YEŞİLDERE GÖZELLEMESİ "KARAMAN"Şiirin hikayesini görmek için tıklayın KARAMAN YEŞİLDERE GENİŞ ÇAPLI BİLGİLERİ
Tarihçe 1914 yılı kayıtlarında köyün adı İbrala olarak geçmektedir.1928 yılına kadar Konya Ereğlisi’ine bağlı iken bu tarihte Karaman’a bağlanmıştır. 1930 yılında bucak teşkilatı haline getirilen İbrala, Haziran 1954’te belediye statüsü almıştır. Beldeye Yeşildere ismi 1961 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından verilmiştir. Yeşilin içerisinde olması ve ortasından akan dereden ötürü bu adı aldığı söylenmektedir.Kasabanın belediye statüsü, nüfusunun 2000 kişinin altına düşmesi üzerine 2013 yılında sona erdi. Eski adı İbrala olan Yeşildere Köyü Karaman Merkezin doğusunda ve merkeze 36 km uzaklıkta oldukça eski ve tarihi bir köydür. Arazi kadastrosu 24 Eylül 1971 tarihinde kesinleşen köyde 608,7 hektar orman varlığı bulunmaktadır. Köyün çok geniş toprakları üzerinde sonradan pek çok köy kurulmuştur. Taşkale, Güçler, Çimenkuyu, Üçbaş, Sarıkaya, Barutkavuran, Ağılönü ve Sudurağı ile komşudur. 1954 yılına kadar köy olan Yeşildere bu tarihte belediye olmuştur. 12.11.2012 tarih ve 6360 sayılı kanunla, 30 Mart 2014 yılına kadar belde olan Yollarbaşı, tekrar köyü dönüşmüştür. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından tespit edilen 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre nüfusu 2.000’in altında olan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak bu belediyeler köye dönüştürülmüştür. Köyün tarihi oldukça eskidir. Bu bölge Hitit, Roma, Bizans izlerini taşımaktadır. Türk yerleşkesi Selçuklular ve Karamanoğulları ile başlamıştır. Burada bulunan hamamın Selçuklular dönemine ait izler taşıması Selçuklular döneminde yerleşke olduğu fikrini vermektedir. Ama asıl yerleşim Karamanoğulları ile olmuştur. Nure Sofi 1228 yılında Ermenek’i aldıktan sonra Mut, Gülnar’ı almış ve buradan Mara Kalesini alarak Bulgar Dağlarını fethetmiştir. İşte buralara yerleşke de bu tarihte olmuştur. Gelen Karaman boyları bu alınan yerlere yerleşmişlerdir. Ancak bölgedeki yer adlarına bakıldığı zaman buraya değişik boy ve aşiretlerin yerleştiği görülmektedir. Kınık, Salur, Yıva, Avşar, Eymür gibi ana boyların yanında Varsaklar, Kuştemurlular, Kureyş gibi boyların varlığı da göze çarpmaktadır. Bir zamanlar bu bölgenin adının Kureyşözü olarak anılması bu çıkarımı yapmamıza neden olmaktadır. D.Ali Gülcan; eserinde şöyle bir çıkarımda bulunmaktadır. Taşkale ile Kızıllarağini halkı aynı, Güldere ile Gülkaya köyü halkı aynı ve Yeşildere, Başharman, Paşabağı ve Fisandon köyleri halkı da aynı etnik kökene sahiptir demektedir. Bizim yaptığımız araştırmalarda aynı yönde çıkarımlar göstermektedir. Ancak bölgede oldukça fazla Oğuz boyu ve bunların alt aşiretlerini temsil eden yerleşmeler olmuştur ki; biz o köyde veya bölgede yoğun olarak bulunanları dikkate almak durumunda kalıyoruz. 