BAYRAMLA SOHBETŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir bayram sabahı namazdan eve geldim. Bayram namazına gelen insanların birbirleriyle bayramlaşmadan camiden ayrılıp gittiklerini görünce eski bayramları düşündüm. Sonra hastalık, cenaze, düğün, bayram gibi her türlü işlerinde yanında olduğum komşularımın, başıma gelen onca işten sonra en az on bayram beni arayıp sormamalarına içerledim. İçim öyle bir doldu ki gözlerimden ve dilimden taştı ve bu dizeler vasıtasıyla bayramla konuştum.
Yine buruk karşıladım bak seni.
Takvime ne diye düştün be bayram. Nasip olmayacak kutlamak seni. Yine dertlerimi deştin be bayram. Bir bilsen ey bayram bu ara içim Sızım sızım sızlar, hep yara içim Anlatamam sana kapkara içim Bahtına düştüm bir puştun be bayram Yaslandım duvara yine bu sabah Katlandı dertlerim bine bu sabah Yangın yeri sanki sine bu sabah Yine gözlerimden taştın be bayram Çile dolu üç yüz altmış beş günüm Yok çilesiz ve kedersiz boş günüm Neşe ile kesişmez bir iş günüm Eskiden ne kadar hoştun be bayram Feleğe dert yansam, azarlar beni, Hayat Azrail’e pazarlar beni Ben onu özlerim, mezarlar beni, Azrail’den önce koştun be bayram Kantarlar tartmıyor çektiğim cevri Felek bana artık bir başka fevri Her günüm sanki yüz istibdat devri Feleğe yan çıktın, şaştın be bayram Herkesin güldüğü bu günde bile Attım köprüleri tebessüm ile Oysa sen eskiden hayra vesile Müjdeler getiren kuştun be bayram |