SıkıNtı
SıkıNtı
sen bana bir nefes ver karnımın üstünde bir ağırlık içinde bir hiç karın ağrısı çektikçe nefesini şişiyorsun ben nefes alamıyorum kabusun olsa gerek pazar yeri döküntüsüyüm meyvenin çürüğü sebzenin eziği biraz el değmişlik biraz kum çamur iç organlarım işte öyle döküntü böbrek taşım oynuyor diş çürüğüm ciğerlerim cıvan delikanlı değil aklım avare kalbim divane imreniyorum şu devasa binalara o binalardaki koca mağazalara önlerinde park eden havai arabalar küçükken bir bisikletim vardı üçlük o benim ilk ve son aracım oldu nedense direksiyon korkusu var alacak kadar param olsa da kızıyorum şu para hikayesine her halde hiç sevmedim ondan mesela takas olabilirdi pazarlar hanı yumurta versem sen elma versen ben akşama kadar duvarın ördümse beni bir gün sırtında gezdirsen yollarda emeğe çok bozuluyorum tartıya gelmiyor birde artı değer demişler faizi olsa gerek faiz dedim de bankalar geldi aklıma kârına zarar milyoncuklar hikaye ya canına kıyanlar varmış hadi canım insan otlansa doyar şu güzel memlekette demi efendim bunlar var ya sıkılmaz Ahmet Coşkun |
Dualarımla selamlarımla her daim