HAYALOĞLU ’’ H A Y A L ’’ OLDU!
Usta şair
Güçlü bir kalem Dağ gibi yüreği O Yusuf Hayaloğlu Azrail seni de aldı aramızdan Keşke mısralarında olsaydı ölüm Bedenin yatmasaydı toprağa Şimdi bir şiirini okumaya yok gücüm Mekanın cennet olsun üstadım 3 Mart sabahı Gazete de çıktı üç satır yazıyla Yusuf Hayaloğlu öldü Gözlerimi ovuşturdum Hayal sandım İçimden olamaz dedimse de Gerçekti beynimden vuruldum Ah şairim ah üstadım Beyaz kefeni sana da mı giydirdiler O dar tabutun içinde Seni nasıl da götürdüler Artık sen yoksun öyle mi Kalemin düştü mü yani elinden Bir daha şiir yazamayacak mısın Yani şiirden kim anlayacak Senin anladığın kadar Görkemli sakalın Kesmeyecek, kestirmeyeceksin Ve görkemli mezar taşların Bu gün sen üşüyeceksin Artık kalemin elinde değil üzüleceksin Hepimiz birer yolcuyuz aslında Ama sana yakıştıramadım ölümü üstadım Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor Gözlerim ağlıyor Ömrün gitti Hüznün girdi canıma Bitiriverdin yaşam hikayeni Belki de yarım kaldı şiirin sayfada İşte gidiyorsun Bir çelme atamadın Azrail’e Neden karar verdin canını vermeye Dişim ağrısaydı da duymasaydım ölüm haberini Cam kesseydi şiir yazan parmaklarımı İlhamım gelmeseydi Ölümün olmasaydı üstadım ‘’ Vakit tamam Bu incecik bir veda havasıdır’’ Cansız bedenin bendeki kanayan yarasıdır Kalacak beynimde dizelerin ‘’ Hani Benim Gençliğim Nerde ‘’ Vay be Rıza Sonunda sen de düşüp gittin azrailin peşine Öğlen kahvede söylediler Rıza öldü dediler Ne kolay söylediler Sanki dev bir taş ocağını Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler Ah dostum o kocaman gövdene O beyaz kefene nasıl kıyıp giydirdiler O zalim tabutun tahtalarını Senin üstüne nasılda çivilediler ‘’ ‘’ Ah ne fayda, ah ne fayda Kefen beyaz ah ne fayda Meydan kalır, meydan kalır Yiğit ölmez, meydan kalır ’’ Ardında yas bıraktın Ağlayan dostlar, ve bir eş bıraktın Sol yanın boş artık Neden bu hayata küstün Veda ettin bize Bilemedim Not: 3 Mart 2009 yılında Akciğer kanseri nedeniyle vefat etti |
Emeğine yüreğine sağlık
_________________________________Selamlar