Özledim
Henüz alışmadım beton dünyaya
Arıyı, peteği, balı özledim Bazen traktörle bazense yaya Yaylaya gittiğim yolu özledim Ala şafak oba olur ayakta Bazlama pişirir ninem ocakta Kimi çayırlarda kimi koyakta Çobanın güttüğü malı özledim Yahyalı dağları ardıçla meşe Çocuklukta kaldı doyulmaz neşe Oynadık sokakta kardeş kardeşe Yemyeşil çağlayı, dalı özledim Topraktır çiftçinin derdi dermanı Ya nasip diyerek vurur tırpanı Dedemin sabırla rızık zamanı Harman savurduğu yeli özledim Geniş düzlüklerin yeşil özünde Kara demlik tüter tezek közünde Anamın şükürle suyun gözünde Sofraya serdiği çulu özledim Sessizce kar yağar bizim vâdiye Mevla’dan bizlere beyaz hediye Çocuklar kayıp da düşmesin diye Buza döktükleri külü özledim Tertemiz sayfaya yazarlar yazı Bazen sevinç taşır bazen de sızı Postacıyı bekler erkeği kızı Zarfın üstündeki pulu özledim Nice sırlar dolu aşk bâdesinde Yurdun destan dolu her beldesinde Uzun kış gecesi köy kahvesinde Ozanın vurduğu teli özledim Sevgiyle sabırla ilmeği atan Hânelerimize bereket katan Evladı gönlünde şefkatle tutan Kınalı, nasırlı eli özledim Ustalar evleri kerpiçle örer Sabreden yürekler murada erer Ocağa gelenler edeple girer Tahta kapıdaki dili özledim Köyü, kültürünü unutma aman Vatan sevgisinin kaynağı iman Fani saltanata erdiği zaman Özünden kopmayan kulu özledim |