ELVEDA İSTANBUL
İstanbul’dan ayrılıyorum bir ekim akşamı
Sanki dönmeyecek gibi...meçhule gidiyorum Ayaklarım boş bir beden taşıyor..yürüyorum İçimden isyankar bir sesleniş, Neden bu şehirden mahrum kalıyorum..? Sokağı dönmeden dönüyorum ardıma Gömlerimde özlem kokulu bakışlar Evime bakıyorum..aklımdan geçen düşünceler Bilseniz daha neler..neler Gidiyorum... Güneş yavaş yavaş kayboluyor ufukta... Sisli bir sonbahar akşamı ve yağmur... Bulutların gözyaşları var yanaklarımda .....ve rüzgar Tüm hışmıyla döverken İstanbul’u Bir anda iskelede buluyorum kendimi Dışarıda ıslak bir soğuk olsa da Aldırmadan üst katına çıkıyorum vapurun Karanlıkta martılar uğurluyor beni Sağımda tüm görkemiyle Sultanahmet Camii Solumda yalnızlığın sembolü Kız Kulesi Ardımda İstanbul’u bırakıyorum Önümde beni bekleyen sürgün treni Ağır adımlarla iniyorum vapurdan İskelede bir sigara yakıyorum efkarımdan.. Tren aldırmadan kalkıyorken gardan İçinde ayrılığın küskün bedenleri Ruhumu İstanbul’da bırakıyorum ayırıp bedenimden Gözlerimi kapatıp en güzel düşleriyle Elveda sözcüğünden bir türkü söylüyorum Özlemimi kamçılayan ray sesleriyle (2001,Bilecik) Vedat Hindioğlu |