Bir muhittin tanırdım ben
BİR MUHİTTİN TANIRDIM BEN
Muhittin’i tanırdım ben Konuşacak halı yoktu Yanardı hep içten içten ‘ateşi var külü yoktu Bazen sağır bazen kördü Ama umut kâr yürürdü Hoş bakar güzel görürdü ‘gidecek menzili yoktu Mektep muallim görmemiş İmtihan sınav vermemiş Kalem defter çevirmemiş ‘Cetveli pergeli yoktu İncinseydi incinmezdi Şaşardı eğri gitmezdi Gül eker fidan dikerdi ‘ondan başka deli yoktu Soysuz bir yar düşmüştü Kırılmıştı dökülmüştü Ölüm gelmeden ölmüştü ‘tutunacak dalı yoktu Hakikate kul olmuştu Unutulmuş el olmuştu Bir dikene gül olmuştu ‘konacak bülbülü yoktu Kederle sizli bizliydi Bütün dertleri gizliydi Fakirliğe hacizliydi ‘doğrulacak beli yoktu Hürmetkâr ağır başlıydı Nedense hep telaşlıydı Çukur gözeri yaşlıydı silecek mendili yoktu Muhittin laçin (misali) |