AL, ŞAL - VE - ZÂL
Kırmızı renk; kanımızı kaynatır, canlılık, hareket ve bereket.. verir. Peki; ya, “AL RENGİ!” Evet; AL RENGİ, yani, kırmızı rengin yürekleri hoplattığı ve al bayrağın da renk tonu olan o “AL” rengi. Hele bir de, o AL; bir “ŞAL”ın üstünde dökülünce, o zaman o al; bir “ZAL” oluncaya kadar, seyredilmeğe hak kazanır.
Ya! Siz de, benim ile ayni düşüncede misininiz? Siz de al rengini, yani bayrağın AL RENGİ’ni sever misiniz?.. Al bayrağın, “rengi sararırsa!..” Siz de, hiç düşünmeden; al bayrağın AL renginin o sararan kısmının kaybettiği rengini tekrar bulsun diye kanınızı, seve seve o sararan kısmına döker misiniz? Bunun için, her namazın niyazında; Allah (C.C.)dan, “şehit olmayı da, diler misiniz?” (Allah C.C. dileyenlerin dileğini kabul etsin. İnşallah) AL, ŞAL - VE - ZÂL ŞİİR NO: 63 * 01-12-2008 Al, al olur, her an; al, al, Al rengine, dönünce şal; Üstüne, yıldız ve Hilâl, Gelince, bayraktır.. o, şal. Dalgalanır… O, an. Al, Al… Al, al olur.. bazan; al, al, Bastırınca, biraz melâl; Olunca, günahkâr bir hal, Kader, zuhûr eder.. tal, tal. Yüz’ler, kızarır.. dil’ler, lâl… Şeytan’dan; çeşit, çeşit.. fal, İman olur, kupkuru dal; Ahiret’e toplatır.. nal, Çünkü, boşa geçer.. her sâl. Şu gönül’ün fitnesi, mal... Kendini sevdirir, marâl, Ümit çiçeğim, henüz kal; Günahımı, taşımaz sal, Nevalen olur, biraz yal. Bu dünyanın, hepsi hayal… Şimdi oldum, artık bir zâl, Üstümüzden bakar, Zuhal; Yaşadığım her şey sanal; Boynuma dolanmış, vebal; “CANAN!” Beni, yanına al… 02-02-2002 SAAT: 04:00 Konak-İZMİR. Melâ l= sıkıntı, keder, usanma. Tal = miktar. Lâl = ahraz. Sal = yıl, sene. Kal = ham, olgunlaşmamış. Nevale = katık, yiyecek Yal = un çorbası. Zâl = ihtiyar, ak saçlı pir-i fani. Mürsel Münevveroğlu ([email protected]) |