Garip kervanlar
Garip kervanlar
sus pus heder etmiş geçen yılları yıpranmış bedeni çürük kolları kendi bilmez kim bilir ki halleri bileti kadere kesmiş gidiyor doğru söyle gitmez ağam hoşuna demir döver göğüs gerer kurşuna sarp yollarda diz çöküyor boşuna gün yirmi dört saat takmış gidiyor boyun kıldan ince arzu haz değil titriyor ayaza temmuz yaz değil dört yan açık kümes tilki az değil çürük tahta çivi çakmış gidiyor insan doğar nasıp Allahtan gelir kime az kime çok elden ne gelir günden güne yetmez eldeki gelir hak hukuk deyince esmiş gidiyor Ahmet Coşkun |
Kaleminize sağlık.