YÖRÜKLER
Yürümekle gecer bütün günleri,
Yayla yayla dolaşırlar elleri, Engin ovaları çamlı belleri, Aşa aşa göçer gider yörükler. Sürüler halinde keçisi ile, Kıl çadırı, kıl çulu, keçesi ile, Belinde kuşağı poşusu ile, Kona kona göçer gider yörükler. Yükü develerde dengi dengine, Sürüleri güder Ayşe, Fatma, Cemile, Yaylaları yurt ederler kendine, Kıl çadırı otag eder yörükler. Keçiden süt sağar, suyu içer oluktan, Yayıkta ayranı, peynir tuluktan, Basma fistan giyer, saçlar belikten, Bacılarla göçer gider yörükler. Ayakta kundura, kocaman yürek, Elinde kirmeni yün eğirerek, Gara çaydanlıkta çay demleyerek, İçe içe göçer gider yörükler. Ahmet der ki yörük Türk’ün geleneği, töresi, Beylik çoktur önemli mi yöresi, Bugün Konya yarın bilmem neresi, Elden ele göçer gider yörükler. |