Sensizlik Bülteni
Saat beş
oturuyorum korkulukları pas tutmuş balkonumuzda bugün sen yoksun tek içiyorum. Gene martılar geldi camımıza saat beş’i geçerken ben verdim bugün sofrada kalan kırıntıları onlara. Seni sordular nerde dediler mağrur mağrur bakıştık martılarla anladılar beni kanat çırpışları cevapları oldu uçup gittiler. Gene aynı dolmuş kaç defa geldi geçti balkonun baktığı sokaktan hatırlar mısın sol farı kırıktı seninle ben her seferinde söylerdik bir gün tamir ettirecek o farı diye. Gene sabah saatlerinde ilk sigaramı içerken gazeteci çocuk bağıra bağıra geçti sokaktan sanki gazeteyi merak eden varmış gibi. Beraber içerdik ilk sigaralarımızı hiç aksatmazdık. Sanki ikimizin senkron olan sevgisi o anlarda patlak verirdi. Sokağın karşısındaki ağacı hatırlar mısın? Yorgun bakışları vardı ağacın. Hatırlarsın. O yorgun ağaca yuva yapan kuş gene yavrularına yemek bulup getirdi. Bugün de getirdi. Karşıdaki markete hırsız girdi dün gece. Sen gittin ya kaos sardı mahalleyi siren sesleri birbirine karıştı. Hırsız değilmiş mahalleyi karıştıran senin gidişinmiş öyle söyledi polis. E ne yapayım gidişinden sonra kalktım çay demledim. Çay da zamlanmış gittim ucuz bir şey aldım biraz içtim ama canım istemedi. Gittim döktüm. Çayın tadı mı yoktu sen mi yoktun hangisi sebepti canımın istememesine bilmiyorum. Bilirsin ılık bir rüzgar eser ara sokaklardan bizim balkona işte gene öyle bir akşamda tutamadım kendimi kusura bakma açtım bi 70’lik söve söve içtim. Biliyorum ayrı içmezdik hiç. Kadehlerimiz aynı anda biterdi gözlerimiz aynı anda dolar ve gülerdi. Sarhoş olunca geçer içeriye sarılır sızardık biliyorum. Hatta sen rakıdan sarhoş olurdun ben gözlerine bakmaktan. Ama ne yapayım, sen olmayınca bozuluyor rutinler. Kayışı kopmuş hayatım düzgün çalışmıyor. Artık rakıdan sarhoş oluyorum. Gözlerin kadar sarhoş edemiyor ama olsun idare edeceğiz artık. Bu sabah zoraki uyandım. Valla yataktan çıkasım gelmedi hiç. Bilirsin yatak odasının duvarında çatlak vardı. Sen de çıkalım şu evden başımıza yıkılacak derdin. Ev başıma yıkıldı ama çatlak duruyor yerinde. Herhalde en sağlam kolonu sendin bu evin. Sen gidince çöküverdi başıma. Duygular birbirine karışırdı sen varken bu evde. Şimdi safi yalnızlık ve sadece biraz hüzün var. İnanmazsın sen gidince sardım kitaplara. Bütün gün okuyorum önce Schopenhauer sonra Nietzsche delirmiş bunlar yahu diyorum. Bakıyorum benimde onlardan farkım yok. Onların sözlerini okuduğuma göre. Okumanın verdiği daralma hissiyle İki pakete çıkardım sigarayı. Bu merete de habire zam geliyor. Zaten bu yeni paketlerdeki sigaralar bi tadsız tutsuz. Umarım sen bırakabilmişsindir sigarayı. Zararlı biliyorsun. İçmeyiver ben içiyorum ya yeter ikimizede. Bak rakıya bir şey diyemem. Dostlarla haftada bir otur masaya sen gene belki aklına gelirim belki aklıma gelirsin. Güneş doğacak birazdan. Ben yazarım gene sana sıkma canını sen. Sen beni sensiz koyarsın da ben sana gene yazarım bilirsin. Yazarım da sana ulaşır mı? Meçhul. Bilirsin uyku saatim sabah beş e doğrudur. Gidip yatayım. Kalem de elimi acıttı zaten. Her şey canımı yakıyor bu sıralar sen de buna dahilsin. |