Kendimce
Nedensiz ve niçinsiz sevdim seni
Şimdi bir ayrılığa kurban edemem Zor’u denizde boğdum hiç acımadan İmkansız’ı vurdum alnının çatısından İlişmeyin keyfime ne olur Hıçkırarak, karalar bağlayarak Kimi zaman Salya sümük ağlayarak Seviyorum onu kendimce Bırakın arada bir rüyama gelsin Açılan üzerini örteyim usulca Ayak parmaklarını öpeyim Öylesine masum duran, çocuksu Hep o kömür gözleriyle ısıtsın Ezelden üşüyen hırpani yüreğimi Derin derin içime çekeyim Çiçek bahçelerine nispet kokusunu Gönül bahçemde salınarak dolaşsın Çıplak ayaklarıyla Kendi ektiği Binbir gece çiçeklerini Yine kendi elleriyle sulasın Bakışlarım ardısıra sürünsün hayranlıkla Affedeyim, her kim ve neyse Beni bu güzel varlıktan ayıran Değilmi ki şimdi gönlümün baş köşesinde Duygularımla ördüğüm Surların en yücesinde Faydası yok artık dövünmenin İyi günde kötü günde diyememişiz Duvağını ellerimle açıp Alnından öpememişim Dörtbaşı mamur kahvaltılar hazırlayıp Yatağına götürememişim Aniden açıp banyonun kapısını Çığlık attırmamışım hınzırca Kafama yiyip şampuan şişesini Kahkahalarla sıvışmamışım usulca Ve bir vakit sonra, Saman alevi kokan yalancı öfkeleri Camdan üfleyip yollasak bulutlara Ben kurulasam o narin bedenini Kadifemsi yumuşacık havlularla Öpücükler kondurarak o güzelim boynuna, omuzuna Böylece ücretimi peşin tahsil etsem Aman Allahım, o birden dönüp Kömür gözleriyle yaksa gözlerimi Hemen oracıkta elim ayağım dolaşsa Benliğim bir Çağlayan misali Ummana aksa Ve ondan sonra olanlara Sansür koysam müsaadenizle Herşeyi de paylaşacak değilim sizinle İlişmeyin dedim keyfime ne olur Senli benli rüyalarımda Yalnız bırakın bizi Söyledim size Zor’u denizde boğdum İmkansızı vurdum alnının çatısından Diyorum Dört mevsim, gece gündüz Ben onu kendimce Çok ama çok seviyorum... |