Erdemli Bir Aşık
Erdemli bir aşıktı sahnede
Oyununu nakış nakış işleyen Kalbinin kırıklarını toplamış Pervaza sığınmış olan son tirat Merhabalardı hemen eskiyen Elvedasını taze tutan perdede Uzaklara sürmüş iç çekmelerini Eski bir elbisenin yeni oyuncusu Tüm çiçeklerden papatyayı sevmiş Kuşların cıvıldadığı o tiyatro sahnesi Sahnede siyah sende beyaz bir rüya Bir şeyler geliyor üstümüze üstümüze Seslerimiz yankılanıyor afilli afilli Herşeyden önce gelen olmak neydi Veya olmamak olamamak Ne kadar soyunabilir insan peki Hayatla sevişebilmek için Ve hayat kat kat üstünü giyerken Ne kadar olabilir bunun adı aşk Tiyatroda son sahne diye birşey yok Ve perdeler sonsuza kadar kapatılmaz Oyuncular izleyiciler mutlu sonsuzken Erdemli olmakta bir tek oyuncuya düşmez İyi bir izleyici olmakta erdemliliktir İyi bir izleyici olmak şart aslında Biri olmadan diğeri hep bir eksik Oyuncu erdemli bir aşıktır Erdemli bir aşığı oynamasada pek Evet o erdemli bir aşık Dokunmadan sevmeyi becerebilmiş Belki yolculuğu kısa hesap ediyordu Belki de mutluluğu uzun Yolun toprağı yolcusu imiş Sonra o toprak vakti gelir can bulur Gerek duymadan kuytu köşeye Bir serzeniş değil bu büyük bir fısıltı Toprak filiz verir hayat bulur Bulutlara erişmeyen yapraklar Siz bu erdemli aşığa kulak verin Hürriyet şarkı söylemek şiir okumak Sonra gerin beni çarmıha daha ne isterim Göğe yükselmesem de bunun adı aşk Dünyaya kendi gözlerimle bakabilmeliyim Sonra boşuna ölmedi o sanaatkar Bir ağaç belleyin beni size faydam çok İster kalem ister kağıt ben erdemli bir aşığım Papatyaları öpmüş kelebekler gördüm Sinan Bayram |
Ben hece ölçüsüne, kısa kısa yazılmış şiire hep karşı olmuşumdur.
Alenen zor okunan şiirleri de hep sevmişimdir.
Çünkü benim şiir tarzım gereği zor anlaşılmaktır ve anlayacak kişinin zihni gücü yüksek olmak zorundadır.
O açıdan serbest şiire olan katkın için teşekkürler.
Emeğine sağlık...