2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
528
Okunma

savaşın ahenginde unutulmuş düşlerde
ideolojik propagandaların artığı bir hayat sürenlerin sokaklarına düşen karanlıkta
yoksulluğa kilitlenmiş koca bir şehir
güneş sönerken usulca yanan
sokak lambalarının gölgesinde
her köşe başını tutmuş emperyalist zihniyet
deniz kıyısında intihara meyilli silüetlerin
valsında yiten hayatlar
işte böylesine bir şehirde sensizliğin sessizliğine büründü yüreğim
özledim hazan gibi darmadağın
eylül koğuşlarında duvarlara çizilen gökyüzü gibi özledim seni
bir tutam kanla tükürlen kırık dişler
gibiydi
avuçların göğe doğru haykırışlarım
ve döngüsünü yitirmiş güz çiçekleri
ertesinde avluya dikilen darağaçları eylüllere tutunan hazan manzarası
mazinin bir gün ertesindeyim şimdi
fidanları solduran o hazana
inat yeniden yeşerirken yüreğimin şenliğinde bir sen,,
gel kirpiğinin uçlarında esen özgürlük rüzgarlarına tutunalım
yıldızlar düşerken tam bağımsız olalım
mehtabın loş şavkında
gözlerinin şavkında yansın yüreğim ebediyen sancak gibi
sen gel ki
gürleyen kan ırmakları kurusun
sevdaya bulansın sana susamış ellerim
güz gecesinin kuytusunda demlerken çay tütünün buharında girdap olan zihnim ağlarken
sen o meşhur türkülerini söyle de dağılsın eski günlerden kalma efkarım
ve sen gel ki mavi gözlü kadın
belki unuturum kitaplarda ismi yazılmayan eylül hikayelerini...
5.0
100% (3)