1500 yılında büyükçe bir köy olan İbrala, III. Murad zamanında, 1587 yılında hazırlanan "Kanunname-i Karaman" defterinde, Karaman’ın merkez nüfusu 2027; kendisine bağlı bulunan 63 köyün nüfusu ise, 3603 olarak gösterilmiştir. Yine aynı kayıtta, o dönemde, Karaman’ın nüfus bakımından yoğun olan en büyük köyleri, 200 vergi veren erkek nüfusu ile İbrala ki tahmini nüfus 600, 288 nüfusla bugünkü adıyla Güldere (Gödet) ve 255 nüfuslu Divle (Üçharman) köyleridir. Karamanoğulları için oldukça öneme sahip bulunan İbrala, pek çok vakıf defteri ve kaydında adından söz ettirmektedir. İbrala Deresi ve üzerindeki değirmenler o dönemde oldukça önemlidir. Bu bölgede bulunan bazı köyler bu gün yoktur. Örneğin, Kınık, Foni, Kuştemur, Karaca, Mendik, Demirci, Gaziler, Meğil, Çakırkuyu, Ümmet Öreni, Beşağıl, Kulaca, Tekke, Kayalıağıl, Kartalpınarı, Kızılcakuyu, Boncuk, Şahin Öreni, Üçbaş, Sarıkaya, ve Nalıma bu gün belki ören veya mevki adı olarak anılmaktadır. 1587 yılında 200 neferli İbrala ve birde 78 neferli ibra bulunmaktadır. İkisi de aynı yörededir. Nüfusu 1894’te 1.208, 1904’te 1.240, 1922 yılında 256 hanede 1597 nüfusu ile nahiye merkezi olarak geçmektedir. 1925’te 1.248, 1945’te 1.690, 1965’te 2.894, 1975’te 3.280 kişi olarak kayıtlara geçmiştir. Göçler nedeniyle nüfusu azalan kasabada 1990’da yapılan nüfus sayımında 3.050 kişi yaşadığı tespit edilmiştir. 2014 yılında köy olarak geçen Yeşildere’de 424 erkek, 422 kadın, toplam 846 kişi saptanmıştır. Yeşildere ismi, 1957 yılında İçişleri bakanlığı tarafından verilmiştir. Yeşilin içerisinde olması ve ortasından akan dereden ötürü bu adı aldığı söylenmektedir. Köyün eski adı ise “ibrala”dır İbrala kelimesi Latince’de “toplanma” anlamına gelir. Yeşildere köyü 1928 yılına kadar Konya Ereğli’sine bağlı iken bu tarihte Karaman iline bağlanmıştır.1930 yılında da bucak teşkilatı haline getirilen Yeşildere 1954 yılında belediye oldu. Uzun yıllar nahiye merkezi olarak kalır. Eski yerleşim birimlerde öncelikle savunma durumu göz önüne alındığı için bu durum Yeşildere’de de gözükmektedir. Bugün köyün en eski yerleşimi kalenin civarında yer almaktadır. Daha önceleri sadece yaz aylarında gidilen Kayaönü, Denircik, Kiriçci, Kızılcakuyu, ve Nalıma yaylaları bugün devamlı yerleşim merkezleri haline gelmiştir. 1844 Temettuat Defterinde beş mahalle olarak görülmekte ve şu başlıkla incelenmektedir. “Vakfı Karamanzade İbrahim Bey ve Vakfı Nalama ve Vakfı Anadolu ve malikane ve Mirahur Yusuf Ağa bervechi meşrutiyet, evladiyet ayende ve revendeye sarf oluna geldiği ve Vakfı Hatuniye ve Vakfı İsmail Hacı ve Vakfı Kitapçı Baba ve Sipahi tımarı olup, sipahi tarafından ruyet ve taşir oluna geldiği.” Bu tarihte bulunan Mahalleler ve hane sayıları şöyledir: 1- Hacı Bayram Veli Mescidi Mahallesi, 52 hane. 2- Hacı Eyüp Mescidi Mahallesi, 29 hane. 3- Hacı İlyas Mescidi Mahallesi, 22 hane. 4- Kinise Camii Mahallesi, 34 hane. 5- Ali Fakih Mescidi Mahallesi, 29 hane. Hacı Bayram Mahallesi; İmam Hamza Efendioğlu İbrahim Efendi, Molla İbrahim’in İsmail, Mustafa, Ömer Ağa’nın Ali, Hanlıoğlu Musa, Çulcu Yahya’nın Mehmet, Naib Hüseyin’in Mehmet, Bekmezci