YOKLUĞUNA KAHREDİYORUM SESSİZCEKalbimin güney sahilinde yeşeren sevgi ağacım, Gidişinle parktaki ağaçların yemyeşil olan yaprakları, Denizin uçsuz bucaksız üzerinde martıların kanat çırptığı maviliği, Yokluğunda,yüreğimden damlayan kanımla kırmızıya boyanıyor.. Ağlıyorum gidişine, gözlerim kan çanağı misali,yorgun. Yüreğim kurumaya yüz tutmuş bir göl gibi,hüzünlü, Haykırsam sesim duyulmaz oldu gidişinle.. Beni mutluluğa boğan o semt savaşta viraneye dönmüş yıkık dökük sessiz bir harabe gibi, Bana yasaklı. Yoksun o semtte,orası bana anılarla dolu bir cehennem oldu, Gidemem. Sahili düşünemiyorum, Yürüyemem, ayaklarım diremez beni düşerim, Bir avcı tarafından yaralanmış bir pelikan misali.. Kıratlı bir hayal oldu,giremem, Parktaki banklar senin oturmana hasret. Parke taşlarıyla döşenmiş yürüyüş yolu, Seni özler oldu.. Gidişin zehirli algoritmaların bileşkesi gibi, Her düşünceme ayrı bir zehir zerk ediyor, Senli,aşk dolu yorgun damarlarıma, Öldüreceği yerde cehennem ateşi gibi yakıyor bedenimi. Sensizlik. Anılarımın depreştiği her yerde,yüreğim acıyor, Kalan ömrüme zehirli hançerler saplanıyor sanki. Gözlerimden akan her damla yaşla adını yazıyorum yollara, Yokluğuna kahrediyorum sessizce… 15-08-2020 Niyazi Çelik |