Düştük
O ruhun nefesi üfledi bizi;
Her birimiz ayrı bir yana düştük. Ayandık evvelden, bilmezdik gizi; Çağlardan beridir, hicrana düştük. Sılamız muhkemdi, Hakk otağında. Dert nedir yazmazdı lisanımızda. Hem kesret hem vahdet bizdik aslında. Firkatten beridir giryana düştük. Girdik dünya içre, cezbeye daldık. Asılı unuttuk, surete kandık. Biz, bizi, burada bakiyiz sandık. Kendi kendimizi seyrana düştük. Biz kimiz biz neyiz? Bilmedik bunu... Hep yarında idik, unuttuk dünü. Ahreti yok sayıp gün ettik günü. Fevkalade garip bir hâle düştük. Beş kıtada başka başka dolaştık. Menzili bilmeden nice yol aştık. Dünya çamuruna epey bulaştık. İdrak etmesek de ziyana düştük. Neyse ki; her gelen, senden, biliriz... Ta Bezm-i Elest’ten ayne’l yakîniz. Dünya sürgününü çekip geliriz. Uyandık gafletten, kapına düştük. AkTan |