MERDİVENLERİnsanoğlu, her gün birbiriyle dalaşır. Basamak, basamak, çıkılan merdivenler, Arı bir nebze bal için, çiçek dolaşır, Nefes nefes, yorgun yürünen merdivenler. Ya ben bunca ömrü nerelerde harcadım, Hangi çiçekleri koklayıp kirletmiştim, Nice merdivenleri koşarak çıkmıştım, Bir yuvarlanışta indiğim merdivenler. Seni düşmemek üzere çıkmak isterdim, Düşersem, neye uğradığımı bilemem, El öpen dostlarımı yanımda bulamam, Sizi çıkarken düşersem, ey merdivenler. Sizi çıkan, çıktığı gibi iner derler, Çıkarırlar, nefislere köle ederler, Pasta biter, çatal-bıçak teslim giderler, Sizi kavgasız çıkmalı, ey merdivenler. Bazen rüzgâr uçurur, zirveye bırakır, Zirve gözü olan, merdiveni kaldırır, Çıkış hızıyla aşağılara düşülür, Sevinen beyler, kahkahalardan bayılır. Sizi merdivene çıkaran rakip görür, Bir darbede alaşağı etmek isterler, Koltukları merdiven başı kalmalıdır, Onlardan başka dev yoktur, ey merdivenler. Ey merdivenler aheste, aheste çıksam, Nefes tıkanmaz, basamakta yorulmazdım, Şaşa ile sarhoş etmezlerdi, dostlarım, Sizde ne anılar yüklü, ey merdivenler. 7/6/2001 |