ELVEDA GENÇLİK
ELVADA GENÇLİK
Bazen bir gülücüktü bazen bir tatlı bakış Alır başımı giderdim hayaller dünyasına Küçük küçükken mutluğa gidiyordum aşka Gönlümü verdim mutluluk deryasında Güller başka kokardı başka öterdi bülbül Mehtap bir başka güzel bir başka doğardı gün Heyecanım tutulmazdı başka idi o vurgun Havalarda uçardım kanatlanırdı gönlüm El veda gençliğim el veda sana Yalvarsam da geri dönmezsin bana Taze çiçekleri gez kana kanaya Sana mutluluklar gençlik elveda Deli gürültü gibi estin ömrümde Nasıl geldin geçtin günümde Kısrak tay gibiydin sen her günümde Sana mutluklar Gençlik el veda Kırıldın mı bilmem yüzün dönmezsin Bir bedenden ayrılınca geri gelmezsin Yaşı kırkı geçenleri artık sevmezsin Sana mutluluklar gençlik elveda Bir bedenden bir bedene geçersin On beş ile kırk arası seçersin Usta oldun ne şaşar ne beşersin Sana mutluluklar gençlik elveda Bir farklı meşakkat bir farklı çile Aşk olsun adam gibi güle bilene Nasıl başlar nasıl biter bu nasıl hile Sana mutluklar gençlik elveda Bütün oyunları üstüme kurdun, Her fırsatta beni bitirdin yorgun Nasıl gelip geçtin kendime sordum Sana mutluluklar evlada gençlik Bükülmez boynumu bana büktürdün Bu gün yarın derken hep kök söktürdün Ben gülmeye özlem sen dert çektirdin Sana mutluluklar gençlik elveda Sahte kahkahayla bağrımı deştin Bir haz alamadım çarçabuk geçtin Herkese mi böyle idin benimi seçtin Sana mutluluklar gençlik elveda. Almışım düşerim keder ve gama geceleri Sarmalar karanlıklar beni titretir her yerimi Kampçılar hasret yakar benim bedenimi Akıl almaz aşktır baki insanlar ölümlü fani Şafaklarıma karlar düşmüş titriyor ellerimden Kaçırmışım hayatı ben en güzel yerinden Denizlerime ateş düşmüş en derinlerinden Söndürmeye gözyaşlarım yeter mi selinden İçimde bir çocuk çığlık çığlığa duyulur sesinden Giden zamanlarıma bakarım ne çok vermişim kendimden Bana verilen değerlere ve kıymete baktım da değmezken Yeni bir döneme adım atmışım her günüm giden gençliğimden Çıkmıştım ben yola yaş destanı misali İstemeden verdim mola hayat dizginledi Yaşlılık kapımı çaldı vadem doldu virane gibi Yürümeye vaktim kalmadı bu yolda bıraktım veda busesi. İçimi titreten bir sestir her gün Saat her çalışında tekrar eder Ne yaptın tarlanı nerede hasadın Elin boş mu gireceksin geceye Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün Gençlik böyledir işte gelir gider Ve kırılır sonra kolun kanadın Koşarsın pencereden pencereye. Anlattı erenler bir bahar değil Aşkın ömründe bin bahar varmış Hicranla ağaran bu saçlar değil Sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış Sorardım sırrımı hiç düşünmeden Bu fani gönlümün sevinci neden Beni günden güne meğer genç eden Daima değişen maceralarmış Ah ümit dolu gençliğim İlk şiirim ilk arkadaşım ilk sevgilim Doğduğum ev rahatlayacak içim duysam Bir tek kapının sesini Arıyorum aklımda bir ninni bestelerine Hey gençlik güzel gençlik Avarelik günleri Ne tatlıdır o yok gülüş Duymadın türkülerimi söyledim Dünyada hiçbir şeyin Hey gençlik ömür gidiyor azıcık Yavaş çok yavaş ölümlere gidiyoruz. Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara Mavi bir elbiseyle gelmiştin gökyüzü maviydi Getirdiğin umudu ev kokuyordun Kolun koluma değiyordu omzun omzuma Mendilin maviydi gökyüzü masmavidir. Ah gençliğim Delikanlım Baro çiçekli zamanım benim Böyle mi geçip gideceksin bir bahar seli gibi Böyle mi kayacaktın kıyamet gibi avuçlarımdan Ben seni böyle mi arayacaktım Bulunmaz hin kumaşı gibi Böyle mi girecektin düşe dönen gündüzlerime Yine ormanların sisidir ki indi Gözlerime. Bir türlü bilip anlayamadım Her solukta her adımda benden uzaklaştığını Günlerim az gelirken yaşamaya Uykusuzluk parasızlık yorgunluk vız gelirken Çiçeklere ağaçlara ormanlara denize Güneşe aya yıldızlara Gönül verirken Boy botsa fidanlık serde yakışıklılık Bilemedim ki gün gelip sonlar bulacak Sultanlık. Yaş olup yürüdün gözlerime Kemiklerime işledin sızı olup Sen bedenimin ilk göz ağrısı Sen benim zorlukları ilk isyanım Çok güzel yıllardı beyhude geçti Yaşlanmayı uzak görüyorduk biz Tek dert giyim kuşam ve bir de saçtı Saçımıza limon sürüyorduk biz Necip bey sürdüğüm parlak kaşlarla Gün tükettik hayallerle düşlerle Şimdi ağzımdaki bir ekmek olmasını yutuyorum O zamanlar ceviz bile kırıyorduk biz Kimi sağcı kimi solcuyuz derdi Bir Selahattin baba vardı bir de Sait faik Az şekerli sözleri yazılı kitaplara Sarılarak söz ederdim kendime En çokta geleceğimi kurmaya Batman bir şehirdir Adımız mutlaka uğurludur Biz çok gelmiş geçmiş Sait isimlerini yazdık Aşk romanlarına… Günler Geçtikçe zamanla Nasıl değişiyoruz Biz aylar ise Geçtiğinde zamanla ne kadar da gençleşiyoruz Biz gün batımına bakıyorum ben Ellerimde kalemim arkadaşlığı çok seven Sohbete aşırı şanslıyım ben Hayatta her zaman mutlu olmakla MEHMET SAİT KAYA |