Hasan, Demirci Veli’nin Ahmet, Elif İbiş’in İbrahim, Hanlı İsmail’in Abdülkadir, Meteriş Oğlu Ali, Tak Hüseyin’in Ali, Durmuş’un Ali, Ebubekir’in Memiş, Ahmet Oğlu Asmacı Abdullah, Bacak Ahmet, Musa Bey Oğlu Süleyman, İmam Mehmet’in Abdullah ve İsmail, Kalender Mehmet’in Veysel Mehmet, İsa Kethüda’nın Hacı Süleyman, Ferraş Hüseyin’in Osman, Muhsin’in Mustafa, Hacı Koca Ağanın Mehmet, Hacı Hasan, İmam Halil’in İsmail, Kırışoğlu Mustafa, Ağaoğlu Süleyman ve Hüseyin, Abdurrahman, Hacı Memiş’in Ali, Halil’in Abdülvehhap, Pezir Ali’nin Mehmet, Karabacak Mehmet, Öksüz Mustafa’nın Abdullah, Karabacak Musa, Körpeden İbrahim’in Ahmet, Memiş’in Hüseyin, Sipahi Süleyman’ın Hasan, Hacı Hasan Ağaoğlu İsa, Mehmet’in Kart Osman, Uzun Abdi’nin İbrahim, Kelleci Ahmet’in Mustafa, Ahmet Oğlu Ömer Ağa. Hacı Eyüp Mescidi Mahallesi; Kara Mustafa Oğlu Molla Mehmet, Ömer Ağaoğlu Mahmut, Mahmut Bey’in Oğlu Ali, Meydan Oğlu Mahmut, Duman İbrahim’in Mehmet, Mehmet Beyin Osmanoğlu Mehmet, Hıdır’ın Süleyman, Hüseyin’in Ahmet, Eski Süleyman’ın İsmail, Tekkenişin Hasan, Musa, Damdayamaz Mehmet’in İsmail, Mevlüt’ün Ali, Küçük Ali’nin Hasan, İsmail’in Makbul, Mehmet’in Şeyh İbrahim, Tülü İbrahim’in Mehmet, Yeğen Süleyman’ın Mustafa, Eski Yahya’nın Ahmet, Molla Mehmet’in Ebubekir, Kurtyemez Oğlu Hasan, Şamar Oğlu Mehmet, Kırışık Musa’nın Bayram, Seyyit Mustafa’nın İbrahim, Yahya’nın Mustafa, Bıyık Osman, Kara Halil. Hacı İlyas Mescidi Mahallesi; İmam Kelleci Ali’nin Hüseyin Efendi, Battal Mustafa, Çolak İsmail, Kara Mustafa’nın Osman, İbrahim’in Yunus, Korkor İbrahim’in Osman, Cöngel İsmail’in Mustafa, İlyas’ın Mehmet, Kara fakı’nın Mehmet, Hayrullah Mustafa’nın Hasan,Mehmet’in Yahya, Kazak Hamza’nın Hasan, Kazak Süleyman’ın Hasan, Deli Mehmet’in Mehmet, Kethüda Ahmet’in Arec İbrahim, Halkacı Yahya’nın Süleyman,Hıdır Oğlu tatar Mustafa, Topsakal Oğlu Süleyman, Kel Ömer, Tütdü Hasan, Şahin Mehmet, Sümen Oğlu Hüseyin, Palan İbrahim’in Hasan, Usta İbiş’in Ali. Camii Kinise Mahallesi; Yahya Efendi’nin Süleyman, Molla Ali’nin Hasan, Firar Memiş’in Süleyman, Demirci Mehmet’in Süleyman, Kör Mustafa’nın Mehmet, Çakal İsmail’in Mehmet, Musa’nın Yanık Ali, Demirci Ali’nin Veli, Ali’nin İbrahim, Kapıcı Ali’nin Mehmet, Budala Ahmet’in Ahmet ve Bektaş, Tahtacı Oğlu Mehmet, Deli Yahya’nın Musa, Kuyruk Ahmet’in Veli, Ali’nin Süleyman, Budala Mehmet’in Hüseyin, Deli Ali’nin Veli, Abdülgaffar’ın İbrahim, Recep’in Ali ve Oğlu Hasan, Çakal Süleyman’ın İsa, Hacı Hakkı’nın Bektaş, Kalem Hasan’ın Hüseyin, Bey Halil’in Mehmet, Berber İsmail’in Hüseyin, Hammal Osman’ın Ali, Himmet’in Süleyman, Murat Mustafa’nın Mehmet. Ali Fakı Mescidi Mahallesi; İmam Hacı Mehmet Efendi, Abbas’ın Hacı Hüseyin, Halil’in İsa, Mestanlı Mustafa’nın Hasan, Kara Hasan, Kadı Mahmut’un Mehmet, Mehmet’in Sarı Hasan, Hacı’nın Abdülkadir, Abdi oğlu Hasan, Hacı Bekir’in Mehmet, Emir Hüseyin, Şişek Ömer’in Mustafa, Kör Hasan’ın Halil, Kethüda Süleyman’ın Mevlüt, Tatar Ömer’in Mehmet, Otlu Veli’nin İbrahim, Kadıoğlu