Sessizliğin Semtinde
kaderimiz
kör bir dilencinin titreyen ellerinden düşen mektup savrulmuş hayatımız güz yaprağı sensizlikle örülmüş ağlama duvarı mektubun kenarından okuyorum yabancı bir dilde yazılanlara tutunarak sensizlikten sensizliğe kaçıyorum maziye dâvetîyeler gönderirken beni o sensizlik bölüyor paramparca sessizliğin semtlerinde hayatımın yokluğunu buluyorum saati yorgun beceriksizliğimden kalbim yamalı bir hırkaya dönmüş kendimi unutmaktan bir girdap vaktiyle saat bitkinim vurduğunda yorgunum dargınım oysa ki cevapların yok binlerce soruya çarmıhlara geriliyorum unutmaya gebe bakışlarında kendime ferman yazıyorum gözü bağlı kurşuna dizilme hakkını laik görebilmek için kendime gün ağarınca döngüye inat akşamdan kalmayım gündüzün sarhoşluğunda yokluğuna doğduğum acımasız bir savaşta yaralı bir askerin gölgesiyim göz gözü görmeyen puslanmalarda kan revan güneşin şavkını arıyorum karanlığına hükümlü bir ömür boyu taksit ödüyorum sudan ucuz üç kuruşluk gidişine… |