ACZİYETNÂMEO’nu gönder artık Allah’ım Tefessüh etmiş kan yalayıcı beşeriyetin üzerine İnsin perde perde nûr-u Nebî Nemâ bulmadan çürürken dalâlet çirkefinde Yüreğime emanet mukaaddesâtımın çekirdeği Tutuştu Tarûmâr oldu alın çizgimde heyhât Ne hânım kaldı ne hânûmanım Yâ Râb İndi ehl-i İslâm’ın çehresine Cehiller’in o hâyâsız arsız gaddâr sillesi Ebû Muttâlib’in rûyasında Şark’a ve Garb’a budaklanan o kutsî ağaca İlahî vahyin henüz inmedi mi Sâfâ’dan Merv’den versin muştusunu melekler Milâdları hasrete râm eden o kutlu an-ı vuslatın Özleminle kıyama durdu arz Rükûda dağlar Alnını vurup sücûda Buhurlu gözyaşlarıyla ıslatırken mahlûkâtın alemini arş Z’amanın sinesinde inkıtâ buldu Vuruldu böğründen vus’âtsız sabırlar Saymadım Visâle vâsıl olan bu kaçıncı kervan yâ Râb Bîdâvet dayandı ecelin kapısına gözleri kan çapağı sâbiler Ebvâ’nın Öksüzü’ne hicretimin vakti henüz gelmedi mi Umeyye bin Halefler zûlmet sahesinde yine Tevhîd için Kızgın kumlarda ilmek lime eritmekte ten kefenini Bilâller Müstekreh bir ummânı Eblehâne kulaçlarken mühmel mübrem değerler Bulutları parsellerken sahipsiz sayhalar Çatladı kölelerin yüreğinde Efendisinin şefaatine teşni tüm damarlar Kurudu bitti parmakuçlarımda atan can Firâkı kucaklayan zindanlara sürgünüm daha bitmedi mi Ukaz Panayırı’nda ifşa etsin peygamberliğini Kuss ibni Saideler Tartaklansın nâhak yere Tahkir edilsin yine O Rehber’in izini süren tüm Ebû Zerler Güneşi kamaştıran Nûr’un peyki olup Sa’dlar’ın rüyâsına girerken Aliler Zeyd İbn Hariseler Tâ Hâ sûresiyle Hilmi bulsun katı kalpli Ömerler Râb Râb Yâ Râb O bîemsâl misafirin gelişiyle şereflenip Tekbirlerle sarsılırken Mednetü’l Resûl Bed bir dûâyla Kızgın kumlara fersah fersah gömülmeyi Asrın şürekâları hakketmedi mi |