AH BE SEYİT ONBAŞI
AH BE SEYİT ONBAŞI
Çoktular , kalabalıktılar, Ve lakin korkaktılar. Gecenin şafağında, Yani körkaranlıkta, Sürdüler kara gemilerini. Çanakkale boğazına. O boğaz ki geçilmezdi. Azgın emperyalizme bu ülke verilmezdi. Seyit Onbaşı, Yaşı yirmi altı Sırtladı tam iki yüz on beş okkayı Tökezledi ayağı, yılmadı Seyit Ali Dalağı ha çatladı, ha çatlayacak, Düşman gemilerine baktı . Yerleştirdi top mermisini Ocean ne kadar büyük, ne kadar da parlaktı. Denizden balıklar fırladı irili, ufaklı Analar yol gözler kara duvaklı Yaşmakları ıslandı göz yaşlarıyla, Ne en ufak bir korku vardı yüreklerinde. Ne de çatlak dudaklarında. Tek düşünce oldular, yumak yumak. Sıkılmış yumruklarını, emperyalizmin kafasına vurmaktı. Son yumruk Seyit Ali oldu. O yumruk ki Anadolu’da duyuldu. Düşmanın yırtık sesi Soğuk sularda boğuldu. Ah be Seyit Onbaşı At yok, öküz yok, bahçe ile toprak yok Odun kesmiş satacak Karnını doyuracak. Hamallıktan çok çekti. Öksürdü derin, derin Koca adam gün be gün eridikçe eridi. Ölüverdi aniden Hastalığı veremdi. Ömər Yalçın 18 Mart 2021 |