Hikâyem (Son Söz)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Hikâyem şiir serisinin sonuncusudur.
Hikâyemi sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalınız.
Evet, bir hikâyenin daha sonuna geliyoruz.
Yağan yağmurları küçülterek başladım. Size dilediğiniz bir kimliğimle söylüyoruz. Şu düzeni, gülleri büyüterek taşladım. Bu son başlangıcın habercisidir; darlık yok. Ne mutlu ki bana, bundan sonra ayrılık yok. Bu yolda cismimi her gün itinayla kurdum. Zembereğim son haddinde, bir ilişki kurdum. Dön, yelkovanım; akrebin zehrinde mahsurdum. Sonsuz, ah sonsuzluk...düşleyerek yavaşladım. Bu saat, bekleyenin müjdesidir; zorluk yok. Ne mutlu ki bana, bundan sonra ayrılık yok. Yine bu yolumda Kaf Dağı’na da ulaştım. Sizler için hikâyemde dört mevsim yaş aştım. Aştığım her yaşta abı hayatı iliştim. Gördüm pusuları; atlayarak genişledim. Bu, ölümsüzlüğün habercisidir; varlık yok. Ne mutlu ki bana, bundan sonra ayrılık yok. Yedi gök, rengarenktim; çık, çık belki de bitti. Yolun sonunu değdim biraz akılla; o da gitti. Gençlik! Kim, akıl oyununu beni de itti. Aah, ülfetlerden sıyrılayarak giz işledim. Bu, tüm kesişmelerin müjdesidir; zârlık yok. Ne mutlu ki bana, bundan sonra ayrılık yok. Söylenmeyiniz, bu defa hikâyem sona erdi. "Yağmur"lu "gün"de "gençliğe" "vuslat"ı "kim" verdi. Bir damla, bir daha...veren, ömrü neden serdi. İşlediğim gizi sergileyerek niş(ey)ledim. Bu giz, mesutça gelişin izidir; harlık yok. Ne mutlu ki bana, bundan sonra ayrılık yok. Teşekkür ederim.... Har:Tartışıp çekişme Niş: Duvar içinde bırakılan oyuk Zar: Zayıf durumda olan, inleyen... Ülfet : alışma, kaynaşma |