalanı söyleten İzm’lere kapıldım hayallerimi öldürdü Bir nesli fırıldak yapıp döndürdü Dolap beygiri gibi döndük çukurda Cehalet ekranlarda bilgi okurda Her şey görsel düşünmek ayıp Hele ki kitap okumak hepten kayıp Ver İzm’i; aman vatan kurtulsun Türk evladı İzm’ine göre yontulsun Kurtuldu devlet zevzekler yetişti özgürlük ve ayak kokusu fetişti Zamane devleri toplumunu ezdi Ajanlar gurme görüntüsüyle gezdi Profesör olur mu kelamın cahili Sanıyor her yer Bodrum sahili Özgür beyne askıda idam çıktı Borçlu boyunlar darağacını yıktı Adam yetişmiyor değiliz farkında Dürüst ezilir yalakalık çarkında Öğretilmiş çaresizlik ilk dersimiz Delikanlı jargonunda pistir tersimiz Düşünce yasak duygular yeter Değiştir kafayı yoksa sonun beter Hayalsiz beyin sulanmış yaramaz işe oyunun ismi atın intikamı kapalı gişe Harcadı Beni Bu Şehir 20,03,2022 Avare gezdiğim gençlik yıllarımın acısını Ancak duyuyorum yıkılmış fikrin sancısını Canım yanıyor susarak bağırıyorum ama Acılarımın çetelesini tuttum buğulu cama Biraz güneş görse buğular yerinden akıyor Söylenmemiş kelimeler nedense can yakıyor elemler durmadan sıçrıyor başkalarına Tapınmam geçmişin iltihaplı keşkelerine Geçmiş geride kaldı ey Kalp! sus ve utan Ya şair olur, ya helak Aşk illetinden yutan Kalbinden söküp atacaksın işte panzehir Bozuk para misali harcadı beni bu şehir Zurnayla Bach Çalan 19,03,2022 Mandal mı takalım ağza buruna Kusuyorum tvlerde her yoruma Cehaletin başında zebanileri krize girmiş yalan için hırpanileri söylüyorum rahatlıyor tedavi dozu Her türlüsünden yalanlar yozda Toplumlar yalanı beyaz gibi çekiyor Kimi görevli olmuş ormanını ekiyor Fidan ağaç olsun diye suluyorlar Yalan ağacını gözleri gibi koruyorlar Yalan ağacının meyvesi yine yalan Zurnada peşrev çekerek Bach çalan Tesadüfler hayallerin kaldırım taşı-18,03,2022 Amaçla yürürsen ancak yollar şekillenir İnsanoğlu okudukça gördükçe akıllanır yürüdükçe ya kirli ya temizdir ömrümüz Pusulada doğrular olmalı yönümüz Sakın bırakma inadı ortaya koy hedef Yazdıkların geleceğe dizi dizi sedef İlerle sayfalarda üç kuruşluk tükenmez ile Boyun eğmek yakışmaz sana bile bile Yaşam: idrak, hatıra, sevda, aşk, hatır Yüreğini koy üstüne, içine satır satır Ey kalem susma işte bundan hep yaz Sarılacak dostlar yoksa geceler ayaz Korkma ve dörtlüklere, mısralara sığın Anılar kalbinde paslanmış hüzünlü yığın Kader ve inat belirler nefesle yaşı Tesadüfler hayallerin kaldırım taşı Gerek Yokmuş Meğer 16,03,2022 Mısır’a gitmeye ne gerek var Her yerde firavunluklar Denizler yorgun yarılmaktan Dostluklar bitmiş sarılmaktan Her köşe başında bir zalim Medeniyet dediğin mezalim Kalem ay zamansız tutulmuş Korkudan kelimeler yutulmuş Vicdan yanmıyor kavruluyor Yalanlar ekrandan savruluyor Sen haklı, ben haklı, herkes haklı Sidik yarışı cemiyette saklı Ağzı olan konuşuyor cak, cak, cak Papağanlar insan suretinde ancak Ne bilgili bakıyorum akıl almıyor Çenebaz kimseden geri kalmıyor Müslümanım diyor ağzı fitne fesat Bakıyorsun her türlü karanlık hesap Herkes kılarmış tek rekat olsaymış eğer Namaz diyorum gerek yokmuş meğer Yanan Konçertolar 13,03,2022 Cehalet virüstür kapanlar temaslı Susmak sonuna kadar hakikat esaslı İnsanlar çaresiz, cahil hatta zevzek Yürüyemiyorum her yer geveze tezek Rüyalarında hayaller görenin sonu Un yok, Yağ yok, Tuz yok bizde konu Kalemin sırrı dökülsün sayfaya vur Mürekkep ve idrakle olsun hamur Yoğuralım saatlerce günlerce bıkmadan Rahat durmam lanet gemileri yakmadan Bir kibrit, çalı, çırpı biraz da yakalım şiir Kaçın Konçertolar tutuşmuş dumanı zehir Köküne Kibrit Suyu 12,03,2022 hüküm sürsem durdururdum kanı Geri getirirdim milyonlarca canı Mezarlıklardan insanlar doğardı Onları öldüren düzeni boğardı Kalemle olurdu bütün savaşlar Akacak kan durmaz ama yavaşlar İnsan insana harflerle vururdu Bilim artınca savaşlar dururdu Hüküm sürsem ahları iade ederdim Haklısınız büyüksünüz affedin derdim Vazgeçmezsen bakardım niyetine Kara kaplı defterdeki diyetine küfürbazın ağzına vururdum gemi Hak çalana yedirirdim hayvan yemi Herkes incecik olurdu narin zarif Taksi şöferlerinden çıkardı en arif Hükmüm olsa doktorlar sevmezdi parayı Padişahlar gecekondudan istemezdi sarayı Öğretmenler öğretecek öğrenci arardı Boş gezenin boş kalfası bile işe yarardı Fakirlere bütün kaynakları yığardım Sömürenleri inek misali sağardım petrol varillerinde yüzdürdüm onları Katran karası vicdanları olurdu sonları Hükmüm olsa hak yiyene gönderirdim eceli Gıybet edene mokoko gündüzlü geceli Mahkemelerde kalem kalmazdı kırmaktan Zalimde dudak pörsüdü ısırmaktan Çekilen acılar dertler bedene girerdi Sabır diyenin hemen başı göğe ererdi Yürek yiyene verirdim cesaret Ne kul kalırdı dünyada ne esaret hükmüm olsa Tarihi yeniden yazardım Yanlış hükümleri tek celsede bozardım Bakardım adalet mülkün temelinde mi? Herkes çalışmadan zenginlik emelinde mi? Gözü açlara takardım kapalı gözlük Maçta atardım konfeti yerine sözlük Zamanı isteyene istediği kadar verirdim Söyledim size bak sonunda delirdim Hükmüm olsa isteyene verirdim hakkını Ana babaya zulüm edenin alırdım aklını Adaleti gören isyan bayrağını çekerdi Hayallerimin dibine kibrit suyu dökerdi Küfenin Manzarası 11,03,2022 İnsanımızın gönlü zengin iste sofra sersin Son bulguru çıkarır da der ki Allah versin Doğuya gittikçe insanlık da artacaktır İmanı nohutla Batılılar tartacaktır Şehirdeki fert çıngırakla yapar beste Duyuyorum ruhların hepsi aynı kafeste İki damla alkol biraz toz damardan zerk Sonra karısını çocuğunu ediyor terk İstatistik, Matematik çaresidir fizik Kafa dumanlı elde jilet bilekler kesik Ekranlar kadına şiddeti konuşur nafile Anadolu’da her taraftan fışkırır aynı çile Kadına şiddet, çocuğa şiddet, eşe dosta şiddet Uyuşmaya alışmış beyinin tevazusu hiddet Ve ekranda büyük sözler ama sessizdir Çıktığın şu küfenin manzarası eşsizdir Koklatmaz Zırnık 10,03,2022 Şehirde hayat zor marketler kalabalık Buzdolabında yetişir en lezzetli alabalık Hu, hu, hu Raflarda allı pullu putlar Bedava çam bulan Noel’i kutlar Susmak ne susana aptal diye bakarlar Feleğini şaşar insan bir sille çakarlar Bedava için gözler döner fıldır fıldır Adam gibi adam görmedim kaç yıldır vardır paraya değer vermeyen ama nerede İnanasım yok olsaydı rastlardı bir yerlerde Şöyle sobaya para atarak yakan cinsten Dost diyeceğim teammüden ya da kasten İnsanlar üst üste kalabalıklar kuru Ekranlar sopa farkında değil sürü Gerçekler doğru nezdinde sanık