İSTİKLAL ŞAİRİ
İSTİKLAL ŞAİRİ
İstiklal Marşının milli şairi Düşman için korku zulümdü Akif Vatana hizmetti ülkü şiarı Ser verir sır vermez gülümdü Akif Cephede savaştı birlik bekası Çok dil barındırır üstün zekâsı Sefahatı yazdı asrın dehası Okuyana büyük ilimdi Akif Bağımsızlık ruhu uyandırdı his İnönü Zaferi neşeli meclis Milli marştı mevzu toplandı kulis Mahir kalem aklı selimdi Akif Ödüle üzüldü kendi halince Hoş olmazdı para tersti bilince Dergaha mebuslar çıkıp gelince Tacettinde hafız alimdi Akif Büyük bir coşkuyla aldı kalemi Her dize şaşırttı cümle alemi On kıta anlattı kurdu denklemi Hislere tercüman dilimdi Akif Beş kuruş almadı etti hediye Binbir mana yüklü destan methiye Güçlü ve bağımsız bilin Türkiye Akıldan silinmez bölümdü Akif Dalgalanır bayrak inmez şafaktan Kırmızı zeminde ay yıldız aktan Meldem korur kollar türlü nifaktan Gençlere meşale bilimdi Akif Meliha Demirtaş |
Mecliste Akif'le yan yana oturuyoruz. Çantamdan bir kâğıt parçası çıkardım. Ciddi ve düşünceli bir tavır ile sıranın üstüne kapandım, güya bir şey yazmaya hazırlanmıştım.
Üstad ile konuşuyoruz:
- Ne düşünüyorsun Basri?
- Mani olma, işim var!
- Peki, bir şey mi yazacaksın?
- Evet.
- Ben mani olacaksam kalkayım.
- Hayır, hiç olmazsa ilhamından ruhuma bir şey sıçrar!
- Anlamadım.
- Şiir yazacağım da…
- Ne şiiri?
- Ne şiiri olacak. İstiklal şiiri! Artık onu yazmak bize düştü!
- Gelen şiirler ne olmuş?
- Beğenilmemiş.
- Büyük bir üzüntüyle: 'Ya!'
- Üstad bu marşı biz yazacağız!
- Yazalım, amma, şartları berbat!
- Hayır, şart filan yok. Siz yazarsanız müsabaka şekli kalkacak.
- Olmaz, kaldırılamaz, ilan edildi.
-Canım, Vekalet buna bir şekil bulacak. Sizin maaşınız yine resmen Mecliste kabul edilecek, güneş varken yıldızı kim arar?
- Peki bir de ikramiye vardı?
- Tabi alacaksınız!
- Vallahi almam!
- Yahu latife ediyorum, onu da bir hayır müessesesine veririz. Siz bunları düşünmeyin!
- Vekalet kabul edecek mi ya?
- Ben Hamdullah Suphi Bey'le görüştüm. Mutabık kaldık. Hatta sizin namınıza söz bile verdim!
- Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz?
- Evet!
- Peki, ne yapacağız?
- Yazacağız!
Tekrar tekrar 'söz verdin mi?' diye sorduktan ve benden aynı kati cevapları aldıktan sonra, elimdeki kâğıda sarıldı, kalemini eline aldı, benim daldığım suni hayale şimdi gerçekten o dalmıştı.
Akif kendisine kazansa bile para verilmeyeceği hususuna ikna olunca ancak yazmayı kabul etmiş ve Tacettin Dergâhı'na kapanarak İstiklal Marşı'nı yazmıştır.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Kaleminize gönlünüze sağlık.
Tebrik ediyorum.
Esen kalın.