LEYLÂ
Leylâ
Görsem uykusuz görmesem uykusuz Bilmem ki neden gönlümün bahçesi bu kadar susuz Leylâ evim , delilik sırrımdır Boz bulanık dehlizlerde yanık tuğlalardan kurulmuş Kim bilir bu gece hangi yıldızın koynunda Zühre ile uyumuş Leylâ İsmail’in göğsünden fışkıran zemzem Leylâ bir kuyunun başında Yûsuf’a merdiven Leylâ Uhud’da Hendek’te Hayber’de Ali ’nin Zülfikâr’ı Leylâ Süleyman’ın veziri Bir ulu karınca nazarı Leyl içinde kaybolmuş Ekmeğim suyum mayam Hamurum Leylâ ile yoğrulmuş Bir serap belki sanrı yahut rüya Uyanıkken tutunduğum Mekke’ nin sıcağında donarken ayaklarım Leylâ ’nın ayazında kavruldum Gönüldedir yaram işte , Vuruldum! Leylâ gurbetim vatanım yurdum ... Bütün an ve zamanda görünen yalnızca Leylâ Duyan da Leylâ’yı âdemden sanır Leylâ kavuşma umudum Leylâ bitmeyen baharım Leylâ iki göz bir dudak Leylâ katrede ummandır Aşktan üfürülmüş ruhuma Leylâ harmandır Onunla gönlüm düğün evi Leylâ ömrüme dermandır Câhide |
Leyla'nın diyarında dost bağına davet edilmek de güzel diyor tebriklerimle sevgimle selamlıyorum...