MAHSULAT-I DERYA
tel örgülere takıldı
maktulün elleri mendil tutan halay başı ellerin kana boyandı bir kaç damla kan bir paçavra bez ve bir ölü bıraktık tel örgülerde kaçtık sonu deniz olan dar sokaklara begonviller duymadı nefesimizi kaçtık kediler tedirgin oldu akşam ezanı okundu eski bir sandala attık yorgunluğumuzu martılar okşadı saçlarını ellerimden önce ilk ve son gibi öptün o an yıldızları örttük üstümüze uyuduk mahsulat-ı Derya gazetesinin sayfalarını örttüler cesetlerimize uyandım su aradı ellerim yürüdüm duvardaki resmini öptüm dudakların sıcaktı |