DARGIN MISIN OĞUL
Köyün yazları köyde kışları gurbette geçirenler vardır. Gurbete çıkanlar genelde Mersin, İzmir illerinde çalışmaya gider. Mersin’e gidenler narinciye bahçelerinde çalışır, İzmir’e gidenler kireç ocaklarında.
Gurbete çıkanlar, gurbete ilk ayak bastıklarında ilk mektubu yazarlar. ‘’ Başıma bir iş gelmeden geldim, çalışmaya başladım. Ben iyiyim.’’ Sözde iyidir. Barındığı yer bir tahta baraka. Üç öyün yediği kuru ekmek. Akşama kadar salladığı balyoz. Yüz ayaz yanığı, el nasır yarası… Mektubu alan ananın keyfine diyecek yoktur. Sanırsın oğlu sarayda. Ya mektup alamamışsa bir kurt düşer içine ‘’ Ya oğlumun başına bir şey gelmişse?..’’ Hesap beyinden sorulur. Sanki beyinin elinde çare var? İşte bizim Çolak Hasan da oğlundan mektup alamamış. Teselliyi şiirlerde aramış. (Oğlum İzmir’e gitti üç ay mektubu gelmedi. O sıralarda yolda bir kamyon devrildi. İçimizi bir şüphe aldı. Ben de oğlumdan sebebini sordum.) Dayanamam kör ananın nazına Hasret kaldım iki satır yazına Vakit bulsam geleceğim yanına Mektubun gelmiyor dargın mısın oğul Anan şeytan oldu küplere bindi Yollarda bir kamyon devrildi dendi Haberin aldıkta şüphemiz dindi. Mektubun gelmiyor dargın mısın oğul Seni çok mu üzdü gurbetin zoru Sırtından gitmiyor inlerin tozu Ağlarken çıkacak ananın gözü Mektubun gelmiyor dargın mısın oğul Çok bekleme oğul vakitler geldi Haberin aldıkta yüzümüz güldü Yal gibi suları buz gibi oldu Orada haberin alınca oğul Kışın ektin kaldırmadın harmanı Bulunmaz mı fakirliğin dermanı Dört senedir göremedin kurbanı Mektubun gelmiyor dargın mısın oğul Çolak Hasan ( Hasan Songur- KAZANCI) |