Hasan, Ali’nin hacı Ahmet, Gödeş Mehmet’in Halil, Çelebioğlu Ahmet, Sarı Abak Mehmet’in Ahmet, Hacı Mehmet, Hamza, Kara Sipahi Mehmet’in Durmuş, Kara Belalı Abdullah’ın İbrahim, Kara Musa’nın Musa. Yeşildere deyince aklımıza Yunus Emre ve ceddi gelmektedir. İsmail Hacı Hz. Yunus’un dedesidir. Yunus Emre’nin bir hayli uzun ömür sürmüş olduğu, Karamanlı olduğu, Horasan’dan gelen İsmail Hacı Cemaati mensuplarından bulunduğu ve Karamanoğlu İbrahim Beğ’den bir yer satın aldığı hususlarında tarihi vesikalar mevcuttur. (Faruk K. Timurtaş, Yunus Emre Divanı) Yunus Emre’yle ilgili bütün kaynak ve belgelerde, atalarının Horasan’dan gelerek Karaman’a yerleştiği ve Yunus Emre’nin Karaman’da yaşadığı açıkça belirtilmektedir. Başbakanlık arşivi 63 sayıda kayıtlı ve H. 924/ Miladi 1518 yılında Yavuz Sultan Selim Han adına Karaman Eyaleti Vakıflarını içine alan defterin 2354, sahifesinden, Yunus’un bağlı bulunduğu aile reisi İsmail Hacının Horasan’dan cemaati ile Larende’ye (Karaman) gelerek burada yerleşip, yurt edindiği öğrenilmektedir. Bu belgelerde adı geçen Hacı İsmail Köyü’nü yine adı geçen Hacı İsmail kurmuştur. Bu köyün yeri Karaman’a 29 km uzaklıktadır. Yeşildere köyünün kuruluş tarihi bilinmemektedir. Fakat Yeşildere’nin Bizanslılar devrinde kullanılan önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğu tahmin edilmektedir. Buna kanıt olarak Cami olarak kullanılan ve kiliseden çevrilen Kilise Camii ve halk arasında rivayetlerdir. Anadolu’nun Türkleşmesi döneminde Türkler çevrede halen aynı adlarla anılan Meğil, Çakırkuyu, Ümmet Öreni, Beşağıl, Kulaca, Tekke, Demirci, Kınık, Kayalıağıl, Mendik, Kartalpınarı, Kızılcakuyu, Boncuk, Şahin öreni, Üçbaş, Sarıkaya ve Nalıma adlı örenlerde kabile kabile yaşamışlardır. Bu eski yerleşim merkezlerinden Tekke’nin hakkında halk arasında yaşayan hikayeler vardır. 1965 yılında Prof. Dr. Sadi IRMAK’ın başkanlığında bir heyet tarafından yapılan araştırmada hikâyelere konu olan Hacı İsmail’in Yunus Emre’nin dedesi olduğu ortaya çıkmıştır. Türk boylarının bugünkü merkeze yerleşmesi, yerli halkın göçünün başlamasıyla ve Türk boylarının bulundukları yerleşim alanlarının kuraklaşması ile başladığı tahmin edilmektedir. Yerleşim merkezinin zaman zaman eşkıyalar tarafından saldırılara maruz kaldığı ifade ediliyor. Bunu ise merkezin dört bir yanında bulunan tarihi gözetleme noktaları doğruluyor. 16. ve 17. Yüzyıllarda eşkiyalık olaylarının olduğu ve güvenliğin sağlanamadığı dönemlerde onbeş kadar oba veya aşiret topluluğunun buraya toplanarak köy ortasındaki kalenin etrafında savunma düzeni aldığı anlatılmaktadır. Miladi 1518 (Hicri 924) tarihli belgede hem yurtları, hem soyu hem de bölgede bulunan aşiretleri görmekteyiz. "Ve cemâat-ı evlâdı İsmail Hacı’nın Obruk Kuyu ve Akça Kenise ve Bağkuyusu ve Güveği ve Şuayp Hacı ve Çukurköy ve Ömer Hacı ve Güveme Obruğu ve Sungur Burnu ve Çukurkuyu ve Güller Kuyusu ve Biniş Ağıll ve Öksüz Ömer Obruğu ve kesir olan mevazi bilaniza kadimden yurtlarıdır ve Kızılhöyük