N E - K E S E R
Bazan, korkunç bir sinir basar da; vücudumuz sanki bir ATEŞ TOPU’na döner, etrafımızı kırıp döker.. gönlümüze kapanmaz yaralar açar ve defterlerimize de büyük günahlar yazdırırız…
Bazan, ilâhi bir nağme duyarız.. da, aklımız başımızdan gider , ruhumuz çoşar, bilemediğimiz kokuların ve renklerin ikliminde tur atar.. metafizik gerilimler yaşar, azıcıkta olsa; kulluğun ve halifeliğin idrâkini ve zekini.. tadarız ve yaşarız… Bazan, (haşa) Allah’dan korkmayı bırakır da; O’nun yaratmış olduğu, küçük bir sinekten, böcekten veya örümcekten.. ödümüz patlar da; oradan ve o hayvanlardan, fellik fellik kaçarız. Bazan da; cinler, şeyâtin (Şeytan) ve şeytanlaşmış insanların veya bizzat kendi nefislerimizin oyununa gelip, dinden ve imandan çıkarız da; “Tövbe Kapısının Tokmağı”na sarılmayı unutur.. “VEZİR ” olmak varken, “REZİL” ve mahv-ı perişan oluruz. Bu bazanlar, hiçbir zaman bitmeyen; sonsuz, sınırsız ve sayısızdır. Bütün mes’ele; müsbet (olumlu/pozitif) şeyleri nasıl artırır da, menfi (olumsuz/negatif) şeylerden nefsimizi, ailemizi, sevdiklerimizi, çevremizi.. nasıl koruruzun mes’elesidir. Sonuçta da; haddimizi nasıl biliriz, şeytan ve avanesi ile nefsimizin sınırlarını nasıl çizer, nefsimizi nasıl engeller, nasıl korur, önünü nasıl “KESER..” onu nasıl eğitip, tekâmülümüze daha faydalı bir hale getiririz? Evet; siz bunları, bu “ÇOK ÇOK GİRİFT VE ZOR KONULARI” hiç düşündünüz mü? Sahi, mesela; ”NEFSİMİZİ, NE KESER?..” sorusunu, ‘EVET, NE KESER’i hiç düşündünüz mü?.. Ya! Bir inananı, bir “aşığı ve günahlarını..” bir “arifi ve tefekkürünü..” ve de, “BİR HALİFE’’yi..” ne keser?.. Evet gerçekten de, “NE KESER”?.. ( TEKERLEME) --- İ L A H İ --- N E - K E S E R!.. ŞİİR NO: 59 *** 29-12-2008 Önce; RABB, İHSAN eder, Kul’u; buna, der.. KADER. Gönle, imanı serer, Mü’min, göklere erer; Yatar kalkar, ALLAAAAAAH!!!.. der.. İnananı, ne keser?.. Güller, bülbülü sever, Bülbül, güle meyleder; Beraberce, meşk eder, Göremezse, dert eder. Görenleri, kahreder... Aşıkları, ne keser?.. Her şey, ZIT’tını bekler, Ümit, gönülde fener; Boşa gitmez, emekler, Kalbe gelir ki, bir fer; Bu yolda, harcanır.. ser... Ümitleri, ne keser?.. Her mahlûkun düşmanı, İçinde doğar canı; Zaman, besler fidanı, Sonunda, kaynar kanı; Gelir, ölüm zamanı… Emir, demiri keser... Olay, olayı izler.. Kul’lar, tekâmül eder.. Kalpleri, İMAN besler, Herkes, Cennet’i düşler; Arif, bunu seyreyler... Halife’yi, ne keser?.. Söz. Alana, bir ibret, Almayana ise, dert; Almamaksa, bir illet, Sonuçları, tam gıllet; Bu yolun sonu.. zillet... Firaset’i, ne keser?.. Zulümkâr, zûlüm salar, Hayat, ölüme akar. Kader, tepeden bakar; Alimde, olur vakar; Alana, bir ders çıkar... Zalimleri, ne keser?.. Şeytan’dan gelir, her şer, Her şer’re, hazır beşer; Çoğu, tuzağa düşer, ZIT’lar, çerçeve çizer; Sırada bekler, mahşer. Nefsimizi, ne keser?.. Ya, hendeği atlarız, Ya, DEVE’ye(!) toslarız; Sıkışınca, başlarız, Hep, feleği suçlarız Bizler, çok günahkârız... Günahları, ne keser?.. Semazen, sema eder, Zakirler, zikir çeker; İman, aşkı zerk eder, Mü’min, bunu fark eder; Günahkâr, yardım bekler!.. Gerçek aşkı(!) ne keser?.. 07-12-2007 SAAT:05:35 Konak-İZMİR. Mürsel Münevveroğlu ([email protected]) |