istanbul som altın külçesi bütün mekanları adeta efsunlu her hali bir mukaddesliğin takdisine uğramış
tarihi bir rüyadan gölgeler arasından doğar güneş ışığında hayran bırakan manzara türleri kızıl renklere bulanmış yağmur yağar zerre zerre ezeli bir zamanın içinden gelmiş gizli sembollerle
* bir efsane yaşanır boğazın maviliğinde kaç zamandır mevsimlerin serin iklimlerinden rıhtımlarında gezinir poyrazın delilikleri balıkçı kayıklarının suratını tokatlar dalgalar
cıvıl cıvıl öter serçeler erguvanların dallarında hanımeli, akasya kokuları arasında güneş alevden bir ejder gibi kaynar sineleri kurşun gibi eritip kendi cevherine benzeterek
* şimşek parıltıları şehrin sokaklarını caddelerin her cihetini aydınlatır ufkun çizgisine kadar uzanan her dalga boyu her kıvrımını kendi rengiyle gözlere nakşederek mistik ilhamların huzuruna çıkar istanbul
sonbahar mevsiminde turuncuya dönüşür boğaz parlak yelelerini sallayarak koşar bulutlar gümüş kanatlı martılar açlıktan havalanır ağlayan seslerinden başka hiçbir ses duyulmaz
* topkapı sarayı kış uykusunda sanırsın yosun bakışlı uçurumun kenarında bir fener gibi akşamın son ganimetlerine ışık tutar yavaş yavaş üstünün örtülüşünü seyreder istanbulun ilerleyen ve gerileyen dalgaların sağır gürültüsüyle
yağmurun sünger gibi delik deşik ettiği yollar üstünde aksiyle yürür bir yığın hayali varlık kökü çok derinlerde çınarların rüzgarla dağılan yaprakları dalga seslerinin tiziyle derinleşen devası bir su kütlesi sıcaklığını kaybeder semanın altında namütenahiye doğru akar durur
* deniz kenarında iskelede vakit geçirir bank üstünde akşamın saatleri tepelerin ötesinde güneş kendi matemini sessizce tutar koyu lacivert gölgelerle
ufkun kıvrımlarına yakuttan perdeler örtüp kızılca ışık parçaları yayılır uçuşur şuraya buraya ateşten kıvılcımlar gurubun sonsuz bereketi yağar göklerden kimi pencerelerde konuşur kadınlar oynaşır kızlı, erkekli çocuklar ay ışığında evlerin bahçesinde alaca karanlıkta
* iki dizini altına almış minderinde öylece oturup durur kız kulesi her lehçesiyle hurilere benzeyen çehresiyle yalılardan gelen ışığın huzmeleri boğaza bir altın filizi gibi uzanır istanbul kızlarının edalı bakışlarına nazire edercesine
sokak lambaları kıskanır dolunayı açık pencerelerden dışarı vurur yaldızlı gölgeler bir çok ressamın peşinden koştuğu muhteşemlikte latif bir manzaranın kadim ihtişamını çizerler
* bütün geçmiş zamanları anlatan bir masal istanbul asırlar boyunca her efsaneden her şeyden bir tat çok az maceracının bir kaç haliyle yaşadığı bir büyü ecdat mirası camilerde davudi ezan sesleri derin ve erişilmez sırların gizi vahdet içinde yayılır minarelerden
aşkın başka bir nevini keşfeder gibi bir tükenişten sonra yeniden doğuş gibi İstanbul suda kavisler çizerek geçer bir kayığın ala bulaca aydınlığı çok eski bir metni tefsir eder gibi müphem parıltılarla karanlığın girdabında kendi şarkılarını icra ederler çalan söyleyen dinleyen sadece kendileri
* bir kızıl elmanın yarım dilimine benzer ay yeditepenin üzerinde kızarmış ince ışıltılara müptela müzmin bir aşkın mecnunu ,leylası gibi karasevdanın değişik hazlarını yaşayıp mücevher değerinde mor, pembe, eflatun kıvılcımlar asırlık sırlarını taşırlar gecelerine istanbulun
çılgın bir hayalin düşünde mehtap perde perde açılan bir sonsuzluğun gümüşten yontulmuş dalga kıvrımları adeta bir rüyanın içinde İstanbul
