duygu yoğunluğu içinde derin vurgular ve anlamlar dolu çok harika bir şiirdi dost kutlar esenlikler dilerim...

bu şiire yorum yapacak kadar ermedim
deniz derya olmuşsun dost
kaç günde yazdın bilmiyorum
alkışlıyorum sadece
elimden bu geliyor

kutluyorum yüreğini bilincini - sağlıkla kal...

ÇİNGENE ANİMASYON’UM

IX. teori: hepsi birden olmasa bile bir çoğunun aynı anda ya da bir birbirine yakın zamanda olması ya da bir birini tetiklemesi ihtimali, hepsinin ayrı ayrı olma ihtimaliyle eşit olasılık bence...

İçinde bulunduğumuz dünyanın şu beğenmediğimiz halleri bile kötünün iyisi oluyor bu durumda... Ama korktuklarımızın da ayak sesleri bugünden yarına doğru yol alıyor..

Yani her hâlükârda ne kadar erken göçüp gidersek içinde bulunduğumuz zamandan o kadar az korkuyla yaşamış olacağız...

Dünyanın tadını çıkartmak için ve hazır yol yakınken çingeneler gibi bohem yaşamak lazım belki de... Günü birlik, nerede odun, orada çadır ve ateş... Belki de büyük savaştan sonra budur olacak olan...

BU BİR TATBİKAT DEĞİLDİR

Kazanın suyunu kaynatan liderlerin hepsi mahalle kabadayısı. Hepsi bir başkasına güveniyor. Çocukların "benim babam senin, babanı döver" demesi gibi bir hal var heriflerde...

Bombanın fitili çok uzun zaman önce ateşlenmiş halde, ramak kaldı patlamasına ve ateşi körükleyen de arka arkaya sıraya geçmiş durumda bekliyor yapacağı hamle sırasını...


GÜVEN

Üzerinde çalıştığım "Savaş Memak Meselesi" şiirimden bir alıntı bırakayım istedim bu bölüme:
---------------------
Ol demiş Tanrı
Oluşmuş dünya
Bir türlü olgunlaşmamış dünya
Hâlâ ham
Ve masal başlamış

Sonra insana ol demiş
İnsan olmuş sonra
Ama insan olamamış insan
Hâlâ çiğ
Hâlâ kart
Kaç asır oldu pişemedik hâlâ

Sonra adamlar belirmiş
Şık giyimli yaldızlı entarili adamlar
Ardlarında orduları
Başlarında ışıl ışıl metal halka
Ellerine aldıkları beyaz güvercinleri salıp göğe
Altın kakmalı eğerlerine koyup yağlı kıçlarını
Binip atlarına gitmişler
Bakakalmış biat edenler
Özgürce uçan güvercinlerin ardı sıra
Hem hayran hayran
Hem aval aval

O şık giyimli adamlar gidip şatolarına
Giyip has ipek entarilerini
Ve alıp ellerine kadehleri
Suratlarında tebessümle bakmışlar keyiflerine

///
Çünkü
Kainatın saati her zaman ölüme çeyrek kaladır
Yaşamın hep bir telaşı vardır insan omuzuna denk
Çünkü randevusu vardır ölümün
Tanrı emriye doğmuş olanı
Tanrı emriyle yok edeceği güne dek
///

Yıllar boyunca yollar tepen bitkin atlılar
Boylu boyunca yatan geçmişlerinin yanına oturup
Kırmışlar dizlerini
Kınalı elleri kan lekeli
Bakışlarında teslim olmuş bin şükür
İman etmişler ölmeye
Ölmek için öldürmeye
Ardından hamdolsun bugün de ölmedik demişler

Gün gelmiş
O şık giyimli adamların kıyafeti şekil değiştirmiş
Entarileri kısa kıçları hala kocamanmış
Ama biat edenler hala beyaz güvercinleri beklermiş
Başları havada
Aval aval hâlâ
Bir müddet sonra


Sonra o şık giyimli adamların kıyafeti yine şekil değiştmiş
Atların yerini başka araçlar almış
Entarileri kısa kıçları hala kocamanmış
Ama biat edenler hala beyaz güvercinleri beklermiş

-----------------------

Bu böyle başladı böyle de bitecek anlaşılan....
----------------------

MEZBAHA

Kazanan tek taraf silah ve ilaç tüccarları oluyor sadece... Diğer kazandım diyenler sadece tabağı sıyırmakla yetiniyor...

