SİMİTÇİ ÇOCUK
Dur çocuk, acelen ne , neden kaçıyorsun ?
Boşalttın mı yoksa, cüzdanımın içini ? Maaşım vardı benim, çaldın mı yoksa? Yakalarım seni kaçma. Nasıl da korktun ama; duruverdin. Hapse attırırım seni, hiç de acımam. Tastamam duruyor hepsi, eksilmemiş. Sadece sana simit almak için uzattığım beşlik, üzerini de cebime atmıştım zaten. Belli ki bakacak zamanın olmamış içine. Görseydin bu kadar para olduğunu, getirmezdin geri; öyle değil mi ? Al bakalım şu bozuklukları; senin olsun. Sen beni sevindirdin ya, sen de sevin. Utanma, korkma , al diyorum sana, şikayet falan etmeyeceğim işte, söz. Beğenmedin mi, az mı buldun yoksa ? Emekliyim oğlum ben, fazlasını bekleme. ‘’ Bakın beyefendi : Ben çok yoksul bir çocuğum, evet. Fakat asla hırsızlık yapmadım, yapmam. Babam da çok yoksul; doğrudur. Annem de belki bu yüzden gitmiştir. Yine de biz çalışır, emeğimizle yaşarız. ‘’ Tamam çocuk, dur gitme ne olur. Bir kerecik öpeyim seni gözlerinden. Kollarıma yaklaş ne olur, o kutsal bedenine sarılmak istiyorum. Beni affetmeni, dostun olmayı istiyorum. Haydi gel otur şöyle, anlat bana öykünü, seni tanımak, yazgını paylaşmak istiyorum. Nasıl bir hayatmış seninkisi ? Ben kendiminkini kötü sanıyordum. Kimden sorulmalı senin hesabın ; yoksulluktan kurtulamayan babandan, onu terk eden annenden mi ? Yoksulluk kimin kaderi bu ülkede ? Sorumlular kimler, neredeler ? Kime kızayım şimdi ben çocuk ? Kimden sorayım senin hesabını ? Yoksa kızmayıp, teşekkür mü etsem ; senin bu kadar güzel bakışına, dürüstlüğüne, çalışkanlığına, hayata karşı sağlam duruşuna, sebep olanlara ? Başka şartlarda büyüseydin çocuk ; bu kadar güzel bakışlı, bu kadar dürüst, bu kadar sağlam duruşlu, olabilir miydin ; şımarmaz mıydın acaba çocuk ? Fikret T. |
Yüreğine emeğine sağlık usta
_____________________________Selamlar