Fatih-İstanbulun Fethi
Peygamberin verdiği kutlu, müjdeli haber;
Bin dörtyüz elli üçte arz-ı endam eyledi; Açılan yeni çağla beşeriyyet kaderi; Hükm- i adalet ile, Hakka canan eyledi. Nazlı gelin İstanbul, zulmetsen ağlayarak; Bülbüllerle inleyip, figanla çağlayarak; Bağrındaki cevheri özenle saklayarak; Eyüp Sultan Hazreti özge mihman eyledi. Taze fidan bir yiğit, henüz çok genç yaşında; Çağlar açar, kapatır İstanbul’un taşında; Gemiler yüzdürerek yüce dağlar başında; Tüm dünyayı hem şaşkın, hem de hayran eyledi. Ulubatlı sancağı sura dikti, inmedi; İman ordusu hiçbir engel ile dinmedi; Henüz yirmi birinde civan merdan Mehmed’i; Tarihlere sığmayan Fatih Sultan eyledi. Hak yolu abidesi, kahramanlar çınarı; Gönül sultanlığının nadide bir damarı; Şairlik vadisinin duygu yüklü pınarı; “AVNİ”yi mahlas edip, özü pinhan eyledi. Fatih’i anlatamaz, kainat gelse dile; Ağaçlar kalem olsa, deniz mürekkep bile; Ayasofya içinde kılınan cuma ile; Kıblegah-ı Kabe’ye dönüp selam eyledi. Osman Bölükbaşı Dara |