kadimden suvatlarıdır. Ama cemâat-i Kuştemurden Esed oğlanları dahi bunlarla otura gelmiştir. Şeyh zâadler dahi niza itmeyüp ve mevzii Karaca Kervansaray dahi müşârünileyh İsmail Hacı’nın kadimden yurtlarıdır. Ama Sülemişli cemâatinden Kara Turgut ve Kara Mehmet dahi bunlara hem sâye olup kışlak bile olup amma yazlak oturmayub göçüp giderlerdi deyü tarafeynden musalaha olunmuştur ve bunlardan gayri Turuthan ve Selman nam kimseler dahi mezkurlar ile bile sakin olur men olunmaz ve Kulaca ve Şakürlü nâm mahaller dahi cemâat-i İsmail Hacı’nın suvatlarıdır. İbrahim Bey kazaskerinden hüccetleri vardır. Amma Yirce nâm yeri bu cemâatten Yunus Emre Karamanoğlu İbrahim Bey’den satun almış imiş elinde mülknâmesi vardır. Yunus Emre fevt olup evlâdına intikal eylemiştir. Bunlardan gayrı Karacalar Kuyusu ve Deve Kuyusu ve İkisulu Kuyu bunlar İsmail ibn-i Yunus Emre şehzadeden tapulayub alub kenduye yurd eylemiştir. Elinde temessükü vardır." Yine ikinci belge İsmail Hacının ve torunlarının da adı geçen belgeden öğrenildiğine göre Yunus Emre, Karamanoğlu İbrahim Bey’den Yirce (Yerce) adındaki yeri satın almıştır. Kendisi ölünce de mülkü çocuklarına geçmiştir. İsmail Hacı topluluğunun Vakıfnamelere, mülknamelere geçmeyen otlak ve benzeri yerlerini Kemal Paşazade (1468-1534) bulmuş ve defterine geçmiştir. Yunus Emre’nin İsmail Hacı soyundan olduğunu gösteren bu belgelerdeki yerleri, ünlü tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı uzun süre çalışarak bulmuş ve belgelerle uygunluğunu belirlemiştir. 500 yıl önceden gelen bu belgedeki adı geçen yerler bugün de aynı adlarla anılmaktadır. Yine başka bir belgede (Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü eski kayıtlar arşivi yeni 584, eski 254) Konya Evkafının H.992/M.1584 tarihli yazısında Larende’deki (Karaman) Yunus Emre’nin zaviyesinden söz eden bölümünde Yunus Emre’nin babasının adının, İsmail olduğu bildirilmektedir. Kayıt şöyle : Vakf-ı Zaviye-i Yunus Emre İbn-i İsmail Meşhur bi Kirişçi baba der nefs-i Larende” Yunus Emre yaklaşık olarak 1238-1320 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Yaşadığı yerin Orta Anadolu olduğu, ziraatla ve koyunculukla uğraşılan bir çevre olduğu tarihi belgeler ve şiirlerinden anlaşılmaktadır. Bu yerin de Karaman olduğu tarihi kayıtlarda çok açık ve net bir şekilde belirtilmiştir. Yunus Emre’nin yaşadığı yeri belirten yegâne belge Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in “İl Yazıcı Defteri” denilen resmi kayıt defteridir. İstanbul’da Başbakanlık Arşivcinde bulunan 871 numaralı, Konya Defterinin 236 numaralı sahifesinde kayıtlı olan bu yazı ilk önce Ömer Lütfi Barkan tarafından 1942 yılında ortaya çıkarılmıştır. Bu kayda göre Yunus Emre İsmail Hacı cemaatine mensuptur. Bu belgede ismi geçen yerler Karaman’ın doğusunda ve 29 km uzaklıkta bulunmaktadır. Yunus Emre’nin dedesi İsmail Hacı’nın türbesi ve zaviyesi Tekke isimli bu yerdedir. Yunus Emre’nin Karamanoğlu İbrahim Bey’den satın aldığı “Yirce” isimli tarla da bu