CANIM TÜRKİYEMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ruhları dinlendiren bu güzelliklere ve kuş seslerine hasret kalmamak için sevelim koruyalım, yeşili, maviyi.
Fıtratı kirlenen, bozulan bir insan, en korkunç bir silahtan daha tehlikelidir. Ruhu kirlenen, başkalarına acı çektirmekten sadistçe zevk alan, mala mülke tamah eden, şeytanlaşan insanların etrafına verdiği zarar göz ardı edilemez. Yeşil ormanları sevmek, korumak dururken onları yakmak insanlıkla asla bağdaşmaz. Ormanlar oksijen kaynağımız, geleceğimiz, bütün hayvanların evi barınağıdır. Merhamet ve vicdandan, insanlıktan medeniyetten, sevgiden yoksun olanlar ancak yeşile zarar verebilir. Ağustos 2021 tarihinde Antalya Manavgat ve Muğla, Isparta ve yurdumuzun bir çok yerinde orman yangınları oldu. Ormanla beraber tüm birikimleri, evleri, eşyaları, dükkanları, meyve ağaçları, seraları, hayvanları yanan gözü yaşlı mağdur insanların bedduasını almak ormana zarar verenleri asla ondurup güldürmez. yangınları söndürmek için hayatı pahasına canla başla mücadele eden tüm görevlilerimizden ve insanlarımızdan Allah razı olsun. Ölenlere rahmet diliyorum. Ölüm hariç yaşayan herkes için çareler tükenmez. Ev de yapılır, eşya da temin edilir ama yaşanan acı yürekte hep kalır. Doğa kendi kendini yağan yağmurla zaman içinde 2-3 sene de yeniyebilir.
El-Medinetül Fazıla - İdeal Toplum(Devlet) kitabının yazarı Fârâbî, MS 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk-İslâm filozofudur. Eserinde; büyük toplum dünya, orta toplumlar milletler ve küçük toplumlar, şehirlerdir. şehirler erdemli ve erdemsiz olarak 2’ye ayrılır. Mutluluğa, huzura ulaşmak için bir araya gelip yardımlaşan, birbirlerinin hak ve hukukuna saygı gösteren, barış içinde kardeşçe yaşayan insanların oluşturduğu toplum, erdemli toplumdur. Farabi, görüşleriyle Mukaddime yazarı İ. Haldun’u da etkilemiştir. Farabi, erdemli şehri biyolojik olarak sağlıklı bir insan vücuduna benzetir. Bir vücudun her organının kendine göre görevi vardır ve bunların hepsinin sağlıklı çalışması kalbe bağlıdır. Tıpkı bunun gibi erdemli şehrin kurum ve kuruluşlarının sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışması, şehir idarecisi ve halkın ahlaklı ve kabiliyetli olmasına, herkesin toplumun çıkarını kendi menfaatinden daha öncelikli görmesine bağlıdır. İnsanın amacı mutluluk ve erdem olmalıdır. *sözlük anlamı olarak erdem; 1. ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı. 2. erdem, fazilet insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik. Erdemli davranışlardan bazıları : Dürüst olmak, vatansever olmak, Güvenilir olmak, helal yoldan çalışıp kazanmak Yalan söylememek, gayri meşru işlerden uzak durmak Anne ve babaya karşı saygılı olmak, Yaşlılara karşı yardımsever olmak, Verilen sözü tutmak, Ölçülü olmak, Emanete karşı sadık olmak. bu davranışların zıtları kötülüğe ve erdemsizliğe örnektir. Mesela yalancılık, nefret, kin, cinayet, hırsızlık, hainlik, fuhuş ve zinaya meylederek gayri meşru işlere dalarak iffetsiz bir hayat yaşamak vb. Erdemsiz toplumun 4 şekli: 1)cahil toplum(el medinetül cahiliyye):şehvet, itibar gibi değerlere ulaşmayı hayatın gayesi ve gerçek mutluluk zanneder. 2)günahkar toplum(el medinetül fasıka):günahkar toplum erdemli toplum gibi görünse de aslında bir tür cahil toplumdur, adalet ayaklar altına alınarak, güç kutsallaştırılarak toplum dejenere olmuştur. 3)değişmiş toplum(el medinetül mütebeddile):değişmiş toplum. önceden erdemli bir toplum iken sonradan değişip erdemsizleşen, ahlak dışı işler ve günahlara, zevk ve sefaya dalan toplum. 