Ezan sesleri geliyor penceremden İnce hastalığa tutulmuş bir kadının hıçkırıklarıyla karışık Alıp götürüyor beni bir garip serçe Düşüm bekliyor sanki buna alışık Yıl kaç bilmiyorum ama mevsim ilk bahar Bir tavan arasındayım önümde bir aynalı sandık Dudu kalfanın ben arayan yumuşak sesi Sandığın kilidi paslı kapağı kırık
Bir abla vardı evde bir sessiz gölge Mendilleri ıslaktı gözleri yaşlı Karşılaşırdık gün aşırı karanlık sofalarda Öperdi koklardı bana deyip ’ince nakışlı’ Dudu kalfa zor alırdı beni elinden Derdi ’ayol bitireceksin oğlanı kem göz bakışlı’ Abla ufalıp kaybolurdu loş odalarda Bir ince ağıt duyardım ’Yemen’li Muş’lu’
Hiç unutmam sofaya son çıkışımda Ablayı görmüştüm aynalı sandık başında Sırtı dönüktü bana sandık açıktı Bir hüzün vardı Sandıktan bir eski resmi eline alışında Fısıltıyla konuştu resimle saatlerce Çok sonra beni gördü geriye bakışında Usul usuk yanaştım bende baktım resime Sanki kendimi gördüm yirmi yirmibeş yaşında
Bir gün yaylı ile gittik Abdülselam Çiftliği’ne Yanımda Dudu vardı,Dedem ve Babaannem Konaktan ayrılırken son kez baktım geriye Abla penceredeydi,yarı açıktı perdem Bir beyaz mendil gördüm bana doğru sallanan Gözlerim yaşardı mı yaşarmadı mı bilmem Lakin lavanta kokusunu hala hatırlıyorum O kokuyu yüreğimden,gönlümden hiç silmem
Ilık bir Eylül sabahı döndük yine geriye Sessizce başladım bir leyli mektebine Ablayı aradım evin tüm odalarında Yasaktı soramadım konak sakinlerine Aynalı sandık bile yerinde yoktu artık Bir kilit vurdu kalfa tavanın girişine Ablayı sorup durdum gizli gizli her zaman O lavanta kokulu sofa köşelerine
Sonra hızla büyüdüm mazide kaldı hepsi Sırayla dedem,ninem,bir gün konak yıkıldı Çamlıca yollarından yaylılar geçmez oldu Dudu Kalfa Samatya’da bir göz eve tıkıldı Gittikçe dedemle ninemin mezarına Gözlerim hep isimsiz iki mezara takıldı Kim bunlar diye sordukça zalim Dudu Kalfaya ’Ah! ..Kuçuk Bey...’ diye inler uzaklara bakardı
Çok sonra küçük halam anlattı hikayeyi Yemen’de şehit düşen Binbaşı Ekrem Beyi Abla bir Gürcü kızı ve fakir bir beslemeymiş Ailem benden saklamış yıllar boyu herşeyi Meğer ben bu aşkın yasak bir meyvesiymişim Dedem layık görmemiş bana böyle anneyi
Dudu Kalfa bile annemden kıdemliymiş İki yaşına kadar annem beni görmemiş Bir gün şehitbabamın ölüm heberi gelmiş Dedem anneme beni görme iznini vermiş Buna karşılık annem namus yemin etmiş Ölene kadar bana asla oğlum dememiş
Konaktan ayrılışsa meğer bir vedalaşmaymış Annemin tam iki aylık bir ömrü kalmış Gerçeği öğrenince kızamadım o iki sevgiliye Biliyorum artık dönmek mümkün değil geriye Bir kez olsun onlara Anne Baba demedim Aynalı sandık inan seni bile özledim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
O İKİ SEVGİLİYE şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
O İKİ SEVGİLİYE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Konaktan ayrılışsa meğer bir vedalaşmaymış Annemin tam iki aylık bir ömrü kalmış Gerçeği öğrenince kızamadım o iki sevgiliye Biliyorum artık dönmek mümkün değil geriye Bir kez olsun onlara Anne Baba demedim Aynalı sandık inan seni bile özledim
Saygımla