bölgededir. Yukarıdaki belgede aynen şöyle denilmektedir: “Amma yirce nam yeri bu cemaattan Yunus Emre Karamanoğlu İbrahim Bey’den satın almış, elinde mülknamesi vardır. Yunus Emre fevt olup evladına intikal eylemiştir. Ve bunlardan gayrı Kıraçlar Kuyusu ve Deve kuyusu ve İkisulu kuyu, bunlar İsmail bin Yunus Emre, Şehzadeden tapulayıp alup kendüye yurt eylemiştir. Elinde temessükü vardır.” denilmektedir. Yine bu belgenin bir yerinde “….adı geçen şeyh Hacı İsmail, cemaatinin dervişleri ile Horasan diyarından gelmiş aziz imiş. Buraya gelerek yurt, daha sonra oğlu Musa Paşa ile (bu günkü anlamda paşa değil, ailenin büyük oğlu anlamında) burada birer zaviye yaptırmışlar. Daha sonra onun oğlu Kevki Çelebi de bir zaviye yaptırarak kendisine uyanlarla burada oturmuştur.” Denilmektedir. Yaptığımız saha araştırmalarında Karapınar İlçesi Samık yaylasında bulunan Yirce adlı yerin bu gün bu isimle anıldığı ve adı geçen topraklar olduğu kesinleşmiştir. Samıklılar bu mahale halen Yirce demektedirler. Ayrıca bu toprakların tam ortasından eski “döşeme” denilen ana cadde, yol geçmektedir. Konya’dan başlayıp Ereğli’ye, oradan da Gülek Boğazı yoluyla Tarsus’a uzanan tarihi yoldur. Yunus Emre’nin mülkünün tam ortasından geçmesi bize göre önemlidir. Bu belgelerden Yunus Emre’nin dedesi İsmail Hacı Horasandan gelerek Karaman’da İbrala Köyü hudutlarında bulunan tekkenin bulunduğu yere yerleşmiş ve burada kendi adına bir köy kurmuştur. Dervişleri ile birlikte Horasan’dan gelen Şeyh Hacı İsmail, Yeşildere köyü sınırları içerisinde kendi adı ile bir köy kurmuştur. Yunus Emre, Karamanoğlu İbrahim Bey’den “Yirce” isimli yeri satın aldığına göre (1325-1333) tarihleri arasında yaşadığı anlaşılmaktadır. Yunus Emre’nin oğlu ve kızı vardı ve ölümünden sonra mülkü çocuklarına intikal etmiştir. Bu bölgede 1500’lü yıllardaki kayıtlarda tersine yaylacılık faaliyetinin olduğunu görürüz. Kışın Torosların kuytu yerlerinde kışlamakta ve yazın ovada yaylamaktadırlar. Bu dönemdeki kayıtlarda bu bölgede özellikle Atçeken Ulusu içerisinde kaydedilen Kuştemurları görürüz. İşte Yunus’un atalarının yerleşkesi olan İsmail Hacı köyü kışlak ve Yirce adlı yerde olan arazileri de yaylak olarak kullanılmaktadır. Bu tarihte İsmail Hacı Tekkesi çevresi daimi köy durumundadır. Yunus Emre’nin yaşadığı asır oldukça karışık, siyasi çalkantıların ve iç huzursuzlukların hat safhaya çıktığı bir dönemdir. Selçuklu Devleti çok zayıflamış, Şehzadeler arasında taht kavgaları baş göstermiştir. Devlet merkezi Konya Moğol istilasına uğramış, devlet bir Moğol eyaleti olarak yönetilmeye başlamıştır. Bu karışıklık nedeniyle hayat adeta zindan olmuş, insanlarda yaşama aşkı ve azmi kalmamıştır. Yunus Emre bu karışık dönemde ortaya çıkmış ve insanları dinin manevi ve huzur verici ortamında teselliye çalışmıştır. Yunus Emre’nin bu dönemde insanlar arasında köy köy, şehir şehir dolaştığı, hatta Konya’ya giderek Mevlana Celaleddin Rumi’nin sohbetlerine katıldığını ve ondan övgüyle bahsettiğini şiirlerinden