Kimse birbirine koklatmaz zırnık Kafa çatlak 09,03,2022 Köylü milletin efendisi baş tacı Şehirde insanlar tembel çok acı Köye bulaşıyor aç gözlülük illeti Üstünde gıybet altı cehennem bileti Bir köylü, bir işçi, üç emekli, bir memur Dost acı söyler ekmek olmaz hamur Yok suyu fazla, yok unu, şekeri az Reçete bende yaz kızım şimdi yaz Açıklıyorum şimdi tebaama kıyak Timberland’la resmi geçitte kırkayak Bir de bağcıklar Trilye peyniri gibi uzun Gülme gevrek gevrek kurudur senin tuzun Her evde traktör, araba, motosiklet Bastıkça geri gidiyor bizde bisiklet Gijon kırık, kaza büyük, lastik patlak Kafa normal değil zannımca çatlak Paşa Çocuğu Değilsin 06,03,2022 Ey oğul sözüm sana dinle, sonra duy Okuyarak zımpara edilir, kötü huy Değişmez değişti sanırsın lakin Sinirine hakim ol aman sus, sakin Söylenene inanma, yılan ayrıntıda En değerli düşünceler kalıntıda Eşele bıkmadan aramak önemli dayatırsan yanlışı kalırsın problemli Başkalarını dinle, konuş, bağırma Umut tükenmeden Rab’bi çağırma Başka başkadır doğrunun tonları Ötekileştirme kimseyi, onları Burnunu büyütme başını indir imkanın varsa göz yaşı dindir Biraz zor başını secdeye koy Günde bir defa yemekle doy Zorluklar ekmeğin ona alış Paşa çocuğu değilsin çalış Cesur Yürek 05,03,2022 Kutsal kıçlar tarafından geçirilmiş ele Koltuk, memurları yapar kendine köle Yıllarca oturduk biliriz ne zor zanaat Adam dedirtmek için gereken kanaat Oturan kendinden menkul zanneder Gücü eline geçirince herkes emreder Keşfeder yalakalar toplanır çevresine Girerler adamın aklına, bütün devresine Hizmet millete, halka sanki ondan lütuf Kasılır kasıldıkça herkes bilir onu maruf İki sözden korkar biri bütçe diğeri amir Garibi bıktırmak için yağdırır emir Kasabı bakkalı değiştirir sırf gururdan Ailesinin bile yanına varılmaz kurumdan Müdür maaşı, gösterge, ikramiye bal börek Yalakalar bağırır işte bizim cesur yürek Yiyin Efendiler Yiyin 04,03,2022 Almak almak almak göz doyana kadar almak Ah ne kadar zordur Gren kart olmadan kalmak Gençler kolaycı rahat neredeyse kaçalım Ülkemiz sınırlarını Avrupa birliğine açalım Lay lay lom özgürlük, lay lay lom Barış Yaşamaktan çok dik durmak için olmalı yarış Değerler yıkılırken paraya krediye ihtiyaç Aileler sökülüyor çünkü insan insana muhtaç Ele geçirilmiş nesiller uyuşuk akılar ve beyin Yiyin efendiler aksırana tıksırana kadar yiyin 03,03,2022 İşsiz Makyavelli Sevdalandığım yazımı yazdığım kalemdi Zuhur eden delisi olduğumuz alemdi Yol hak yoluydu bunu bildik dik durduk Görünen köye de kılavuza da söz vurduk Fildişi kulelerinden yuvarlanan cümle İşine gelmeyen geçiştirir kemkümle Zirveden esiyor ve soğuk orası belli Hap yapıp satıyor işsiz Makyavelli 02,03,2022 Birleşmiş Milletler Pırt Sayfalara çaresizlik saklamam Ettiğim küfrü dualarla aklamam Doğrudur paket fikri duymadığım İnsanın yerine para koymadığım Zalime zalim demek yasak kızarlar Kaderin diye adama oyun yazarlar İtirazım var oynamam, papağan rolü Temel attılar göğe vardı, Batı idolü Onlar söyledi diye tarihimi yıktım İdolü benimsedim üzerine çıktım Aaa baktım ki zirvesi soğuktu Avrupa sömürdüğünden bolluktu Suriye’yi görünce kuleyi örmedim Bundan hayasız akın görmedim Müslümana serbestti soykırım Tatara reva sürgünle boşaldı Kırım Herkes sustu sessizlik derindi işkenceyle öldürülenler yerindi Görmezden geldi şimdi ayaklananlar Kan gölünde yüzüyordu Balkanlar Akan Avrupa’da İslamın kanıydı Sustular çünkü Müslüman canıydı Hollandalı barış gücü topladı silahları Öldür diyordu fanatizmin ilahları Halk çaresizlikle eli kolu bağlı öldü Bosna’lı toplu mezarlara gömüldü Hocalı’yı da görmemişti bu zevatlar Şimdi insan hakları diyor gavatlar Dillerini zincirlemişti o bağıranlar Rusya’yı Libya çöllerine çağıranlar Müslümana kimse başını çevirmedi Darbeyle seçilenleri devirmedi En kıymetli liderler artık komedyen Peşinde okumuş bir sürü akademisyen Batı arkalıyor diye savaş göz göre göre Siyaset tarif edilmez tarih bilmez köre Batı yardım ederek savaştıracak seni bin yıllık politika böyle değil ki yeni İnsanlık yalan sen coğrafyada piyon Hesap kesmek için vermilmiş adisyon İnsanı gösterir bende pusula Oyun büyük şenlenmiş zula Uyan artık zurna ötüyor zırt zırt Birleşmiş Milletler kaçırıyor pırt pırt Yazalar Versin Talkımı 27,02,2022 Kelimeler için mezarlıktır hayalim Taze ölü sakil yani ezalı halim İnkısar, meftun,zımni, benim indimde Aynen, yok, var, yaw he he indirimde Zenginlik dildeydi ah o ne zarafet Yok oldu afiyet, tabiiyet, zafiyet Her bir kelam oluşmuş kaç bin yılda Lef-i mahfuz’un anahtarı yazan kulda Her kelime dimağımızda kopan parça Apartman için yıkıldı köşk, altında sırça daha hüzünlüsü yazarlar modaya uydu Seneler boyu verilen salayı kimler duydu Hiç kimse gelmedi tabutları taşırken Tvitler attılar göbeklerini kaşırken Hem böyle şeyler bağlamazdı halkımı Bu mezarlıkta yazarlar versin talkımı 26,02,2022 Dikiş Tutmaz Soykırımdır domatesten salça Yasaklansın tavuktan kalça Öldürmek ve sonrası doymak İşkencedir patatese kabuk soymak Patlıcana bibere hıyara özgürlük Yedikçe başlar bünyede körlük verdikçe kesiliyor üzüm bağları Her yıl daha büyüyor hamsi ağları Şarap yapıyor çiğnemeyle Kafa buluyor rakıyla meyle her kasapta kuzular koyunlar Kesimhanelerde vurulan boyunlar İçim susma diyor aklım saçmalama Bu dünya dikiş tutmaz dur kaçma 25,02,2022 çılgın Bediş Yeni düzen Dünyada enflasyon faiz Bizde hocalar emre amade fetva caiz Yeni düzen korku şeffaf sansür ırkçılar pik Doymayan, ısınamayan insanlarda başlar eğik Yeni düzen açlık sefalet düşmanlık artacak Kredi verecek bankalar vatandaş tartacak Ayakkabına bakacaklar bastın mı boka Köpekler bayılacak üstünü koka koka Yeni düzen halk için varız biz yaparız Camileri müze olsun diye kaparız Yeni düzen Makyaveli’ye okuyun rahmet Biliyorsan konuş yoksa sus bir zahmet Yeni düzen Domino taşlarını bir bir devirmek Geri ülkelere giden teknolojiyi çevirmek Görülüyor ki dünyaya yetmeyecek kaynak Orta Doğu altı baklava üstü kaymak Yeni düzen işsizlik, yoksulluk gezecek kol savaşlar kavgalar mesele değil sağ sol Yeni düzen insanlık ekranlarla iğdiş Hesabını yap en doğrucu çılgın Bediş 24,02,2022 Tavşanın Çektiği Niyet Hangi Milletler birleşmiş Halklar rahatlıktan körleşmiş Milletleri savaşla sağıyor Ülkelere bombalar yağıyor savaş çoğu başka alanlarda Umut cephede kalanlarda On yedi kez savaştık Rus ayısıyla Tohumuna para mı verdik sayısıyla Beni tarihten çıkartan kimdi Düşünsün kara kara şimdi