BİR MEZARIN BAŞINDA
Bir eylül sabahında hüznüm içe atarak
Geldim kabrin başına binbir acı tadarak Geçti mazi önümden sanki bir rüya gibi Keder kuyusundayım görünmez asla dibi Bir yaprak hışırdarken sessiz, sakin, derinden Bir yel dolar ruhuma ıslak ve de serinden. Kabir saklar sırrını taşlarsa olmuş ketum Gözyaşım döktüm ona sanki benim dert kutum. Bir zamanlar yüzünden hayat fışkıran insan Şimdi bu mudur yerde toprak altına pusan? Sessiz bir mezar, sabah başında kadim dostu Gece hayalde gezdi yanına serdi postu Damla damla düşerken hüzün kokan yaşları Dile gelip ağladı sessiz mezar taşları Hissetmeye meramı ne harf gerek ne de söz Sevenler gene görür olmasa da bir çift göz. Yetim kalmış o otlar boynun bükmüş bakarlar Yanık,hazin bir türkü, acı ağıt yakarlar Basmış bağrına kara toprak sarar sımsıkı Kırk yıllık dostu olmuş ne kadar sıkı fıkı Düştü rahmet damlası bulutlar ağlar gibi Yüreğim engin deniz görünmez sanki dibi Ağlarım sana abi, işit artık sesimi? Yattığın soğuk yerden duydun mu nefesimi? Ölüm hayat arası ipincecik bir perde Meğer ölüm çareymiş bunca çaresiz derde Yatar toprak altında onca ölü yıllarca Kıpırdamaz bir milim takılıdır bir kanca Dertleştik senin ile zamanın gerisinden Bir rüya ki görmüşüm mekanın berisinden "Elveda artık" demem beni de bekler kabir. Durma haydi ey nefis şimdiden sıraya gir. Nuri Baş |