ÂKİF'E AHDE VEFÂ
(Fasl-ı Muhabbet şiiri)
Öyle bütünleşmiş devlet ve ‘din’le Şanlı Bayrağım’ın ‘al’ıdır Âkif. Bak gencim, bu sözümü çok iyi dinle Sırat-ı müstakim yoludur Âkif. İsyanlarda koşup oraya gitti Çalışmalarıyla o isyan bitti Sonraki yönetim kenara itti Yeşilken kırılan dalıdır Âkif. Millî Marşımızı armağan eden Görev verilince çöllere giden Sonra unutuldu, acaba neden? Buna rağmen sevgi selidir Âkif. Necid çöllerinde Eşref Bey ile (*) Hicaz bölgesinde çekmişti çile Vatana hizmeti gelse de dile Gafili iknanın dilidir Âkif. Mebustu üstünde paltosu yoktu Yoksulluk çekse de gönlü hep toktu Evinde yurdunda sıkıntı çoktu Elemli duygunun selidir Âkif. İstanbul işgalde ümit Ankara Osmanlı’da bitiş talihi kara Bu durum millette onulmaz yara Gönüllere merhem elidir Âkif. Tacettin Dergâhı mekândı ona Birinci Meclis’le gelindi sona İstiklâl Marşı’nı o kana kana Yazdı, gönüllerin telidir Âkif. Mısır’dan dönüşte hasta olmuştu Zayıflık halsizlik onu bulmuştu Nasıl dayanılır, benzi solmuştu Hayatın vahasız çölüdür Âkif. Behlül ahde vefâ unutulur mu? Dost ile hainler bir tutulur mu? Hile, birden fazla hiç yutulur mu? Vatan sevgisinin gülüdür Akif. (*)Eşref Kuşçubaşı, Teşkilat-ı Mahsusa da istihbaratçı ve savaşçı. |