Otuz kuruşluk gaza otuz lira Amerikankan aklı bu zira Piyonlarla çevrelediğin şahlar Yetmez ağlamak yetmez ahlar Görünen çok az bir kısmı Güvenlik değil onun ismi Bak bu saat kadranı takılmış Gemiler çoktandır yakılmış İşte birleşmiş milletler Medeniyet Kiev tavşanın çektiği niyet 23,02,2022 Takıldık Yaşa Gülüyorum, kendini ne önemsiyor fertler sırtımıza boşuna yüklenmedi bunca dertler Taşıdıkça yavaş yavaş bünye yoruluyor Hep aynı başa gelince soruluyor Biz neyiz ki, bütünden koparılmış damla Eninde sonu pamuk tıkayacaklar ihtimamla İhtiyarlıyor bedenimiz ne kadar saklasak Keşke’lik anıları başkasına yasaklasak Ben’i abideleştirmek, ona tapmak bizdeki hata Değer veririz paraya, mala, mülke, kata Başka değerleri unutarak küçümseyerek Siz diyenleri değil sen diyeni özümseyerek Filmler çekiliyor sen tanrısın diye haşa Tam emekli olacaktık takıldık yaşa 20,02,2022 yetmezse Şiirler Ağlasın İtibar görürdü sofrayı kuranlar Sevilmezdi doğrulara akıl yoranlar Söylesen boş sussan boş, zincirliydi diller Şişeden hortumladı rahmetlik filler yavaş yavaş dil dolanır akıl bulanırdı Kırmızı mercimek kadar beyin sulanIRdı Bekar ise hatası kendine sanılırdı Ölse de kalsa da ayyaş diye anılırdı Bırak şu zıkkımı diye kaç kez uyardım Yüzüne söylediğimi yine ben duyardım Üzülürdüm haline fakat sözüm geçmezdi Aile kursaydı belki akıllanır içmezdi Tırtıl, çocukluktan dostumdu severdim Sevmezdi beni çünkü hemen söverdim İki tek parlatmıştık bizde zamanında Olmaz böylesi rezillik hayatın tamamında Her gece aynı köşe başında yatardı Kafamı çevirmek vicdanıma batardı Sonu ispirto, tiner yaktığı için cebi Kaç evladımızı yuttu şişelerin dibi Şişenin dibi derindir hapsolur düşen İçinde rakkase perilerle aşüfteler şen Ne desen boş, boşa geçen yıllar ızdırap papik toplamakla başlayan hayatın sonu harap Acı benim, sancı benim, yürek beni bağlar Kalem ağlar, vicdan ağlar, yetmezse şiir ağlar "papik: Sigara izmariti" 19,02,2022 Düşmana Gerek Yok Hepsi bu yangına odun atan nefer Sağcıyla solcu aynı gemi aynı sefer Aile büyük geçimsizlik çok şiddetli Vuruyor anasına babasına hiddetli Heder olurken oğlu kızı doğmamış evladı Hem eli ayarsız hem sağır duymaz feryadı Herkes kavgacı, herkes adil, herkes kavgalı Mahkeme-i Kübrada ana kızıyla davalı Bu kan davasıdır bilinmez kim bitirir Bir toplum ki kazancını kavgada yitirir Kavgadan ziyade kavga ortamı beter Düşmana gerek yok, Halk birbirine yeter 18,02,2022 Kesilmiş Şiir Bir sürek ki, kelimeler av, şairler avcı Yaratılan tarihi yargılamaz hiç bir savcı Düşünceler yasaklı yüz kırk bir, kırk iki Yüreğim ağlıyor Filistin askısı ne ki? Düşünceye giydirilmiş deli gömleği Alkışlıyoruz birlikte patlamış çömleği Çömlekten akan göz yaşı, pıhtı ve irin Süleymaniye’yi yıkalım kazma verin Vuralım anıtlara, eserlere, kelama Dile gelmiş lakin okunmamış Elham’a Yetmez düşman ilan edelim bizleri Yıllar sonra döveriz bütün dizleri Deli gömleği sırtımızda biz kavgacı fertler Kavga sürsün diye vurur akıllı namertler Biz anladık yarın Akif’i anlamaz nesil Maya tutmasın kesil edebiyat, şiir kesil 17,02,2022 Guguk Kuşu Tefrik etmek mesela sekiz asırlık anıt Anlamı parçalamak Orhun Abideleri kanıt Yitirilmek üzere olan bütün değerler Eskimesin diye kullanılmayan eserler Örneğin çağdaşlık, mesela gericilik Pantolu toplarken fermuar ilericilik Hani Çamlıca’nın bahçelerindeki sazlar On katlı apartmanlardan uçamıyor kazlar Oku diye başlayan Kuran’ın evlatları Aynı dinin hurafelerle beslenmiş cellatları Bana ne, sana ne, ona ne asıl andımız Hazreti İbrahim’in ateşinde mi yandınız? Seviniyoruz Bazı kelamları kurtardı hukuk Saat başı Şiirler çalıyor guguk guguk 16,02,2022 Hastasıyız Hastası Türk dili var mıydı kaldı mı suali Sarımsaklarla saklanan Mecelle meali Yitirilen kelimeler çöken kadim düşünce Uzaktan görünüyor akbabalar üşüşünce Rakı sofrasının mezesidir halkını küçümsemek Halkçılık halkçılık diyerek batıya gülümsemek Bakarsın boş beleş yazar, olmuş münevver Tanıştırayım dil-u şanı yıkan müstakbel Ruhsuz romanlar, hecesiz şiirler yaptı tavan Susmak yavan, söylemek yavan, ah etmek yavan Maaşlı koltuklar, apoletler ve kedi dili pastası üfleyelim mumları bu dilin hastasıyız hastası 13,02,2022 Tarihe Sıva İsim koyarken atana bak bir zahmet Nerede Mehmet, Hanife, Ahmet Çanakkale’de var mı Mutlu’yla Çağdaş Sen bacak bacak üstüne deden bağdaş İsmin yabancı nerede kaldı anane Ben Batılıyım Babalık, sana ne Yabancılaşma isimle başlar dilde Dil Kurumunun ayarı takıldı silde Ürettiği kelime zurnaya Öttürgeç Zıkkımın köküne dersin tüttürgeç Afrika’da Lia oldu nasıl Ali’ler Bizde de kayboldu artık Veli’ler bundandır çekilen acıların temeli Türk tarihini yıkmaksa emeli Aklını Batıyla bulayacak Tarihi kötülükle sıvayacak 12,02,2022 Yaraya Tuz Basarız Kimi aşkla yanar, kimi şevkle, kimi tasayla Kimi şiirlerini taşır şangırtılarla kasayla Ne diyeyim birader yetmiş iki millet bu kazanda Söyleyende değil suç doğruyu doğru yazanda Kelime bilmediğimizden konuşuruz elle kolla Avuç açar dua ederiz, şunu yolla bunu da yolla Kelime bilmediğimizden vururuz birbirimize Zararımız karşıdakine sanırız ama kendimize Cehalet gençlikte daha çok bedenidir papağanlar ve üç maymunlar medenidir Cehaleti medenilik örter bir derece Kamusal alanda yasaklanmış ferace Çözüm kolay ikna odaları çözümü Utancımdan kapıyorum yüzümü Kalple düşünür akılla yargılayalım Yaraya tuz basar sonra sargılayalım 11,02,2022 Develer Hendekte Boğuldu Günlerdir düşünüyorum dalgın dalgın Ne zaman sona erecek diye salgın Evden değil artık işten çalışayım Yavaş yavaş terlemeye alışayım İşten eve yok diye sıkılıyor can Sokağa çıkmakmış asıl heyecan O da sıkıldı, söz geçmiyor kaleme Mim koyuyorum yazılmayan her eleme Sokak yasak, cadde yasak, daralan içim Bir de zorlaşmaz mı o anda geçim Bilirim Atlar tepişir diye eşekler ezilir Yokluklar saksılara çiçek çiçek dizilir Yaşadım çünkü un yok, yağ yok, yok yok Kiminde para fazla diye korku çok Ne diyeyim söz bitti yutkundum Memleketin her karışına tutkundum Şimdi yapılanlar yine, yeni, yeniden Develer hendekte boğuldu aniden 10,02,2022 (Çek Sifonu) insanı aşındırır bazı mekanlar Cepte para yoksa camekanlar Avm’ler bu sıralarda fonda en kıymetli markalar donda Beleşçi camekanlara yutkunur Genç kızlar albenisine tutulur Otuz kuruştan otuz bine markalar Ayakkabı, terlik, cins cins hırkalar Mamullerde bolluk çeşit çeşit Bakarken bütün herkes eşit İyi ki Bakmak, görmek bedava sELFİ ÇEKEREK