SEN EY YABANCI!
Yalçın kayalardır, hüzün dağların
Kovukları derin uçurum, yar. Yaşlı kartallar tünemiş, dost tutmuş. Ağır cüsseleriyle sinmiş. Kanatlarında sancılar. Yanaşmış, demir atmış bir gemi Dökülmeye başlamış armalarından Tatlı özlemleriyle pas tutmuş Açık ara uzak armuzlarından. Işığı söndürülmüş, Şen şakrak... Bi haber tayfalarından. Yorgun düşmüş sahiller, ıssız limanlar. Kumsalda cılız beste çalar. Aşktan çatlamış bordaların yüzeyi Yas tutmaz anılar... Eski tufanlarına yanar. Uzak diyarlardan gelmiş sen ey yabancı! Anlatırsın hoş anılarını, dinleyenin yok. Tadı kaçmış damaklarından bal dökülür. Boğulur fırtınalarında hisli duygular. Kıpraşır müjgânların… Yıldızlaşır ağlaşır. |