Ali Reşat çavuş _Şiirin hikayesini görmek için tıklayın "GARİP BİR FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ / KİM BU YİĞİT?
Genelkurmay Başkanlığı, 2007 yılında Çanakkale Savaşları’yla ilgili bir albüm yayımlamıştı. Albümdeki fotoğraflardan biri çok konuşuldu: Bu fotoğraf, asker kıyafeti giymiş bir çocuğa aitti. Fotoğrafın sol alt köşesinde bir yazı vardı ama bu yazı eski harfli olduğu için çok kimse okuyamamıştı. Kimdi bu çocuk? Çoğumuzun sandığı gibi, belki de asker abisinin elbisesini giyip resim çektirmiş bir rüştiye talebesiydi? Hayır, değilmiş... Bu fotoğraftaki yiğidin adı ve rütbesi şöyle: Ali Reşat Çavuş! Anlatayım efendim: 1892’de Almanya’da yayın hayatına başlayan haftalık Illustrirte Zeitung dergisi 22 Ağustos 1915 tarihli nüshasında (savaş devam ederken) bu fotoğraftaki kahraman Ali Reşat’ı haber yapmıştı. Bu haber, Çanakkale’ye gelip cepheyi gezen Dr. Karl Vollmoeller’in Çanakkale’den gönderdiği bilgilere ve fotoğraflara dayanıyordu. Dr. Vollmoeller (1878-1948), bu yazıda Ali Reşat’ın hayat hikâyesini, orduya nasıl katıldığını, Çanakkale’ye nasıl geldiğini, orada neler yaptığını uzun uzun anlatmıştı. Dr. Karl Vollmoeller’in yaptığı bu haberde Ali Reşat Çavuş, bize bir röportaj üslubuyla tanıtılıyor. Hatta Ali Reşat’ın da dâhil olduğu diyaloglar ve küçük anekdotlar da yer alıyor bu haber yazısında. Reşat Oğlu Ali Çavuş’un muhteşem hayat hikâyesi şöyle özetleniyor: Ali’nin babası Reşat Bey, Balkan Savaşı’nda Makedonya’da görev yapan bir Osmanlı alayında yüzbaşı idi. Kumanova’da şehit düştü. Ali’nin annesi ve kardeşleri ise Sırplar tarafından katledildi. Bu katliamdan kurtulan Ali, henüz on üç yaşındaydı. Anadolu’ya doğru kaçan Türk kafilelerin arasına karışarak Trakya’ya kadar geldi. Burada askerlerin arasına katıldı. Kâh bir köşede büzülüp yattı kâh eski bir hasırın üzerinde uyudu. Kâh yemek verdiler kâh artan kırıntılarla yetindi. Ali, acemi erlerle birlikte Beyoğlu’nun arkasındaki Taksim Kışlası’nda da bir süre kaldı. Yaklaşık 20 ay böyle geçti. Sonunda aralarında bulunduğu acemi askerlerle birlikte Çanakkaleye’ye geldi. Dr. Vollmoeller şöyle devam ediyor: “On beş yaşına gelmişti. Hayatta kimsesi yoktu. Düşmanla savaşmak istiyordu. Birisi ona bir asker pantolonu verdi ve bir de asker ceketi... Yalnızca bir silahı eksikti. Silahlar büyük adamlara veriliyordu. Ali’ye de el bombası taşımak düştü. El bombası taşımak, aslında Ali’nin kendi fikriydi. Ali’nin ilk kavgası tam olarak nasıl oldu bilmiyorum. Ancak Ali bir gece kalktı ve kendi yöntemiyle İngilizlerle savaşmaya başladı. Gecenin yarısında bir cehennem gürültüsü ve delicesine atışlardan sonra, Ali Reşat, elinde iki ganimetle (bir ingiliz dürbünü ve bir Browning tabanca) sabaha karşı geri Türk mevzilerine döndü. İngiliz subaylarının bulunduğu yerleri bulma konusunda özel bir yeteneği vardı. Ali’nin attığı bombalar, hep İngiliz subaylarını buluyordu. Ganimetleri de buna uygun olarak seçilmiş ve aristokratik oluyordu.” Ali Reşat; çevikti, sessizdi ve çok zeki idi. Ali Reşat’ın kendine özgü bir savaşma tarzı vardı: Gecenin karanlığında siperden çıkar, özellikle düşman subaylarının yerlerini bulur ve elindeki bombayı bu mevziye atardı. Bu saldırılardan sonra da silah, dürbün, tabanca gibi ganimetlerle geri dönerdi. Savaşta çok büyük işler yaptı. Fakat büyük bedeller de ödedi: Nisan ayındaki (1915) bir hücumda her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden kötü bir biçimde yaralandı… Bir kere göğsünden şarapnel parçasıyla yaralandı. Bir başka mücadelede de sol omzundan yaralandı. Her defasında iyileşir iyileşmez cepheye döndü. Cepheyi ziyarete gelen Harbiye Nazırı Enver Paşa, Ali Reşat’ı görmek