ATALIM hava Allahtan iç çekmenin yok bedeli Çek sifonu hülyalar görsün gideri 09,02,2022 (Kervana Selam) Öyküler Şiirler ve dahi Romanlar Hoşuma gidiyor yükselen dumanlar demek ki ateş var içimde Kalp tütüyor Yazdıkça doluyor, sustukça bitiyor Bazen laf geçmiyor kalemim oynak İlahi damardandır inşallah bu kaynak durdukça bitiyor içtikçe artıyor Mısra koymuş kefeye iman tartıyor Ey kağıt ilham gelince kalemi bırak Görüyorum çölde serap gidiyorum kurak Kalemi sayfaya vuruyorum açsın bir kuyu İzan ile aksın damla damla inanç suyu Gün gelir artar diyorlar delmeye devam İtlerin ürüdüğü Kervanlara benden selam 06,02,2022 (içimdeki şair) Vakit su gibi akıyor bizler içindeki balıkları Denizle hemhal olmuş Aşklardan alıkları Aynı yolun yolcusuyuz yoldaşlar razı Parmaklarda keyfimi bekliyor sürüyle yazı hEY nereye, önce yolları geç yokuşları aş Rahatlamadan mektuplara dol zarflardan taş damla ol, denize düş, soralım bu sözler nerede Yavaş ak boşalırsan başa gidersin bir kerede Hırkalar giy, gördüklerini sus, yollara düzül Zahmet olacak lakin biraz da zalime üzül Mürekkep üfle Duaya mazhar olan dünlere rahmet oku suratımıza şamar atan bugünlere pirler gördün denizdir, sudur dumanı tüten Ağzı yananlar bak nasıl kaçıyorlar sütten Kaç kementten sonra yakaladık Aşkı zahir Vallahi Ben değilim, sözün sahibi içimdeki Şair 05,02,2022 (Nastasya’dan Kinski) Jüpiterin halkaları dönüyor haplı Marstaki tavalar yandan saplı Anlarım mezeden sofradan rakıdan Uzak dur şu uzay merakından Dünya derler Kader Baba ezada Elmayı yiyerek insanlık cezada Burada bitsin Ahrete kalmasın İşi bilmeyen Azrail can almasın Bin yıl ötede uzaylı varlık Bakıyor bin yıl önce nasıl insanlık Ayılıyorum mantıklı oldu dizeler Yine bitti lanet olası mezeler Akıl cozurduyor Nöronlar kızışıyor Boyutlar aralarında yazışıyor Kara deliklere taktım kafa bozuyor Nebulalar sülükten beter uzuyor Kainatta neymiş kafam bi Dünya Sünnet resmim vitrinde fotocu Hülya İntikam peşinde kız otuz yıldır Evlenmedi edemedi diye dır dır Nazlanmıyorum olmuşsun yüz kilo Ben de senden beter akşamcı Sülo İçtim yine şerefe Plutondan viski En güzel hatun Nastasyadan Kinski 04,02,2022 (Millet Horluyor) Millet diyene evvel eski bilerler dişi Dik durmalı cehalet karşısında er kişi Alayla soruyorlar neredeymiş cephe Ekonomi, Zamlar, kriz, kaos yok şüphe Gözlerini açmış gram grafikleri ekranda Evangelistler kan gölünde şükranda Kilise bahçesinde hindileri yolarken Halklara nefret, haset, gaflet dolarken Aptallık pik yaptı gözlere kapalı gözlük Bakıyorsun zirve diye gittiğin yer çöplük Bilinmez belki vardır bunda da hayır Toplumu inançlardan, farklılıklardan ayır Bakıyorum siyaset, spor, tarih fay hattı bu memleketi emperyalizme kim sattı Her an ince ince boyuyor ülke tuali Erteliyorum aklıma cıva gibi çöken suali Zirve için görülmesi gereken belki diptir Ardından bay bay yaptığımız edeptir Cinayet programları seyret cani yakala İnsanlığı bırakmışlar Batıyla çakala Tehdit doğuda batıdan, içimde, dışımda Tencerenin içinde buğdayda aşımda Dikenli yolda dikenlere zorluyor Millet derin uykuda, horul horul horluyor 03,02,2022 (Musa’nın Asası) Konstantinopolis hayallerdeki toprak Ah şu Uzo karafakide çok oynak Çok demlendim senin meyhanelerinde Musakka yedim hanelerinde Bilmelisin ki aynı acılar çekilecek Evlatlar cephelere itilecek Okyanus ötesinden birileri gülsün diye Kavga çıkacak konuşmak dururken niye Şimdi ekilen düşmanlık eskisinden derin Bak kimi şehit, kimi leş altında yerin Bıktık bu akınlardan ki akınlar hayasız Ege’nin iki yanı kaldı beş parasız yokluk zorlu beladır maaşları kim öder Kafa kafaya gelseydi iki derbeder Belki firavunlara kaldırırdı başını Yerdi pazısından süzülen aşını Başını aşmış herkesin derdi tasası İnsanlığa gereken Musa’nın asası 02,02,2022 (küslük) Elbet bir yolu vardır derken kendi kendime Gem aldım vurdum ağzıma, dilime Tutmadı zahir, kapalı gözlük takacağım Düşmanıma mıh gibi düşünce çakacağım Beni saran yılan başka halklara musallat Barış diye kafamın etini yiyordun şimdi anlat Yannis ile düşmanlık, kalpazandan kimlik Faşizm, ırkçılık, yayılmacı Politizm adilik Halklar bilmez, duymaz, görmez aklı geçimde Yalan padişahları üreyecektir ilk seçimde İki yakası düşman, Ege saat gibi kuruluyor Savaşmak ama kiminle dostlar vuruluyor Bin yıl beraber yaşadık hem ayrı hukukla Senin işin bu saat öttüğü zaman gugukla Çektikçe artıyor, arttıkça çekiyorum ne çile Zalime susmak günahtır zulüm gelsin dile Sömürü tespihi bu, ülkeler taneleri Bak nasıl borçlandırıyor, haneleri Ey Gorki! Düşmanlığı bırak farkında ol Başka kavgalar çıksın diye bitti sağ sol İşte Dedeağaç yanı başımda verdiğin üsler Sakıp İle Yannoş yan yana mezarda küsler 30,01,2022 ( Mihenk Taşı: Cemil Meriç) Okumak kendinden geçercesine Yıllanmış fikri fondiple içercesine Tarih okudukça önümüze serilen halı Sakın bırakmayalım bu ilahi dalı Bir tarih var bir de insan yapısı Kitaplar sırat nerede cennet kapısı Bilgi, idrak, tecessüs için merak Bizim mera insan olmak için kurak Plajdaki deve güreşi kadar sevecen dünyamız sabun gibi müstehcen Üstüne yapışır bir sürü köpük Kibir şişmişse, vicdan sönük Yutarsın kimi mideye inerken İdrak şenlenir baş ağrısı dinerken O cümlelerin o tümcelerin lezzeti Ortaya karışık olayların izzeti Sayfaları çevirdikçe şiir tadı Gelmiş, gitmiş Cemil Meriç adı Gençlikte okudum kalbimdeki izi Bırak istediği cenaha götürsün bizi Öyle şahane ki, okur korkmakta haklı Her satırda bir cümleyle çeler aklı Ahlak, Şiirsellik, tecessüs, ahenk Düşünce dünyamızdaki taş, mihenk 29,01,2022 (Bir Küs Bir Barışık) Avrupa’da ekonomiler gaza muhtaç Evlerde ısınmak için büyük ihtiyaç Her hamlesinde gazın artıyor fiyatı Keserse vanayı durduracak hayatı Koskoca Alaman ekonomisi tekler Suskun Macarlar suskun Finler suskun Çekler Ukrayna savaşmaz halkının yarısı Rus Havada savaş kokuyor, siyasette pus Fiyatlara zam ekonomilere darbe Sevinir büyük devletler çıkacak harbe Araplardan fazla petrol ihracatı Kaya gazı, kaya petrolü yok ithalatı Çin petrole bağımlı onu böyle vuruyor Müesses Nizam çöktü yeniden kuruyor Orta Doğu karışık, orta Asya karışık Düşman akıllı, oyun bir küs bir barışık 28,01,2022 (Truva Atı) Dünya jeopolitiği sallanıyor İlişkiler budaklandıkça dallanıyor Bu tahta strateji tahtası, yutar şah piyonu Yüklü çıkar böyle bir hesabın adisyonu Ukrayna’da savaş tamtamları çalarken dört köşedir Rus, külahta petrol yalarken Daha önce de Kırım’ı yutmuştu