U T A N S I N
Bu şiirin tanıtım yazısını da, yine bir şiir ile yapalım.
İnsanların, “ eskilerin dediği şekliyle” bir “AR DAMARI” vardır. Kiminin ar damarı, çok gelişkin, kimininki ise çok dardır; Kiminin ki, namusu kadar değerli; kiminin ki ise, çamura bedel. Bu yüzden, kimi çok utangaçtır, her yerden ve her şeyden!.. Kimi sorumluluk duyar, hayatını başkalarının yaşamına adar.. Kimi hep, başkalarının kederi için yaşar.. başkaları için, koşar... Kiminin ar damarı çatlamıştır; kene gibi, toplumun sırtına biner.. Bir asalak olarak onların sırtından geçinir, çok korkaktır, hep siner. “ONLARIN ÜSTÜNDEN BİR SÜLÜK GİBİ” bazan kan, bazan ilik emerler.. Onlar hiç bir şeyden Utanmazlar. “Utananları ise, AKL’etmesini bilenler.. Çünkü, onların bir “AR DAMARI” yoktur. Yani; ne yazık ki, AR’sız’dırlar... İLKİNİ, CENNETLER BEKLER AŞK’LA; İKİNCİSİNİ İSE, CEHENNEMLER U T A N S I N ! ! ! ŞİİR NO: 29 *** 4- KASIM-2008 Bu kardeşlik türküsünü, söylemeyen diller utansın, Çıkılan, O seferlere; bel vermeyen, “beyler!” utansın. Kâinat’ı; dengede durduran, ZIT’LAR KANUNU varsa, Bu kanunun; zıt kutbunda, görev alan kullar utansın, Fitne çıkararak; halkı, birbirine katan.. utansın! Her bir ferdi; kucaklayıp, kol atmayan, kollar utansın, Geçmişini düşlemeyen, "ufuksuz hayaller" utansın. Avrupalıya; haddini bildirmeyen, diller utansın; Çılgın Amerikalıya, tükürmeyen dudak utansın, Şahsi menfaati için, vatanını satan utansın!.. Gözyaşını; yağmur-yağmur yağdırmayan, gözler utansın, “YAĞDIRAN’a” kin duyup, iftira eden bedbaht utansın. Bir benzeri yok; BU DESTAN’ı, yazmayan kalem utansın, Melekler dururken; Şeytan’la dans eden, kâfir utansın, AR DAMARI çatlamışlar; utanmadığından, utansın... Şimdi utanmıyor isen, sen ne vakit utanacaksın!?.. Ecdadının yüzüne, “hangi yüzle!” dönüp bakacaksın?.. Mezarda, ayaklarını nasıl uzatıp yatacaksın?.. Diriliş meydanında; nasıl, ne şekil kalkacaksın?.. Akılsız akıllılar, ‘YARATILIŞ SIRRI’ndan, utansın... 24-MART-2004 SAAT: 05:20 Konak-İZMİR: Mürsel Münevveroğlu. ([email protected]) |
haya ve edep ise vahiyden akan billur su misali damla damla gönüle akıtmak onunla hemhal olmak ile elde edilir,insanlığın genel sorunda aslında tam buradadır,kendi kişiliğini benliğini onun yasaları ve tanımlamaları ile inşaa edilmeyen brey veya toplumlardan her türlü ahlaksızlık putperestlik oluşması çok doğaldır. her ne kadar örfün geleneğin batıl kuralların ahlaka dair düzenlemeleri olsada adaletin ve huzur toplumunun tesisi olması asla mümkün olamayacaktır. örnek mi tecavüz edenlerin suçlarına verilen hükümler gibi.veya haksız yere cana kıyanlara verilen cezalar gibi.ALLAH kendi yasalarını Nebimiz vasıtası ile ki diğer Nebileri Resülleri unutmayalım onlara'da Kurandaki bazı hükümler gelmiş uyulması gerekenler bildirilmiştir.Kuran tüm kitapları tamamlayan insanları kurtuluşa huzura özgürlüğe ve nihayetinde içindeki esaslara uyanlarada öteki hayatta karşılık verileceğini bildirmiştir.Başta utanması gerekenler bu yasaları göz ardı edenlerdir. Kitablarına ilaveler katanlar,Nebimizin son Resül olduğunu saklayan ehli kitap alimleri Dinlerine mezhep gibi batıla nalayışları sokarak bölüp parçlayanlar, hürafeleri ile şirkin bataklığına giren DİN ADAMLARI ASIL UTANMASI GEREKENLERDİR.VE EN BÜYÜK İLAHİ CEZALARIN BUNLARIN ALACAKLARINI İLAHİ KİTABIMIZ BİZLERE BİLDİRMEKTEDİR.
Uzun oldu velakin konu hem hassaz hemde gerçekten insanlığın akibeti açısından mühim bir konu .sonunda ateş olunca ebedi bir mahkumiyet
şiirinizi tebrik eder çalışmalarınızda başarılar ve selam ve esenlikler dilerim.