üzüm salkımı
Baykuşlar ötmeden önce
Uyumaya çalışırdım ben Çoban yıldızına bakarken Çok uzaklarda bir evde Rüyalarımdan ... Kömür yüklü katarlar geçerdi.. Ayva ısırığı zamanlardan kalma Günlerimin hüzünlü yayınına dokunmak isterken Gazoz kapağı dizerdim demir raylara Ardından.... Çağırdım güvercinlerin hiçbiri Konmazdı saçlarıma ... Babamın geldiğini tütün kokusundan anlardım Ve Annem çay bardaklarına demli şefkatini katarken Kader kırışığı yüzünde ki acının Sebebini hiç sormazdım... Ben ha bire kurbağa taşlardım o yıllarda Ispatan yolardım dere kenarlarında... Ben kızıl çekirgeleri toplardım ceplerime Ağustos sıcağında ... Ve bilirdim .... Kuşlar hangi çalıya yuva yapar Yılanlar hangi kayanın altında saklanır Dutlar hangi mevsimde dökülür Kozalaklar ne zaman içini döker Bilirdim ... Leylak morunun kokusunu Sümbüllerin naifliğini Menekşenin utangaçlığını Ve gülün kanatan dikenini ... Çiğ damlası düşmeden önce Uyumaya çalışırdım ben Ekmek yanığı , buğday kırığına benzeyen bir evde Sonra sabaha karşı çakallar ulurdu Keklik tepeliğinin diğer yanında Güneş küfür etmeden doğardı Acı çeken Coğrafyaları andıran yüzüme ... Tahta sandalyenin gıcırtısı kulağıma çarparken Babam kaçak çay içerdi Ölümün ayak seslerini beklerken.. Anam yufka hamurunu hazır ederdi akşamdan Ablam bal kabağı koparırdı tarladan.. Bu kanalizasyon kokan şehre esir düşmen önce Uyumaya çalışırdım ben Yeşil sabunla yıkanan çarşafların üzerinde Asma yaprakları üzüm salkımları girerdi rüyalarıma .. İstanbul .. 4 nisan 2021 pazar ... |