Ülkeler korkudan onu tutmuştu Yeniden bir imparatorluk doğuyor Sibirya’da havalar soğuyor Gönderiyor bize soğuğu ayazı Sonra borulardan pahalı gazı bir taşla bir kaç kuş vurduğu Günahtır zaten durduğu Şah çekmeden bekliyor Avrupa matı içinde sürü halinde Truva atı 27,01,2022 (İlanla aranıyor patlayacak kabak) İklim değişti diyerek sömürüyor Farkında değilsin cüzdan kemiriyor Amaç üretimin kesmek önünü Değiştirmek paranın yönünü Medeniyette yaşanan insani kriz ekranlardaki atıklarla besleniriz Olmazlanan zevata gülüyorum Tahtakale’de doğup Kapalıçarşı’da ölüyorum Dört yüz elli nükleer var bizlere yasak Başına çorap örecekler Se dört yüz alsak Görmek bedava savaşlar piyasada En kıymetli çorbalık yarasada Gözlerde açlık, dedikodu, cehalet varsa yoksa Derdim kalmaz Afrika’da sırtlanlar toksa Batı kanla doyuyor haçlılardan beri Kaldır kafanı uyuma ey yeniçeri İnanır mısın senden olma bunca nesil Elde telefon sürü halinde sokaklar dolu embesil Ağzımı bozmayayım diyorum olmuyor lakin Sus Cengiz’im sus dur şurada sakin sakin Gösterin düzenin şah damarı keseyim gör bak ilan verdim aranıyor patlayacak kabak 26,01,2022 (Bir, İki Bilemedin Üç Satır) İnanmadığıma göstermedim rıza Dediler ki bu adam amma arıza Bilmeyene öğretmeye çalıştım Ben düzenbozum diyemem alıştım Güce yaranamadım yalakalık düşmandı Dik duranlar eğildiğine pişmandı Sevgiyle kalbimdeki kötülüğü söktüm Fısıltıyı duyan kulağa kurşun döktüm Sırf gülmek için bu vıcıklığa Devam ettim gıcıklığa İnceciydim ince takılırdım Düşüp, kalkıp, yine çakılırdım Üstümü temizler yine yürürdüm Aklıma yatmazsa ayak sürürdüm Demedim patrona sen şahanesin diye Dilli şeytanlar sordu neden demiyorsun niye Hak dedim, yol dedim aynı dilden konuşan yoktu Gözümün önünde yılanlar dostlarımı soktu Zehri aldılar yaşlandıkça çeneleri düştü Gamlı baykuşlar gamsızların yuvasına üşüştü Farkında değillerdi nereden geldi bu lafazanlık Açıyorum kapıyı kapıyorum, her evde partizanlık Kurtarmaya çalıştım Doktor misali baştan Bezirganların ağız ishalinin teşhisi yaştan Kendime kızdım yazılara kibrit çaktım Deste deste hayalleri alevlerle yaktım Ve yandılar gözümün önünde çatır çatır Kurtardığım bir, iki bilemedin üç satır 25,01,2022 (Zatürre Hayaller) Saygı duydum benim gibi düşünmese dahi Okursan sahi, yazarsan sahi, söylersin sahi Yönü bulmak için Oku dedi diye sorular sordum Kimsenin gitmediği mecralardan akıl yordum Görülmeyeni gördüm, duyulmayan duydum Biriktirdikçe aç kaldı gözüm, harcadıkça doydum Tahammül edemedim gözü açlara Para, mal, mülk deyince gözünü açanlara Üstüme geldiler inatla, aldırmadım Nefret ektiler yollarıma, saldırmadım doğruya bakmadım asıl doğru üslup yada tarzdı Omuzlanan yük ile yol yürümek insana farzdı Baktım ki adalet terazide değil darada mertlik irini cesaret olan yarada Bundan zulme baş çeviremedim "Bana ne, bize ne, sana ne" diyemedim ne rahat yaşardım kafayı gömseydik kuma Zatürre hayallerle gözlerimi yuma yuma 23,01,2022 (Sezar’a Kötülük Yapma) Öyle bir yaşam ki, günahı sevabı benim Halkın içinde savrularak oldum anonim Kutsal ırmaklara girdim, geçmedi yazmak İmkansız, Fildişi kulelerin yıkıldığına inanmak Yıkandıkça güldü yüzüm, temizlendim Kendi silahımla kendimi yendim En büyük zaferim oldu bu, inan ki Öyle şahane bir imtihan ki Kalem yoldaşım oldu, sanki asaam umudumu attım yaşama, yok tasam Çalışmak, çabalamak gönül kırmadan Bedeni rahatlığın kolayına alıştırmadan yolumuzda yürüyelim bir selam ile Meraklanma kalem yazdıkça gelir dile Yeter ki yanlışların ardında duralım bilmediğimizi bilenlere soralım Yolumuzda yürüyüp sessizce geçelim Önümüze çıkan zehirlerden içelim Unutmayalım, yol Hak yolu iki ucu hayır Kimi taş düşürür seni, kimi kaya, kimi bayır O zaman kötülüğü paylaşarak arttırma Alkışlarla uyuyan yılanları azdırma İtibar etme yanlışa, yalana tapma Brütüs olup Sezar’a kötülük yapma 22,01,2022 (Yalancının Maması) Öldük dirildik, varlıktan, doğduk Hamdık, yaşadık, piştik olduk Göremedik gençlikte bu yolu Önümüzde kavşaklar dolu Acelemiz vardı seçemedik köprüden düştük geçemedik İlerledik aşama aşama Balık atladık yaşama Yolu bulunca dik durduk İşte bundan aile kurduk Kapılırdık yoksa akıntıya Timsah gibi izleyen sıkıntıya Gitmedik, öteye, beriye Gönül koyduk hep ileriye Bundan kağıda kaleme sarıldık Yazmayan parmağa darıldık Fikirlerimiz batının yaması Olmadık yalancının maması 21,01,2022 Söğüş Beyin) Gevezelik annesi çocuğun adı nefret Bulaşıcıdır Kin, dedikodu, haset, gaflet Konuştukça artar geçer dilden dile Önlem almazsan kurtulmak nafile İnsan böyle böyle kurtlanır çürür Toplumda kötülük alır başını yürür Belirti konuşmak suskunlar çatlar ekranlardan insana bu mikrop atlar Her fert bunun bir parçasıdır oysa Kulaklar isyan çıkarır olayı duysa En büyük semptomu ise sabit fikir Artmasın hastalık ekranlara tükür Asıl tedavisi okumaktır ama deli gibi Hastalıktır bu gevezeliğin sebebi İşte bundan toplumlar tapar güce Bizim diktatör sizinkinden yüce Seçilmişler in atanmışlar out Ekranda sürünen insanlık kaç paunt Sen, Ben, kariyer, sidik kavgası, dövüş Tencerede kaynayan beynimiz söğüş 20,01,2022 (Sıtkım Sıyrıldı) Bombalarla başlayan modern kavimler göçü Metre metre vatan santim santim bayrak ölçü Düşman arıyor savaşmak için müesses nizam Adam yokluğu grip lider yokluğu çağdaş cüzzam Paralarını alarak botları batırıyor, göçmenlik sefalet Avrupa mahkemesinden teröriste verilen kefalet Karanlık çağlarda yaşıyoruz orta çağa okuyun rahmet Ölenler bizim Hafza, bizim Amine, bizim Ahmet Teröre destek veren Avrupa görmüyor ölen bebekleri Kutsuyor dağlarda çiftleşen sarı kırmızı yeşil kelebekleri Bilmiyor Halk, devlet kurmak için akıtıyor bunca kanı Guantamano’da davut yıldızlı işkence dükkanı Burada kuruldu İşıd bak bakalım kestiği kimin kafası ileri devletlere bal kaymak gerilere buğday lapası Gazetecisi, aydını, siyasetçisi, halkçısı suspus Midem kaldırmıyor Cengiz’im bari sen kus Kese attırıyor Beyaz Türk olmak için aydınlar Namussuz şerefsiz takımı size günaydınlar Sahipsiz topraklar görmekten inan ki bıktım Ne diyeyim dostum söylerken sıyrıldı sıtkım 19,01,2022 (Amerikan Tespihi) İnsanlık bütünüyle aynı cenderede Vicdanlar tavada kalpler tencerede Anneler terörden avlat bekleyip üzüyor Doğru söyleyenlerin derisini siyaset yüzüyor Bütün bir coğrafya terörle sınanıyor Anneler evlat bekledi diye kınanıyor Siyaset ve silahla oynanıyor oyun Beyaz Türklerden geri kalanı koyun Amaç halk bölünsün iç