Çeşme Başında
Bilmem hatırlar mısın?/Seni ilk gördüğümde henüz onbeşindeydin,
Buğday başakları misali /bıyıkları yeni terlemiş ben, 17’sinde. * Çeşme başında elinde bakraç, göz gözeydik/ Işıldadı yıldızlar. Sen mi ürkek? Yoksa! Ben mi korkak?/ Orasını sorgulayacak yıllar. * Sen; kanadı kırık bir kumru kuşu gibi / ince, Şirin ve de ürkek, Ben ise şahin /kanatlanmış sanki Ferhat gibi dağları delecek. Başın öne eğildi/ Al yazman, yanaklarına düştü ha düşecek! * Uzatırken su kabını/gönlüm pamuk tarlasında, gelinciklerle, Yudumlarken suyumu / ruhum, mor renkli lavanta kokan bahçelerde, Korktum! Bakamadım utancımdan./Sanki karanlık çöktü gözlerime. * Yine bir Ağustos akşamı harman yerinde/ karşılaştık seninle, Çeşme başında, bakraç elinde/ sevdan; yüreğimin orta yerinde Yıldızları sayarken gökyüzünde/Zühre durur bir nefes ötemde Korktum! Bakamadım utancımdan. /Gene karanlık çöktü gözlerime * Duydum ki bir gün kelebekler uçmuş/Mendil alınmış, sözler kesilmiş Neler düşlemiştim oysa, bilemedim ?/Gönlüme kor alevler düşmüş * Yine bir akşam köy çeşmesinde/göz göze geldiğimiz saatlerde, Usulca fısıldadım derdimi, ağlamaklı/yosun tutmuş çeşmeye * Sen onbeşinde, ben ise on yedisinde/Sen mi ürkek? Ben mi korkak? Nereye baksam gözlerim; yitip giden zamanı hep sorgulayacak? Hasan Taşcı |
ne güzel gelmiş dile
yüreğine sağlık
kutlarım...