* oteller yeni baştan dolup boşalır hulasa aşk fısıldar ay ve yıldızgeceleri bir ev sahibi gibi hoş geldin dercesine dostça el uzatırlar köy delikanlısına köylü kızına
yakomozlar eski masallardan süzülmüş yeni bir ahengin ışıltısını saçarlar tadımsız arzuların ihtirasıyla her zerre bir aynanın içinde başka başka çehre sesi duyulan , rengi görülen her ne varsa hasılı hepsi istanbul da buluşmuş
* bin dört yüz elli üçten esinlenmiş daha cazip seslerden üfler rüzgar inci kadehlerden iksirler çekip bir duanın sonucu gibi denizin üstüne fırlatır nefesini
faslı baharın bambaşka ufuklarından taşınmış bir bayram öncesi mahyaların enfes figürleri altın sırmalı çehreleri arap atları üzerinde cenge giden akıncılara benzer hepsi hoş duyguların cezbinde zamanı unutmuşlar
* istanbul som altın külçesi bütün mekanları adeta efsunlu her hali bir mukaddesliğin takdisine uğramış
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
karasevdam istanbul şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
karasevdam istanbul şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Değerli şairim sayfanızda anlamlı güzel eserlerinizden birini daha beğeniyle okudum yüreğine sağlık kalemin daim ilhamın bol olsun selamlarımla kalın sağlıcakla
istanbul som altın külçesi bütün mekanları adeta efsunlu her hali bir mukaddesliğin takdisine uğramış
tarihi bir rüyadan gölgeler arasından doğar güneş ışığında hayran bırakan manzara türleri kızıl renklere bulanmış yağmur yağar zerre zerre ezeli bir zamanın içinden gelmiş gizli sembollerle
İstanbul...Türk ırkının kıymetlisi. Efsunlu şehir.İstanbul'a şiir yazmak, Onu güzel güfte'ler ve şarkılarla anlatmak bir ayrıcalık.Değerli dost şairim Sn.redfer,muhteşem bir şiirle bu muhteşem kent'i anlatmışsınız.Yanlış hatırlamıyorsam geçmişte İstanbul için yazmış olduğum beş şiirim var bunların üçü serbest vezin,ikisi ise Hece vezni şiiri. Çok güzel anlatımlı bir "İstanbul şiiri" idi okuduğum.İstanbul'u sizin etkin kaleminizden okumak,ömrünün dokuz yılını orada geçiren bir İstanbul sevdalısı olarak beni mutlu kıldı.Kutlarım gönül sesinizi,emeğimizi. Saygım ve esenlik dileklerimle...
İstanbul denildiğinde Anadolu tabiriyle ayran aklı su olanlardan biriyim...beş yıl yüksek tahsil yaptığım İstanbul'u onca süreye rağmen gizemini çözememiş bir İstanbul sevdalısıyım. "yedi tepe İstanbul" "İstanbul anlatılmaz, yaşanır" ve "İstanbul ile hasbihal" şiirlerimden sonra aah İstanbul. meftun eden güzellik ve de efsunlu bakışınla benden başka kim bilir kimleri şair kendine aşık ve kimleri şair ettin ki bilmek zor. diyebilmiştim... serbest stilde de İstanbul'un bu kadar etkileyici bu kadar güzel anlatımı ve de dizelere nakşı İstanbul'dan mıdır yoksa kalemden midir tefriki çok zor. gönülden takdir ve tebrik ediyorum. okumaktan büyük haz aldığımı itiraf etmekte beis görmüyorum. selam ve saygılar sunuyorum size ve dostum İstanbul'a...
faslı baharın bambaşka ufuklarından taşınmış bir bayram öncesi mahyaların enfes figürleri altın sırmalı çehreleri arap atları üzerinde cenge giden akıncılara benzer hepsi hoş duyguların cezbinde zamanı unutmuşlar
İstanbul için yazılmış muhteşem güzellikte bir yürek sesiydi şiiriniz kutluyorum tebrikler üstâdım. Kalemine ve yüreğine sağlık diliyorum. Sonsuz selam ve saygılarımla. Allah'a emanet olun.
emek verilmiş
yüreğiniz var olsun
kutlarım usta...