savaş ne ala Körlerle sağırlar birbirini ağırlıyor hala İnançlar yıkıldıkça aileler lime lime Kırmızı noktalı filmlerin faydası kime Sahne aynı orta oyunu başrol de kukla Çoğunluk alkışlıyor hayranlıkla Dinci, komünist, ülkücü aynı ipte Amerika tespihi çekiyor her bitişte 18,01,2022 (Yasaklı Cümleler) Bana diyorlar ki yazsaydın aşk, meşk filan Gözler vicdan, kulaklar kalp gerisi yalan Kayıtsız kalamam budur bendeki sorun Tam teçhizat askeri olmuşum doğrunun İnsan hakları diye bağırıyor edepsiz çukur Gayya kuyusunda edep kaynıyor fokur fokur Oysa ne mutlu olurdum soksaydım kafamı kuma Suya sabuna dokunmadan gözleri yuma yuma Üç maymun mutlu fıstık atılan şebek Fakat iki tül kanadı ile özgür olan kelebek Lafın tamamı söylenir birader deliye Emeğim zail olur diye dönemem geriye Bu kalemi her gece kundaklar saklarım Çıkarcı cümleleri kaleme yasaklarım 17,01,2022 (Söylemem) Gemideyim ve rota yönümü ediyorsa tayin İzin vermem her ne kadar deseler de mülayim Atlarım bakmadan aşağısı okyanus mu derya mı? Ağzım kulaklarımda yüzerim rüya mı hülya mı? yürüdüğüm yol yüzdüğüm deniz olmalı benim Gönderin suçları, kabahatleri hepsini üstlenirim Ne kadere boynum incelir ne kedere eğerim yanımda yürüyen kalplere durmadan değerim Beni ben yapan içimdeki ateş ile bu yoldur Kiminin doğrusu sağdır kiminin ki soldur Kabul etmem ne sınırı ne tayin edilmiş çitleri Korkmam bütün zulümler doldursa da ciltleri Ben benim sen sensin kavgamız içtihatta Dilim söylüyor lakin inanmaz hayatta Akıl görmediğini sezmek için varsa Söylemem zalime Hakkı sorarsa 15,01,2022 (Geh Bili Bili) Tek derdim Ben sultasına boyun eğen bizler Sabır göster, duruş göster, nefs canı izler Kimsenin umurunda değil herkes bir rahat Susarak söylüyorum bizde kabahat Bana ne deseydik rahatlardık oysa Şşşt kızacaktır vicdanım duysa Gençliğimden bu yana içim kaynıyor kalem bu gece dansöz gibi oynuyor Görmüyorlar dumanı tütüyorum Selamlarla gelen niyetleri yutuyorum Soruyorum var mı şaire sığınak Her taraf mısralardan yığınak Acı çekiyorum yara kabuk bağlamıyor Akıllı insan kendisine bile ağlamıyor Bunca şehitler barış diyerek ölüyor Asumanda İstiklal marşı gürlüyor bir marş böyle hizaya çekiyor milleti ancak Arş-ı alaya yükseliyor yüreğimde sancak Vecd diyor, Afak diyor, unutmuşum ben bu dili Fikir zerresinden kavga atıyorlar geh bili bili 14.01.2022 (Herkes Suspus) Suçluyum, doğruluk karışmış kana yanıyorum Yalanı bilmediğimden ne söyleseler kanıyorum Nedir Ya Rab, nedendir vicdanımın sızısı Sırtıma heceleri yükleyen bu alın yazısı Oysa görmesem, duymasam, bilmezdim Gençlikte olur olmaza gönül vermezdim Belki geçer, belki hiç başlamazdı can acısı Hasret büyür kıvılcımlanır yazmak sancısı Bana ne, Suriye’den duyulan çığlıklardan Bana ne, Batının içimde kurduğu ağalıklardan Bana ne, terör belasının aldığı canlardan Bana ne, göz kırpan, kuyruk sallayanlardan Bana ne, kana özenerek akan salyadan Bana ne, veznedarın elindeki balyadan Anlamayana sivrisinek saz lafın tamamı Anlayanın beyni cünup yakın hamamı Mazlumlar için ağlıyorum bilmeden nedeni Okullu cehalet alkışlıyor yapıp edeni İnsan hakları diye bağırıyor zalimlikte ehil Cesetlerin güneşlendiği bizim sahil Aydın kokmaz bulaşmaz salçalı kuskus İnsanlık zalime meftun, zulme suspus 10,01,2022 (Gözler Doysa) "Ben" diktatörlüğüne savaş açtım Çoğu savaş meydanından kaçtım Bir kaç günlük zaferlerle avundum Saldırmadım, o saldırdı savundum Zaferim kardan adam kadar fani Nefsim kızgın, olmuş Gulyabani fısıldardı oysa şimdi bağırıyor Anladım, Egosunu çağırıyor Modern insan elinde oyuncak Cehennem ona, oh ne güzel sıcak İnsan benliğini görürse kuduruyor Onu sadece iyilik durduruyor Bir de kurumlu ki mermer sanırsın Din deyince saldırmasından tanırsın yontuyorum darbelerle elimde keski Bu savaş tarihin kendisi kadar eski Vuruyorum kendimi okumaya sanata Varlığı bilmek için ihtiyaç yok kanıta gösterseydi kendisini oysa Herkes inanırdı gözler doysa 09,01,2022 (Sana Ne) Öyle şeyler duydum ki kulaklar ağlıyor Fert sömürü çarkına girmiş sağılıyor Kızıyor bana zira bundan çok mutlu Hindistan’da inekler bak nasıl kutlu Yaşasın Avme’ler, kutsal mekanlar Kilise, Havra, Camii camekanlar Toplum alkışlıyor yaşasın tüketim Dolar imparatorluğu için üretim Eski değerler çamurda elmas misali Toplumda başlamış bir ağız ishali Herkes depremci herkes imam herkes topçu, herkes tamam bilmek gevezenin dilinde pelesenk Ekranlar baştan sona pezevenk Çarşıda Telefoncular dolup taşıyor Diyorlar ki İslam camide yaşıyor Koşuyorum sevinçle doğrudur diye Cami kapanmış yerinde kırtasiye Cemaat kaçmış imam dışında Soruyorum bu cami kaç yaşında Bin yetmiş beşten kalmış zahir Müslümanım diyor ekseriyet kahir Mal, mülk, şan, şöhret putunu devirip Yürüyorum görmezden gelerek baş çevirip İslamın yeni şartı zuhur etti "Bana ne" En kıymetlisi sıcak taze taze "Sana ne" 08,01,2022 (Adalet Terazinin darasında) Her dönem yaşamda geçerken perde perde Yaşlılık dökülür bedenden pelte pelte Bir arslan yaşlanır mı dağların arslanı Öyle vakarlıdır ki taşır bütün neslini İstedim ki zamanım işlesin tersine Herkes şuraya buraya bizler Mersin’e Doğsaydım yaşlıyken ölseydim kundakta Her doğum, her evlat, her ölüm aynı yatakta Yaşlılık hastalık keşkeler beyni kemirir Umut kayboldukça kırıntısı fikri emzirir Bir varız bir yok yaşam ikisi arasında Adalet terazi kefesinde değil darasında 06,01,2021 (Hey Kanki) Dolar tasması her gün biraz daha sıkılırken Gülenler var içimizde devletimiz yıkılırken Nesiller çuval giymiş kafaya değil farkında Döndükçe kusuyor kusup dönüyor para çarkında Biraz milliyetçi olsan hemen sıkarlar yuları Başına çöker Dünyanın bütün kurları Mesele boyun eğdirmek, edilmeli ki yılana biat Zincir vurulmuş dillere düşünmek bile milat Aydınlar yazmış çizmiş meseleye ay’mamış Seçtiklerimi beyaz Türkler adamdan saymamış Bidon kafalı diye aşağılamışlar oy veren Türkü Dört yüz elli yıllık devir ye kürküm ye kürkü İhanet içimizde damarlarımıza kök salmış Pırıl pırıl evlatları dağlara özgürlük diye almış Bilesin ki bundan sonrası önce sınırlar düşecek Hastane okula ayrılan para cüzdanlarda şişecek Bankalar sigorta sonra da ekonomi batacak Faiz, faiz diyen İmf paraların üstüne yatacak Bir tarafta Hak, diğeri batıl öbür tarafta Teröristi örgütü sıra bekliyor afta Niye düştük bu hale sorsa birisi niye Oku dedi okumadık, bilmedik diye Bu düzen kendi liderini dayatıyor devlet vardiya saatinde yatıyor toplum ekran maymunu