ANKARA
[
İşte burada başlıyorum yaşamaya, Bir gecenin sonunda doğan günün ışıklı yüzünde bulduğum Nokta kadar umutla, Dört kişilik bir bankta, Elimde yine bir sigara, Karşımda ürkek,mağrur,gururlu Ankara, Bir yaz sabahıydı uyandığım aylardan temmuz olmalıydı hatırladığım, Ama o kadar büyük bir sızı vardıki içimde Hani Aralık deseler inanırdım... Ankaranın bana gülen güleç yüzüyle başladım sabaha, Kuşların cıvıltısında yaşadım temmuzun iç yakan sıcağını, Yaz diyordu Ankara Öyle yaz ki,yazılmasın bir daha alnına benim gibi kara. Acıt içini,dök satırlara.. Korkma yazacaklarından,yazdıklarının sana ait olmasından korkma Boğazına düğümlediğin sözlerinden utanma.. Durma karala,kopsun parmakların ama usanma Ve unutma sayfalarca karaladığın sensin aslında! Utanma hayata yaralı başlamaktan,yarım kalmaktan korkma... Diren;öyle diren,öyle tutun ki hayata,öyle manevralar yaptır ki bana,ben koca Ankara hayran oluyum dik başlı tavrına... Ankara,adı karalara bulanmış,asi ruhlu yaramaz çocuk. Elinde yarım kalmış yavan ekmeği,ceplerinde şeker jelatinleri... Adımı yüklemişti ona bu karaları Yoksa Karalarmı bağlamıştı adı kara ruhu asil genç delikanlı, Annesinin koynunda uyuttuğu utangaç kız çocuğu... Ruhu darbelere tutulmuş,koynunda bir aşkın acı hatıraları, İki eli kanda sevadaya susamış,yorulmadan tutunmuş sevdaya, Yarım kalmış bir hayat aslında Ankara... Sevdalar basmış bağrına zamanında. Yetmiş yetinmişde aslında ama yetişememiş arsız ruhlu,ihanet kokulu sevdalara. Kokusu burnunda şehrin, Sabaha uyanmış gözleri mahrur bir çocuk tadında. Küsmüş kimse bilmeden küsmüş sevadalılarına, Öyle incinmişki üstünde taşıyamadığı resmiyetiyle dönmüş sırtını üstünde yeşeren sevdalı insancıklarına.. İşte böyle Ankara ! Sabahın kuşluk vakti, Elimde bir sigara, Dört kişilik bir bankta, Sen ve ben başbayız Ankara... maVimAsaL |
ve
çok ayrı bir sevda....
sağlıcakla kalın....