anlamaktayız. Yunus Emre’nin şiirlerindeki ifadelerden çok güzel öğrenim gördüğü, bilim sahibi biri olduğu, Arapça ve Farsçayı en azından gerektiği kadar bildiği ve Hıristiyanlık ve Yahudilik hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. İslam Tasavvufunun inceliklerini sadelikle, derinlikle ve hiçbir dar kalıp içerisine düşmeden dile getiren Yunus Emre, büyük bir mutasavvıf ve halk şairidir. İnsana Değer veren, bütün insanlara bir göz ile bakan büyük bir Müslüman- Türk insanı olan Yunus Emre hayatı ve ölümü, kâinatı, “Mutlak Varlık” esasına göre izah etmiş: Allah, ilahi aşk, varlık-yokluk, hayat- ölüm meselesi üzerinde durmuş, dünyanın faniliği, “Mutlak Gerçeğe” ulaşmak gibi hususları dile getirmiştir. İslam tasavvuf görüşünü çok sade fakat çok derin olarak en güzel şekilde anlatan yunus Emre, Türk edebiyatının en büyük şairlerindendir” denilmektedir. Yunus Emre aslı asaleti belli, çok güzel tahsil görmüş bir kişidir. Karaman topraklarında yaşamıştır ve Karamanda zaviyesi bulunmaktadır. Türbesi Karaman’da kendi adını taşıyan Yunus Emre Cami bitişiğindedir. Yeşildere ve çevresinde pek çok tarihi değer bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Kilise Camii Kasabanın girişindedir. Sel baskınları sebebiyle yüksekte olan caminin alt pencereleri toprakla dolmuştur. 1953 yılında çıkan bir yangında binanın bir kısmı yanmış ve aslına uygun olmayan bir özellikle tamir edilmiştir. Kilise’nin Bizanslılar devrinden kaldığı tahmin ediliyor. Kale Camii, Kasabanın ortasında doğal bir kalenin üzerinde bulunan bu güzel eser, düz dam ve sade yapısıyla Selçuklu tarzını andırmakta. Köprüler; Ağa köprüsü, Döşeme Köprüsü, Nalıma Köprüsü, Akköprü, Denircik Köprüsü, Yeşildere’de bulunan köprülerdir. Akköprü dışındaki köprüler eski özelliklerini taşımamaktadırlar. Akköprü Selçuklular döneminde yapılmıştır. Şu an itibariyle yanına yapılan yeni köprü trafiğe açılmıştır. Tarihi Akköprü araç trafiğine kapalıdır. Yeşildere köyünde Camiönü diye bilinen mevkide bir tarihi hamam bulunmaktadır. Zamanında seller sonucu tahrip olmuş kullanılamaz hale gelmiştir. 1950 yılında restore edilip hizmete açılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu hamamın Selçuklular dönemine ait olduğu belirtilmiştir. Yeşildere Kasabasında bulunan ocağa, Türkiye’nin her tarafından ağrısı ve sızısı olanlar gelerek kıyılırlar. Bu ocağa sahip bulunan ailelerin soyunun İsmail hacı ailesinden olduğu ileri sürülmekte ve eskiden beri misafirperver olduğu söylenmektedir. Buranın ocak oluşu da böyle bir gezginci dervişi misafir etmeleri, bu dervişin bir müddet kaldığı aileye memnuniyeti olarak duada bulunduğu söylenir. Derviş duasında: “Ocağınız hep kül tutsun, ağrısı sızısı olanlar ocağınızda sağlıklarına kavuşsunlar” der ve o gece kaybolur. Bir başka anlatıma göre de; yine odasına misafir olan perişan kılıklı birisini görünce ona giysiler getirtmiş. Ancak misafir giysiyi almamış oda sahibinin davranışına binaen ona bir kızıl bez ve bir bıçak vererek “Ağrısı, sızısı olanları bununla avsunla” demiş. Bu tarihten sonra buraya gelenler dervişin kaldığı odada kıyılarak dualar edilip iyileşmeye çalışırlar. Ünü epeyce yayılmıştır. Bu otama (tedavi) işi, bu dervişin kaldığı odada hastanın ağrıyan yerine kırmızı bez örtülerek ve üzerinden bıçak dokunulup dua ve ayetlerle yapılmaktadır. İş bittikten sonrada tabakta bulunan tuzdan yalatılmaktadır. Yeşildere’de Kul Budala adlı bir ermişin olduğu, Kızılcakuyu yöresinde bir yere gömüldüğü, oaraya türbe yapılmışsa da zamanla bu türbenin yıkıldığını ve şimdilerde yalnızca mezarının belli olduğunu Gülcan bahsetmektedir. Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Genelde tarımla uğraşan yöre halkı arpa, buğday yetiştirmekte ve bahçecilikle uğraşmaktadır. Üretilen meyve ve sebzeler Karaman’da pazarlanmaktadır. İbrala Deresi çevresi tamamen bahçedir. Ancak baraj yapılması ile birlikte bu bahçelerin bir kısmı su altında kalmıştır. Yine de yeşil görünümünden bir şey kaybetmemiştir. Kaynak Bilgileri Derleme olup;Karamandan Com Wep sitesi ve Wikepedia Özğür ansiklopedi sitelerinden elde edilmiştir. ............03.10.2021 Araştırıp Derleyen;Resul Civcik
YEŞİLDERE GÖZELLEMESİ "KARAMAN"
Şu bizim Yunus’un köyü burası Adı Yeşildere eski İbrala Yörük Türkmenler’in soyu burası Adı Yeşildere eski İbrala Ab-ı hayat suyu Mahalle üçtür Manevi yapısı korucu güçtür İşleri toprakla yorucu güçtür Adı Yeşildere eski İbrala Sarıkaya Sudurağı as komşu Barutkavuran’la Üçbaş has komşu Otantik Taşkale Güçler baş komşu Adı Yeşildere eski İbrala Kınık Salur Yıva Avşar boyu var Kuştemurlular ve Kureyş soyu var Varsaklar’ın kanı Eymür huyu var Adı Yeşildere eski İbrala Kızıllarağini Güldere ile Gülkaya Fisandon Başharman bile Paşabağ köyü’yle kan kardeş file Adı Yeşildere eski İbrala Nalıma Denircik Kayaönü’yle İşleme danteli oya’yönü’yle Gelenek görenek saya yönü’yle Adı Yeşildere eski İbrala Yurduna sevdalı asilce duyu Özünden yaşıyor usluca huyu Yaylası Kiriçci Kızılcakuyu Adı Yeşildere eski İbrala Sayısız ören yer burada vardır Onlarca yerleşim silinmiş sırdır Verimli topraklar biraz da kırdır Adı Yeşildere eski İbrala Karamanoğlu ve Selçuklu izi Roma Hitit Bizans görüyom sizi Moğol istilası bırakmış sızı Adı Yeşildere eski İbrala Ağılönü Çimenkuyu yarendir İnsanları mütavazi narindir Gelin görün gezin derim kârındır Adı Yeşildere eski İbrala Okusun gardaşın okusun bacı Yunus’un dedesi İsmail Hacı Karaman ilinin manevi tacı Adı Yeşildere eski İbrala Ozan Resuli’ye gönül kapısı Birebir aynıdır huyu yapısı Emniyet sibobu Türklük tapusu Adı Yeşildere eski İbrala ............05.10.2021 Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancı/Karaman Fotoğraflar;Anonim Bu Şiirimi; Yunus Emre’nin Ata Yurdu, Karaman ili Yeşildere "İbrala"köyü Halkına İthaf ediyorum. Okuyup beğenen hislenen tüm dostlara Selâm olsun. |
Yürekten gelen duygulu, kimi zaman dramatik yazı dizisidir şiir.
Gönlünüze sağlık.
Tebrik ederim. Başarılarınızın devamı dileğimle.
Selam ve saygılar..