Geceye bir duâ bırak 🌸Şiirin hikayesini görmek için tıklayın DOĞRU DUA ETMENİN ÖNEMİ
Dua, Allah (c.c.) ile kul arasındaki irtibattır. Dua ederken kabul olmasını isteyen insan, Allah’ın (c.c.) tüm isteklerini kulak ardı ediyor ve hiçbir farzı yerine getirmiyorsa, salih amel işlemiyor ve sadece bencilce istiyorsa o duanın çok hükmü olmadığını bilmesi gerekir. Elbette kimin duasının kabul olacağını ancak Allah (c.c.) bilir fakat ayetlerden ve hadis-i şeriflerden yola çıkarak duanın kabul edilmesi için riayet edilmesi gereken hususlar vardır. Duasının kabul edilmesini isteyen kullar; Duadan önce tövbe ve istiğfar etmelidir. Günah işlemiş, haramlardan uzak durmamış ve tövbe edip hatadan dönmemiş bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) şu hadis-i şerifi oldukça dikkat çekici ve anlamlıdır; “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, ‘Yâ Rabbi, Yâ Rabbi’ diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?” (Müslim, Zekât, 65; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an, 3) Kul dua ederken duasına Allah’a (c.c.) hamd, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) salât-ü selam ile başlanmalıdır. Dua eden kul bu duasını yine aynı şekilde salât-ü selam ve Allah’a (c.c.) hamd ile bitirilmelidir. Fudâle b. Ubeyd’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre; “Resûlullah (s.a.v.), mescidde oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: Allah’ım beni bağışla, bana acı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), ‘Ey namaz kılan, acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salât ve selam et, sonra da yapacağın duayı yap.’ Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamd etti ve Peygambere salât ve selam getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), o kimseye: ‘Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.’ dedi.” (Tirmizî, Deavât, 66; Nesâî, Sehv, 48) Dua eden kişi duasını içten ve tevazu ile etmelidir. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır; Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. A’râf Sûresi, 55. Ayet Dua eden kul, duasında ısrarcı olmalıdır. Bir mümin, duasının kabul edilmesi için sabretmeli bu hususta aceleci olmamalıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.) bununla ilgili olarakşöyle buyurmaktadır; “Sizden herhangi biriniz ‘dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek acele etmediği sürece duası kabul olunur.” (Tirmizî, Deavât, 12) Dua ederken hem Allah’tan (c.c.) umudu kesmeden hem de O’ndan korkarak umut ve korku içinde dua edilmelidir. Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde bununla ilgili Allah ü Teâlâ (c.c.) şöyle buyurmuştur; “Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” Enbiyâ Sûresi, 90. Ayet
|
Kaleminiz kelâmınız daim olsun
Saygılar