4)şaşkın toplum(el medinetül dalle):hiçbir hedefi olmayan bozulmuş, iyi olanı değil kötü olanı taklit eden toplum. Tolstoy, acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın demiş. İnsan olmak ve insan kalabilmek başka bir şey bu sözü herkesin çerçeveletip evine asması lazım. eline bir diken battığında herkes acıyı hisseder bu var olup yaşama işarettir, tanımadığımız bir kişi bile olsa yaralanan bir kişiye bir beklenti ummadan yardıma koşmak, vicdanlı olmanın belirtisidir. Yanan ormanı görüp, yolda yaralıyı gördüğü halde görmezlikten gelip duyarsız bir şekilde bir itfaiye, ambulans bile çağırmadan yola devam etmek kalbin taşlaştığının bir işaretidir. Arkadaşını, karısını, kızını öldüren, kesen, yakan insanlar hiç okul yüzü görmedi mi acaba? Bu kin, nefret niye? Ülkemizde günlerce süren yangınlara üzüldük, acıyı hissedip karınca kararınca maddi yardımlar ve manevi gönülden dualar ettik. yüreğimiz yandı. bir orman 40-50 sene de zor yetişir. Bir izmarit, bir piknik ateşi, ufak bir kıvılcım, hatta bir cam şişe ormanları kül eder. Ülkemizde ve başka ülkeler de olan bu yangınlar dünyanın ekosistemini, habitatı altüst ediyor. insanoğlunun tabiata hoyratça davranması yüzünden kara ve denizde, havada yaşamı yok edecek tehlikeler meydana geliyor.suların, göllerin, denizlerin fabrika kimyasal atıklarıyla bilinçsizce kirletilmesi balık tür ve nesillerinin günden güne yok olmasına sebep olmaktadır.Beylikdüzü’nde bir balık müzesinde görünce çok üzülmüştüm çeşit çeşit balıkların adlarının altına en son Marmara’da görüldüğü tarih yazıyordu artık o balıklardan bazısının adı var kendi yok maalesef. Yağmurun yağmaması, kuraklık, çölleşme, su kaynaklarının yok olması, iklimin, mevsimlerin değişip, sıcaklığın sürekli artması, sebze, meyve ve gıda üretiminin yavaşlayıp yok olması, sağlığa zararlı gdo’lu ürünlerin kansere yol açması, fiyatların aşırı pahalılaşması, alım gücünün düşmesi, kıtlık, açlık, çeşitli hastalıklar, kaos, su, gıda, petrol, gaz, maden, biyolojik virüs ve hastalık yayma, ilaç savaşları tüm dünya insanlarını ilerde bekleyen tehlikelerdir. insanın insana ve tabiata davranışları güzelleşmediği müddetçe sorunlar daha da katlanacaktır. ülkemizde bazı göller maalesef kurudu, sadece adları kalacak bu gidişle kitaplar da, bir de fotoğrafları. Gölleri besleyen en küçük bir ırmağa dahi set kapıldı, pancar ve meyve sulaması için çiftçiler yeraltı su kuyuları açtılar ve bu göllerin beslendiği kaynakların yok olmasına sebep oldu, salma sulama yönteminden damlama yöntemine geçilmesi çok faydalıdır, israfı önler. dağlardaki taş ve mermer ocaklarında üretim için dinamit ve diğer patlayıcı maddelerin kullanılması yer altı sularının tabana batıp kaçmasına, o su kaynağından faydalanmamaya sebep olmaktadır diyor konunun uzmanları. İnsan nüfusu sürekli artıyor, tüketim sürekli artıyor. En temel ihtiyaç yemek yemek ve su içmektir, bunlar olmayınca internet, telefon, sanal oyunlar, lüks ulaşım araçları, mermerler, akıllı binalar karın doyurmaz, yenilmez, açlığı gidermez. Sınırlı ihtiyaç maddeleri ve açgözlü insanlık nereye gidiyor? Vakti, gıdayı, suyu, yeşilliği heder ve israf etmeyelim. Kirlenen dünya ve ruhlar. Ruhu günah kirlerinden tövbe ve gözyaşıyla arındırmaktan işe başlamalı. Doğayı ve bütün canlı cansız varlıkları Allah’ın bir emaneti görüp onlara karşı iyi davranmak, vicdan, merhamet ve ahlakı ilke edinmek lazım. Rabbim vatanımızı, insanımızı her türlü felaketlerden korusun, cennet ülke Türkiyemizin değerini çok iyi bilelim. Orhan ŞENTÜRK |
Selamlar