Ve evet dünya bir kaleydoskop değil, bildiğin mezbaha... Kıyımın sonu yok.

Herkes kapitalizmin uşağı olmuşken kime güvene bilirsin ki usta? Bütün iyi niyetli, insancıl ideolojiler bile yönetenlerin insafında, ister dini olsun, ister komünist. O kıç o şatafatlı koltuğa değince ne hikmetse kimse bırakmak istemiyor. ne amaçla gelirse gelsin.

Ben bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü bilirim, o koltuğun hakkını veren...

Buraya bugün paylaştığım şiirden alıntı yapmak istiyorum. Aslında bütün izimler faşizmin farklı versiyonlarıdır. Yani amaç değil yöneten kişi anlamında

kâh yoksulluğa
kâh hainlere ve masonlara
en çokta politikacılara sövecek
(pezevenkler ve sıbyancılar dahil)
kâh amerikaya çine israile
ve bilimum dış güçlere sırayla beddua yollayacak
kâh insanlığın suratına vuracaktık
aslında bütün izimlerin birer faşizm olduğunu
kâh gönül zenginliğimizi pay edecektik
gönülden bi'haber
hayatın insan geçinen orospularına
(çocuklar, ihtiyarlar ve hayat kadınları hariç)


KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

Belki de dünyanın bu hale gelmesinin sebeplerinden biri de yönetenlerin hep yüksekte, yönetilenlerin de hep aşağıda olmasıdır.


ÖNGÖRÜ TESTİ

II + III + VI diyorum ben. Ötekiler çok ütopik şu an için. 100 sene sonra dünya ayaktaysa ve bu şiiri bir okursa kesin I+ IV+ V der muhtemelen...

////////

Özetle:

Gecenin şavkında
Bir çıkıp bir kaybolan yakamozlar misali
Bir varmış bir yokmuş ‎kalan ömrümüz
Muhtemelen ikindi dolaylarında
kuytuda kalmış bir günebakan
Ya da kuşluk vakti nöbetçi bir süvari gibi
kıl payı yaşayıp da gece gündüz
yatağında huzurla ölen yok henüz

Az değil mi bu hayat bunca emeğe acıya
Hiç kimsenin ölesi gelmemişken daha

----

Diye daha önce yazdığım bir kıta bırakayım ve gideyim artık. Başkalarına da yazacak bir şeyler kalsın.

Şiirin açtığı sohbet ortamı da böyle oluyor demek ki. Yazdıkça yazdıran şiir için teşekkürler. İçimi döktüm bayağı bir:)

Sevgilerimle, esenlikler diliyorum.

Şiiriniz oldukça uzun . Bravo size. Dünya'mızın sonunu çoktan seçmeli teorilerle güzel açıklamışsınız. Ve yaşlı Dünya'mızın geçirdiği binlerce felaket, milyonlarca ölüm ve din adamları , siyasiler, sanayiciler, kapitalist sistemde buluşmuş. Birlikte dünyamızın sonunu hazırlamışlar. Ve savaş tanrıları dünyayı yeni felaketlere hazıtlamak için durak bilmeden çalışmışlar, düşünmüşler. Çingene kadın felaket'in habercisi bir kahin gibi hıyarıni yerken tarlada, tek başına halinden memnundu. Kartal kaplumbağı atarken kayalara zevkten dört köşeydi. Milyonlarca insan bir hiç uğruna ölürken, bazıları ellerini uğuşturuyordu.. Ve Dünya kendı kaderini kendi çiziyordu. İnsanlık ölürken. Ben yaşaşasın hayvanlık diyorum. Belki daha güzel olurdu hayvanların dünyası. . Kaleminize sağlık.