ÂDEM’İN ÖYKÜSÜ
Önce gökler sonra yeryüzü yaratıldı
Sıra altın halkaya geldi Tanrı hitap etti yeryüzüne: “Senden insan yaratacağım!” Mikail, indi dünyaya vardı dört bucağa Kırmızı, beyaz ve siyah toprak alıp döndü Cennet günlerinden Cuma idi Şeytan ve melekler yığılmıştı seyre Çamura çevirdi yeryüzü toprağını Cennette yarattı Âdem’i Tanrı Genç bir delikanlı; bir bahar dalı İnsan bilincine kavuşunca Âdem. Çevresine baktı, her ne gördü aşina İlk sözü kanıt oldu yaşına başına: “Elhamddü lillahi Rabb’il’âlemin.” Silkinde gökler silkinde yer Heyecanla fısıldaştı cümle varlık: Bu gelen Tanrı yakını! Ebedi giydi varlık tacını Tanrı hitap etti, ey Âdem: “Ben kimim?” Secde etti Âdem: “Sen, Sen’den başka ilah olmayansın” Tanrı öğretmeniydi gül yüzlü Âdem’in “Dön de selam ver dedi meleklere” Âdem, güneşti; ısı ve ışık verdi Baktı nur yüzlü meleklere “Esselâmü aleyküm!” Melekler elma çiçekleri gibi kaynaştı: “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” Tanrı buyurdu iki âlemin güneşine: “Rabbin sana rahmet etsin, ey Âdem. Kâinata Halife yarattık seni madem Anlat mahiyetini senden sorulur âlem!” Eşyanın hakikatini izah etti Âdem Tanrı, meleklere buyurdu: “Haydi! Secde edin Âdem’e.” Sonsuz sayıda varlık Varlığın zirvesine hayran Gönülleri bayram Âdem denizinde oldular yakamoz Secdeye kapandılar coşkuyla Bir tek kıyıda İblis Bir tek İblis muhalif: “Ben ateşten, o çamurdan! Secde etmem candan Hayırlıyım ben ondan!” Tanrı işlerine karışmak! Kibir, gurur, azgınlık, kıskançlık! Melekti! Âdem oldu ayna Gözüktü Âdem aynasında şeytan! * Cennetler Âdem’in yurdu Tanrı: ‘Evindesin!’ buyurdu Buyruğunu varlığına duyurdu Âdem! Boyu ve boynu uzun Saçları kıvırcık benzi kırmızı Gözleri ışıklı ve büyük Sakalsız yüzü dolunay Her şey emrinde Her işi oldu kolay Kalın baldırların taşıdığı Ayakları kuşkanadı Yürüdü zevk sürdü yurdunda Melek kanatları ardında Onlar ettikçe tarif Âdem cennetine oldu arif * Nilüferli bir göl kıyısına oturdu Düşündü: ‘Cennetlerim kalabalık! Lakin niçin yüreğimde büyüyor yalnızlık? Tanrım! Neden tekim? Olsaydı benim de bir benzerim, bir ekim’ Melekler hisseti Âdem’i Hüzün yağmurları ıslattı cennetleri Uykuyu ve düşü yaratı Tanrı Âdem’i uyuttu, düşünü uykusuz bıraktı Âdem’den bir Havva yarattı ‘Uyan artık!’ dedi Tanrı Havva ile uyandı Âdem Bu ne tatlı bir düştü Gönlü sükût bulmuştu El ele tutuştular Cennetlerine koştular * Meyveli bir ağaç gösterdi Tanrı Buyurdu: ‘Yiyip için cennetlerde Bunun meyvesinden gayri’ Kibir, gurur, azgınlık, kıskançlık Kanatlarını açıp indi yanlarına şeytan Nice gözyaşı ve dil döktü fettan Dedi: ‘Ebedilik yok, siz öleceksiniz Cennet nimetini kaybedeceksiniz!’ Şeytan sözü verdi tasa Âdem Havva düştü yasa ‘Bir çare var!’ dedi İblis ‘Ben size dostum halis muhlis Tanrı adını anarak söylüyorum Size yasaklanan meyve ebedilik meyvesi Yiyin onu, sürsün cennetteki krallık’ * Fayda görmediler nedametten Çıkın emri geldi cennetten Kapandı cennet kapıları Dönüş için açık bırakıldı Açık bir tek tövbe kapısı İndirildiler gökten yere Âdem, Havva ve Şeytan İşte meydan işte imtihan Cennete dönüş için İnsanla indi din Kibir, gurur, azgınlık, kıskançlık! Şeytan gibi gütmemeli benlik Ey insan! Tövbe et, tövbe Bil ki şeytan ve yoldaşı kahpe Tanrı, açık bıraktı tövbe kapısını İnsansız koymadı cennet yapısını Yoksa değil şeytanı yenmek haddin Hak din ile yurduna döndü ceddin M.Talât Uzunyaylalı |
Yüreğine emeğine sağlık
___________________________________Selamlar