televizyonun gücü ilahi Tutuklayın hayallerimi suçlu onlar vallahi Kötülük bulaşıcı ekranlar veba salgını sanki Kelimeler yitik kavga çıkacak kafa dumanlı hey kanki 04,01,2022 (Anılara Naftalin dökelim) Karşı çıkan yok bu düzene herkes iyimser Arada benim gibi üç beş sayfa kurdu kötümser Üç maymun olmak şahane mutluluk kaynağı Onlar görmüyorlar yedikleri vezirparmağı Öyleleri var ki tıklamayı imanın şartı sanıyor Görmüyor tütmüyor ama alevlenmiş yanıyor Hey Niko! Ege’nin karşısı nasıl söyle bakalım ikimiz de kendi dinimizde iman feneri yakalım İşte bu fenerdi on asır bizi ısıtıp aydınlatan Esvab-ı mucizesi nedir bu işin altında yatan Konsolos köpekleriyle karıştı Osman-ı Ali Sömürü düzenini kuranın çoktur vebali Oysa Selanik cennet, İşkodra cennet, cennet Mora Arkadaş oluruz belki yine kafamızı yora yora Zannetme bu iş kolay önce sen sonra ben misafir İşte o zaman göreceksin kim imanlı kim kafir Senin içinde benim içimde palazlanmış bir sürü piç Bak zamana direnen evlerimiz var hepsi kerpiç Önce özür borçlusun Mora’da olanlar için Dön ve yasaklı tarihine bak bunlar neden oldu niçin Sonra Trikopis orduyu çekerken yapılan zulümler Ege’de Marmara’da yaşatılan ölümler sen de söyle hatam varsa çekeyim ceremesini Senden öğrendim anılara naftalin dökmesini Arslanlara atın diyor, doğru söyleyen varsa Kolay değil kurtulmak bu yılan sararsa Hayır gelmez tanrılardan sen beni dinle Yazıklar olsun yola çıkarsan bu kinle Nerede akıl, nerede tarihten ders Geldin, gördün, gittin yüz ters İnanmazdım tarihte tekerrür hakikat Medeniyet dediğin Batılı hilkat Yine aynı doğum, aynı şiddet Oynama bu oyunu reddet Ne Selanik, ne İzmir kalır bu sefer Yattığı yerden doğrulur, ama nefer Adı Mehmetçik lakin unuttu adını Mermi var desem, koşar yaşlısı kadını Öyle yaratılmış can acısı nüvesi Kültürel hegemonya insanlık gübresi Bundan ara sıra biraz biraz kokuyor Göz görüyor, kulak duyuyor, dil okuyor Kuran insin ve boş kalsın o raflar Altın ayarında bizi sarsan gaflar Başıboş niyetler, boş hülyalar, rüyalar Uzayda keşfedilen mavi dünyalar Bakana delil çok lakin gözlerde perde Üstüne basma işte İnsanlık yerde Bir çamur birikintisi gibi duruyor Aman çiğneme sulanarak cıvıyor Hastaları var bastıkça bulaşır Cehalet izm’lerle bize ulaşır Kendimizi bilime adamak vardı oysa Şu dönen sömürü çarkı artık dursa Irak, Suriye, Libya Yemen doysun yılan Camiler boş nerede namaz kılan Dikkat sızmakta içimize biat kültürü Ne kıymetli bilgiler olur ki düttürü Biz birbirimize benzeriz ağzımız Müslüman Siyaset meydanında aranıyor iman Yok artık bilmediğini bilmeyen nesiller Her yerde yönünü kaybetmiş embesiller kendini yiyen toplumlar cüzzamlı misali Yeni salgın var kaçın, şu gelen ağız ishali Kitap tutması gereken parmaklar telefon tutuyor Yönü amacı olmayan Milletleri böyle yutuyor Teknoloji diyorlar karşı çıkana düşen aforoz Bilgisayar öterken niye zorlansın kart horoz 01,01,2022 (Bizdeki kuyruk) Barış olur lakin bu dönen sömürü çarkı Nasıl bir gecede lağvetti Frankla Markı Şimdi hepimiz miyav miyav diyen kedisi Mecidiye ve dirhemlerin mirasyedisi Üretirsen başın değecektir göğe Ağzım yarıldı bu düzene söve söve Batılı yaşantı Batıdan hastalık Bidon kafada yayılan alafrangalık Opera yetmez söylemeliyiz bizzat arya Caz ile arabesk olmayan milletler parya Demokrasi değil, Demokles’in kılıcı Hayranlıkla bakıyorlar ah ne göz alıcı Düşünce gör bak başına ne gelecek Bir milleti bir kerede ikiye bölecek Hey Niko ver elini beraber edelim dans İstersen horon tepelim istersen vals Sana Sirtaki bana Ege zeybeği Olur, başımıza taç edersek ekmeği Bilirsin bu siyez buğdayından ne toktur Sana Rum demeyenlerden hayır yoktur Yalnız bırak şu iddiayı değilsin Medeniyet Hatırla Anadolu’da kaldı senin cibilliyet Kana bulanacak yine Ege’nin iki yanı Düşman içine girmiş fısıldıyor tanı İkimiz de aslında aynı dertten muzdarip Elia garip, Feride garip, Mehmet garip Bu siyasette bize düşen acılar Yok, olacak aileler, amcalar, bacılar Aynı yılan yutuyor görüyorum seni de Seksen yıl boyun eğdim ne ettiler beni de Bugün kıvranırken ekonomiyle hepimiz Dolar imparatorluğudur cebimiz Olimpos zirvesinde insan tanrılar heyeti Ben içtim sen içiyorsun Baldıran şerbeti Ben bilirim sen de bil, gün yüzü görmez nesiller Localarında kuş sütüyle beslenir asiller Dağdan yuvarlanacak ölümlülere bir buyruk Başı okyanus ötesinde bizdeki kuyruk 31,12,21 (ortaya karışık cemaziyevvel) Defol iki bin yirmi bir demem sana güle güle Kahrettin tüm insanlığı göz göre göre Gözüm görmesi hatta on beş gün önce yürü Ey tarih geri gelmesin defterini dürü Gör bak nasıl gelecek yıl hemen pislenir Ne güzel günler kurtlanır, iblislenir Seyretme ekranları Ey Milletim, artık ayıl Burnunda halka kulaklarında tef, varsa bayıl Böyle kirlendi zaman, böyle pik yaptı nefret Her gelen yıl gidenden daha büyük eziyet Günler, aylar, haftalar zehirlenmiş zamanlar Bir kenarda yığılmış secdesiz amanlar Yaşamak uzaklaşmış İslamın özünden Düşmüşüz bir defa dünyanın gözünden Bana ne bitiyorsa bugün takvim Zamanla yetişecektir dik duran kavim Oğlum soruyor Noel kutlamıyoruz baba Ben de sordum mu dedeme acaba Mide kaldırmıyor bana göre değil görülen Paraya eğilen peşinden sürünen İsa doğdu yaşasın getirin hindiyi Karıştırdık kötüyü iyiyi Beyin bulanık, kafalar karışık Kardeş kardeşe bir küs bir barışık Ne diyeyim birader göz yaşları sel ortaya karışık cemaziyelevvel 30,12,2021 (Barış Çubuğu) Tutulmuş köşe başlarındaki esaret İnsanlık diye yutturdukları beşaret Bu devrin en kıymetli sözcüğü bana ne Bombalanan şehirler göçmenler sana ne Hani Osmanlıyı yıkan İttihat terakki Bir millet ki Hakka aşık haksıza tiryaki Ekranlarla bozulur adamlık kadınlık Düşman olur birbirine haremlik selamlık Dedik ya bu düzen düşmanlık üzerine kurgu her alkış gönlümü deliyor burgu burgu Şiddetin olur mu hiç erkeği kadını Tedavi kolay koyarsak bunun adını Şiddet sarmalı bu değerleri söküyor Küçük zalimler büyüklere su döküyor Bu kadar kitap, öğretmen, okula ayıp Gazete ilanatı: Mahremiyet kayıp uymaz sekte geçiren kalple batılı beden Bir bak bakalım nasıl hallederdi bu işleri deden sen de haklısın tarih elinde hergelenin Başında bekliyoruz kesilecek kurdelenin İşte yeni evin İslam ve Hristiyan barışık Rüyalarım bu sıralar çok karışık Eski sayfaları çevirdikçe yenileri boş Barış çubuğu tüttüren milletler sarhoş 29,12,2021 (SANA KALSIN) Doğum meşakkatli, sancılı, hatta ezalı Yaşamak yaşarken ölüm cezalı Kalemi