istedi. Ali Reşat’ın bilgileri zapta geçti, tutanak tutuldu. Savaşta göstermiş olduğu kahramanlıklara istinaden kendisine “Çavuş” rütbesi verildi. Reşat oğlu Ali, Ali Reşat Çavuş oldu. Bu bilgileri, Değerli Emekli Gazeteci ve Araştırmacı Yetkin İŞCEN’e ve “Hatıralarla Çanakkale-Harp Sahası Gezi Rehberi” adlı kitabın yazarı Basri Emin SÜTLÜ’ye borçluyuz. Yetkin İşcen, Almanya’da yayımlanan bu dergileri bir arkadaşı sayesinde elde ettiğini, karıştırırken fotoğraflarda gördüğü çocukla Genelkurmay’ın yayımladığı albümdeki çocuğun aynı kişi olduğunu hemen anladığını söylüyor. “Gerisi, çorap söküğü gibi geldi. Dergiye baktıktan sonra diğerlerini de araştırdım. Araştırmacı arkadaşım Basri Emin SÜTLÜ de fotoğrafın yer aldığı derginin o günkü nüshasının tamamını elde etti.” diyor. 154 sayfalık “Hatıralarla Çanakkale-Harp Sahası Gezi Rehberi” adlı kitap, Yitik Hazine yayınlarından çıktı. (meraklısına) BİR NOT: Genel Kurmay, bu fotoğrafı 2007’de yayımladığında da Ali Reşat Çavuş’u bilen yoktu. Ali Reşat Çavuş’u Araştırmacı-Yazar Basri Emin SÜTLÜ ile Emekli Gazeteci Yetkin İŞCEN yeni keşfettiler. İşin doğrusu, akademisyenlere değil, onlara teşekkür borçluyuz. Ali Reşat Çavuş, sen de hakkını helal et bize. Kim bilir daha nice yiğitler senin gibi meçhulümüzdür! BİR NOT DAHA: Yiğit Ali’nin askerî kimliğini fotoğrafın üzerine ben yazdım. Eski yazıyla yazılmış olan lâkabını (Gönüllü Bombacı) da yeni harflere aktardım. Bunu, Ali Reşat Çavuş’u herkes tanısın ve hatırlasın diye yaptım. Allah onlardan razı olsun 17.03.2020 Prof. Dr. Celal Demir " ~~~~~~~ Yazı ve fotoğraf kaynağı Prof. Dr. Celal Demir sayfası. Alıntı.
Balkanlar harbinden şehit düşmüştü
Ali’nin babası Reşat yüzbaşı Sırplar tarafından katledilmıştı Kız kardeşleriyle şehit annesi Henüz Ali’de on üç yaşındaydı Türkiye’ye gelenler arasındaydı Trakya’danda ana vatana geldi Askeri birliğe Ali katıldı Bazan bir köşeye büzülüp yattı Hasır üzerinde gece uyudu Askerin verdiği yemeği yedi Arada kırıntı ile yetindi Acemiler ile kaldı birlikte Kışlalarda uzun bir süre yattı Yaklaşık yirmi ay böylece geçti Çanakkaleye’ye Ali’de geldi On beş yaşlarında genç bir askerdi Hayatında artık kimsesi yoktu Düşmanla savaşmak çok istiyordu Ali gönüllü bir asker olmuştu Birisi bir asker paltosu verdi Bir diğeri asker ceketi verdi Yalnızca silahı bir tek eksikti Ali el bombası çantası aldı Ali’nin fikriydi düşüncesiydi Ne yapacağını kimse bilmezdi Bir gece ansızın düşmanı vurdu İngilizler ile savaşa durdu Gecenin yarısı cehennem oldu Delicesine o atışlar yaptı Hedeflerini on ikiden vurdu Gavurun leşini yerlere serdi Ali Reşat iki ganimet aldı İngiliz dürbünü Browning tabanca Sabahleyin geri mevziye döndü İngiliz subayı geberdi gitti Ali’de özel bir yetenek vardı Attığı bombalar hedef vururdu İngiliz subayı nerde bulurdu Ganimetleri de buna uygundu Bir ristokratik Bozkurt olurdu Çevik sessiz idi çok zeki idi Kendisine özgü bir tarzı vardı O gece siperde çıkar giderdi Düşman subayının yerini bulur Eliyle mevziye bomba atardı Dürbünle tabanca ne var alırdı Ganimetler ile geri dönerdi Savaşta çok büyük işlerde yaptı Büyük bedelleri kanla ödedi İki bacağından yaralar aldı Ciğerinde bir günde yaralandı Göğsüne şarapnel parçası çarptı Bir gün sol omzundan da yaralandı Her defasında o cepheye kuştu Düşmanı vurmayı çok seviyordu Harbiye Nazırı Enver Paşada Ali Reşat’ı bir görmek istedi Çavuş rütbesini Ali’ye verdi Genç Türk Ali Reşat çavuşu yazdı Muzaffer Önler / Elazığ |
Nice kahramanlarımız var adı sanı duyulmamış.
Bu kahramanı bize tanıttığınız için çok teşekkür ederiz.
Başta büyük Atatürk olmak üzere emeği geçen hepsinin mekanı cennet olsun.
Sağlıklı günler ustam.