kır sayfayı çevir, cezayı kes Ah çok da gençti desin isterse herkes Kime vuslat, kime korku, kime pamuk İnsani değerler ayak altında yamuk yumuk Geldik gördük ki dağlardan sonrası çukur zirvede yalnızlık çukurda egolar fokur fokur Kaynadıkça kaynıyor kimseden yok şikayet Suyun içinde olan yanacaktır nihayet Temiz doğarız ya kirlenerek büyürüz Katran karasına bulanmış ölürüz Sor bakalım herkes sütten çıkma ak kaşık İnsanlık kendi egosuna sırılsıklam aşık Temizlensin gönül, vicdan, temizlensin dil Kuyu derin dibini bulacaktır iskandil O iskandil var ya onun adıdır Bilim Zirveden savur şekerleri ismi aklıselim söz etme isteyen istediği kadar alsın Yere düşenler de sana kalsın 26,12,2021 (Ya nasip) Görüyorum yine tutuştu Megola idea ateşi Ne yaparsan yap kaplamaz tüm güneşi Bu ateş her yeri yakacaktır seni beni herkesi Yunanı, Rumu, Lazı, Boşnağı, Çerkezi Aynı tabut, aynı toprak, kimi şehit kimi leş Sömürü çarkı dönüyor çünkü yakıtı beleş Bundan köpürtülür ırkçılık Terör bilmem ne bela Arkadaş olmak için tanış olmalıyız evvela Ama kırılmalı sana da bana da sallanan parmak Ne işe yarar ki sonradan günah çıkarmak Çalıyor yüz yıl sonra yine savaş tamtamları Çekiyor kendisine iştahlı yamyamları bir zulm ki, ne sonu bellidir ne başı Ey oğul doğru değirmenlere su taşı Sırat-ı Müstakimde çiğnediğin yılan çıyan Kimdir bunca cana göç yolunda kıyan Bilmezsin, görmezsin her şeyde vardır bir hesap Saklıdır, yasaklıdır mürekkebi kan olan bu kitap Sen göçmen dedikçe bak neden ırkçılık arttı Bir terazi ki saflaşmış imanı ihanetle tarttı Cuma hutbesinde vaaz verir ki nice hoca Irkçısı, Ateisti, İmanlısı, solcusu sağcısı aynı loca Gözü olana kitap oku, çünkü aklın gıdasıdır oku! Zaten bakıp görmüyorsan senin için evladır uyku Aklı evvel sorar kimin gücü yetermiş buna bir gün biri çıkarak duur diyecektir bu oyuna İşte o zaman sallanır sırça köşkler, faiz lobileri Para saymaktır oysa bunların hobileri Siyaset bağırır faiz güzeldir iyidir Elli yıllık kambur güzel filan değildir Ey evlat günü gelince kopacaktır kıyamet Git abdest al, namaza dur kıyam et kimine kıyamet kimine cennettir kim bilir Temmuzda dirilen Çanakkale yine dirilir temizler ardından sürüklediği güruhu Bu ruh Çanakkale, Sarıkamış, Amare ruhu siz ne şanlı, ne imanlı, ne inançlı asker göz kırpmadan verdiniz emaneti teker teker böyle yazmış yaradan böylesi münasip kimine terör kimine darbe kimine ya nasip 25,12,2021 (analardan ağıt) Evladım bu dava cehalet davası hak davası Eşeleme her yanından fışkırır hava parası Şair korkar, yazar korkar, dava kalır yetim Yol uzun, yolculuk zorlu düşmanları çetin Yürek ister sağlam, ciğer ister kanlı, vicdan ister canlı Al şu kalemi eline, vur sayfaya gör bak nasıl heyecanlı evladım durma yaz, istersen mürekkebi saça döke Hakkını ara, hakkını bul, hakkını al söke söke Diline düşmesin birileri gibi lal diyeyim ki sana helal olsun helal İşte bu evlat Sırat-ı Müstakim neferi Yüzünde Demokrasi maskesi Haçlı seferi Sakın alkışlama bulacaktır onu lanet Kahvaltı sofralarında konuşulan ihanet Beyaz Türklerin Erguvanilerin ikameti yalılar suyu geçmeye çalışan Asyalılar Afrikalılar Sahipsizdir dava Necip’ten bu yana öksüz Nesiller yıkılır para önünde çünkü köksüz Avrupa ortasındaki Bosna’da ne oldu bak İnsanlık sustu modern düşünce helak Srebrenitza’yı gören ve susan insanın dili çürür Fenalık konuşursan toplumda fenalık yürür Hollandalı topladı Boşnak’tan silahları Öldür emri vermişti kilisenin ilahları Toplu mezarlara konuldu binlerce insan Güldü Berlin, güldü Paris, umursamadı Horosan Artık oyun zorlu, oyun gizli, Siyaset baş rolünde Bosna, Kıbrıs, Mora, Hocaali, Kırım kan gölünde Nerede İslam kardeşliği Müslüman benlik Başındaki sarıktı, belindeki kuşaktı kefenlik Laiklik, Şeriat diyerek ekildi kinler Zaman geçti ve yıkıldı bütün dinler Kim direniyorsa şimdi ona musallat Ey dostum Artin bana Musa’yı anlat Nerede saklı öldürmeyeceksin emri Düdüklü tencerede yanan Filistinli Ne kadar yanılgı içindeyse gamalı haç Senin yüzünden bir dünya insan aç Yok etme peşindesin milyonluk koca bir halkı Dönüyor, döndü, dönecek derken siyonist çarkı Ey Niko! sen anlarsın ayrılalı çok olmadı zira Benim yüreğim yanıyor sen diyorsun ki çıra Sana asırlarca hakkını verdim sen ise Gördüğüm odur ki ele geçirilmiş senin kilise Asırlarca şarapla takdis ettin, etmedin şükür Ey padişah efendi kalk şunların yüzüne tükür özel hukuk, ekonomik ayrıcalık oh ne rahat Emek üzerinden toplanan kıymetli cerahat Lakin, iyi kötü bir düzen vardı selam verirdik delirdikçe çok istedik, istedikçe çok delirdik Yoo! Hak geçmesin kendime değildir sözüm Çete kurdun İzmir’e girdin yetmedi mi iki gözüm İşte Çengelköy kilisenin bahçesindedir camii Şimdi sana da musallat bana çöken harami Sömürmek için düşmanlık yaratmak gerek Aklı başında hele ki gören insanlar seyrek Bugün atıyor aynı düşmanlık tohumunu Sararken illet senin oğlunu benim oğlumu Bu nasıl bela kimsenin neden çıkmıyor çıtı Kopacak Ege’nin iki yakasında anaların ağıdı 24,12,2021 Gözü açtım kapadım çocukluğumdu demin bu hayat kendisi sırat anlayana yemin Geçmek zor kimine, kimine atlayıp zıplayarak Yaşadıkça öldüm dersin mal mülk toplayarak Omuzlarımda elli yılın biriken kelamsız yükü Elime kalemi aldığımda başladı asıl öykü Okudukça ağırlaştı kalem yazdıkça hafifledi Sırat-ı Müstakimde doğrulardan söyledi Oysa görmeseydim kafa gömük olsaydı kuma Sustuğum meselelerin vebali kızıma oğluma Bu öykü yeni ama dedemin bana mirası Kalemi bilirim lakin yalan kimin ihtirası Benden de sana kalacak oğlum bu tereke Bir ucu umut bir ucu gaflet, ha gayret çeke çeke Senin kavgan cehaletle umut yok demeyeceksin Okuyarak, yazarak, savaşacak bu illeti yeneceksin köşe başını tutmuş ve yürüyen insan cesetleri geveze kurnalar ne bilsin bu icralık siyasetleri Bu yüzden kimse söylemez Ruanda’da olanları Mermiye hasret ölmek için yalvaranları Her mermi için verilen hava parasını Tapılan Batının yüz karasını Kim söyleyecek Hollandalı askerlerin kaçmasını Srebrenitza’daki gibi soykırıma kapı açmasını Ölümden değil satırdan kaçan insanları Siyah Müslümanları, Afrikalı Hristiyanları dine göre değil ayrım, yüz yıl çalışmışlar O zengin bu fakir lafına halkı alıştırmışlar batı profesörü olmuş bu siyasetin sahibidir içine kurduğu verasetin sen semere hayır demezsen vururlar semer faizle, dolarla, bankalarla kanını emer Konsolosluklar baş rolde oyuncu yerli halk Sana rahmet okunuyor kalk Ebu cehil kalk |